Çağrı yapılmıştı. Gümüş Sefer bekliyordu. Azeroth’un kahramanları değerlerini kanıtlamaya, cesaretlerini test etmeye ve yaklaşan son savaş için layık olduklarını göstermeye davet edilmişlerdi.
İttifak ve Orda orduları Buztacı‘nda toplanmıştı ve savaşı Liç Kral‘a taşımadan önce son hazırlıklarını yapıyorlardı. Gümüş Sefer’in lideri Yücelord Tirion Fordring, İttifak tarafında Kral Varian Wrynn ve Jaina Proudmoore, Orda tarafındaysa Savaşşefi Thrall ve Garrosh Hellscream ile birlikte kahramanların Seferîler Kolezyumu‘ndaki mücadelelerini ve güç gösterilerini izliyordu.Kahramanların ilk rakipleri Kuzeyyarı‘nın vahşi canavarlarıydı. Delen Gormok isimli bir magnataur, Asitağız ile Dehşetpulu diye bilinen iki jormungar ve dev yeti Buzuğultusu arka arkaya stadyuma girerek kahramanların karşısına çıktılarsa da dördü de bir bir yere serildi. Seferîler Sınavı‘nın ilk aşaması başarıyla tamamlanmıştı.
İkinci aşamada yüce fel büyücüsü gnom Wilfred Fizzlebang, kahramanların yüzleşmesi için bir kıyamet muhafızı çağırmaya hazırlanıyordu. Ancak iblis çağırmak için yapılan fel büyüleri hafife alınamayacak kadar tehlikeliydi. Büyü sırasında yapılabilecek en ufak yanlış bir felakete sebep olabilir-…
“Jaraxxus’la yüzleşiyorsunuz! Yakan Lejyon’un Eredar efendisi!”
Celbedilen iblis bir kıyamet muhafızı değildi. Zavallı Wilfred Fizzlebang kontrolün kendinde olduğunu zannetse de ölmeden önce hatasını telafi edebilecek şansı bile olmamıştı. Hatayı düzeltmekse Azeroth’un kahramanlarına kalıyordu. Lord Jaraxxus, Acı Hanımı ve Felalevi Infernal yoldaşlarının desteğine rağmen kahramanların karşısında duramadı ve Çarpık Düzlem‘e geri gönderildi.
Sıradaki dövüş, Gümüş Sefer’in en güçlü şövalyelerine karşı yapılacaktı; tabii İttifak ve Orda liderleri müdahale etmeselerdi. Birbirlerine meydan okuyan Garrosh ve Varian, Gümüş Sefer şövalyelerinin yerine kendi şampiyonlarının dövüşmesini istedi. Tirion bu talebi kabul etti ve Orda ile İttifak şampiyonları, Liç Kral’a karşı yapılacak son savaşın arifesinde birbirine girdiler. Savaş sona erdiğinde ortada gerçek bir kazanan yoktu. Büyük savaşçılar kaybedilmiş, yaşanan kayıplar Liç Kral’dan başkasına yaramamıştı. Gerçek tehdit İttifak ve Orda’nın ötesindeydi; Liç Kral hepsini ölümün karanlığında bekliyordu.
Kayıplara rağmen sınav devam ediyordu. Kahramanları bekleyen son bir test vardı: İkiz Val’kyrler Fjola Lightbane ve Eydis Darkbane, intikamcı Val’kyr ordularıyla Liç Kral tarafından Gümüş Turnuva‘yı sabote etmek üzere gönderilmişti. Ancak saldırı sırasında Gümüş Sefer’in önemli isimlerinden Paletress turnuvayı savunmaya gelmiş ve ikizleri yenmeyi başarmıştı; böylece Fjola ve Eydis yakalanmış, rahibe Alorah ile rahip Grimmin tarafından kontrol altına alınmışlardı. Şimdiyse bu ikiz val’kyrler, kahramanların karşısına çıkmak üzere Seferîler Kolezyumu’nda serbest bırakılmışlardı. İntikam hırsıyla kahramanlara saldıran Fjola ve Eydis, bir kez daha krallarını hayal kırıklığına uğratarak yenildiler.
Kahramanlar başarmıştı. Kuzeyyarı’nın canavarlarını, bir Eredar efendisini, kendilerine meydan okuyan rakiplerini ve Liç Kral’ın val’kyrlerini alt etmişlerdi. Tirion Fordring, onları Gümüş Sefer’in en büyük kahramanları ilan etti. Artık Buztacı Hisarı‘na saldırıp Musibet‘in geri kalanını yok edecek son saldırıya geçmek için hazırlardı. Birlik oldukları sürece onlara meydan okuyabilecek hiç kimse yoktu.
O anda beklenmedik bir misafirin ölümden soğuk sesi kolezyumu doldurdu. “Aradığınız meydan okumayı alacaksınız, Fordring!”
Liç Kral Arthas, Seferîler Kolezyumu’na gelmişti. Ancak Tirion Fordring korkusuzdu; Arthas’a karşı sayıca çok üstün olduklarını hatırlatarak Frostmourne‘u bırakmasını ve ona adil bir ölüm bahşedebileceğini söyledi. Arthas bu teklife tüyler ürpertici kahkahasıyla yanıt verdi. Onların bilmediği bir şey biliyordu: Nerubian ırkı, Kuzeyyarı’nın buzdan çöllerinin altına bir imparatorluk kurmuştu. Azeroth halkının ve şampiyonlarının yapılarını üzerine kurduğu bir imparatorluk…
Arthas Frostmourne’u yere sapladı ve kolezyumun zemini çöktü. Kahramanlar, Nerubian ırkının yer altı imparatorluğuna doğru düştüler. Burada onları bekleyen, Nerubian Kralı Anub’arak‘tan başkası değildi.
Anub’arak, Azjol’Nerub’daki Nerubian imparatorluğunun son kralıydı. Geçmişte Örümcek Savaşı sırasında katledilen nerubianlar arasındayken, Liç Kral Ner’zhul tarafından diriölü olarak kaldırılmıştı. Liç Kral’ın gücünü kaybetmeye başladığı ve Illidan Stormrage tarafından avlandığı dönemde Arthas Menethil’in Buztacı’na ulaşmasına yardım etmişti. Böylece Arthas, Illidan ile yüzleşmiş ve onu yenerek sürgüne göndermişti. Ardından Arthas, Buztacı’na çıkarak Liç Kral’ı serbest bırakmış, Liç Kral’ın tacını takarak onunla bir olmuş, en sonunda yeni Liç Kral hâline gelmişti. Anub’arak, eski krallığının harabelerinde diriölü nerubianlarla birlikte efendisine hizmet etmiş ancak maceracılar tarafından öldürülmüştü.
Kahramanların bilmediğiyse Anub’arak’ın Gümüş Turnuva’ya beklenmedik bir saldırı yapabilmek için yeniden diriltilerek Buztacı’nın altındaki mağaralara yerleştirildiğiydi. Tüm bu sinsi planlara rağmen Anub’arak, bir kez daha kahramanların elinden yenilgiyi tattı.
Azeroth’un kahramanları son savaş için hazırdı. Liç Kral, yaptığı zulümlerin, dünyaya saldığı tarifsiz korkuların ve köleleştirdiği kadim karanlık güçlerin hesabını verecekti. Adaletin şampiyonları çok yakında Buztacı Hisarı’nın kapılarına dayanacaktı.
Varsın gelsinlerdi; Frostmourne acıkmıştı.