Lorekeeper

ZİNDAN GÜNCELERİ #3 – WAILING CAVERNS

Büyük Bölünme öncesinde Kalimdor henüz tek bir toprak parçasıyken kıtanın merkezine yakın, oldukça yoğun ormanlarla kaplı bir bölge vardı. Medeniyetlerine yakınlığı sebebiyle Kraliçe Azshara tarafından görevlendirilen bir gece elfi birliği, buraya Then’Ralore adında bir gözetleme kulesi bile dikmişti. Ancak kıtanın parçalanışının ardından yalnızca batıda kalan topraklar Kalimdor olarak anılmaya başlandı ve bir zamanlar yemyeşil ormanlarla kaplı bu bölge de yaşanan felaketin ardından kurak, bereketsiz topraklara dönüştü. Diğer adıyla Çorak Topraklar’a…

Artık Kalimdor kıtasının merkezinde bulunan bu topraklarda hiçbir şey yetişmiyordu ve aradan geçen binlerce yıl sonrasında bile bölgede hiçbir gelişme olmaması druidlerin dikkatini çekti. Kendisi de bir druid olan gece elfi Naralex önderliğinde harekete geçen bir grup, araştırmalarının sonunda Çorak Topraklar’ın merkezinde yer alan bir mağaralar zinciri keşfetti. Fark ettikleri üzere bu mağaralarda hayat vardı; sulak bir yer altı yapısıydı ve kimi yerlerde çeşitli bitkiler yetişiyordu. Ancak en belirgin özelliklerinden biri mağara yapısı boyunca yer alan çatlaklardan sızan su buharının çıkardığı uzun, sanki keder doluymuş hissi veren seslerdi. Bu yüzden buraya Wailing Caverns, yani Ağlayan Mağaralar ismi verilmişti.

Wailing Caverns’ın kafatasını andıran girişi

Naralex eğer mağaralardaki yer altı pınarlarını kullanabilirlerse Çorak Topraklar’a hayatı geri getirebileceğine inanıyordu ancak bunu yapabilmesi için Zümrüt Rüya’ya girmeli ve güçlerini kullanmalıydı. Bunu yapmak amacıyla mağara zincirinin derinliklerine ilerledi ve burada uykuya daldı; fakat işler hiç de beklediği şekilde ilerlemedi. Rüyası bir anda kâbusa dönüştü ve kendisi uykusundan uyanamazken mağaralar da kâbusun etkisiyle değişim geçirmeye, içerisinde yer alan varlıklar ise vahşileşmeye başladı.

Naralex ile birlikte mağaralara adım atan diğer gece elfileri de bu değişimden etkilendiler, birer birer akıl sağlıklarını yitirdiler ve en sonunda Zehirli Diş Druidleri olarak anılmaya başlandılar. İsimlerinden anlaşılacağı üzere sürüngenlerin daha üstün bir ırk olduğuna inanmaya başlayan bu elfler, kendi benliklerini kaybedip farklı kişilikler geliştirmeye başladılar. Naralex’in öğrencilerinden Scarletleaf, artık Leydi Anacondra ismiyle anılıyordu. Biçim değiştirme konusunda bir uzman olan Jarlaxla, Lord Cobrahn olarak dehşet saçıyordu. Naralex’in kişisel koruması ve çocukluk arkadaşı druid Aryn, Lord Pythas adıyla yakın dövüşteki ölümcül becerisini göstermekten çekinmiyordu. Bir zamanlar oldukça güçlü bir druid ve Naralex’in en başarılı öğrencisi olan Lord Serpentis ise artık mağaralardaki bu yozlaşmış elflerin lideri konumundaydı. Ancak yalnızca elfler değil, mağaralarda yaşayan diğer canlılar da kâbustan etkilenmişlerdi. Bir zamanlar mağaraların bekçiliğini yapan elemental Verdan ile bir gök gürültüsü keleri olan Skum da bu yozlaşmışlığın pençesine düşmüşlerdi. Yalnızca mağaraların eski sakinlerinden kaplumbağa Kresh bu kâbusun etkisine kapılmamış gözüküyordu.

Wailing Caverns’ın içerisinden bir bölüm

Bir süre sonra druidlerin desteğe ihtiyacı olduğunu düşünen tauren Tonga Runetotem, bir grup maceracıyı mağaralara gidip Naralex ve ekibine yardım etmeleri konusunda görevlendirdi. Maceracıların mağara girişine vardıklarında gördükleri ise yaşanan yozlaşmışlıktan kaçmayı başarmış olan druidler Muyoh, Nalpak ve Ebru idi. Mağaralarda neler yaşandığını anlattıklarında vakit kaybetmemeleri gerektiğini anlayan maceracılar, yozlaşmış druidlerin yarattıkları tehdidi sonlandırmak için harekete geçtiler.

Öncelikle Zehirli Diş Druidleri’ni tek tek alt eden ekip, daha sonrasında mağaraların bu şekilde kısmen de olsa temizlendiğinin haberini vermek için Muyoh’un bulunduğu girişe geri döndüler. Ancak görevleri henüz bitmemişti; Muyoh mağaraları elinden geldiğince kâbustan arındırmak ve Naralex’i uyandırmak istiyordu. Kahramanlar Muyoh ile birlikte mağara yapısı boyunca ilerlemeye başladılar; ancak rahat bırakılacaklarmış gibi durmuyordu zira en kısa duraksamalarında bile mağaradaki vahşi hayat tarafından saldırıya uğruyorlardı. Yine de maceracıların azmi ve desteği sayesinde Muyoh, Naralex’in uyumakta olduğu yere ulaştı.

Naralex’i uyandırabilmek için druid güçlerini kullanan Muyoh

Naralex’i uyandırma ritüeli ise düşündükleri kadar kolay gerçekleşmedi. Muyoh harekete geçer geçmez bulundukları küçük mağaranın içerisindeki yer altı gölünden saldırıya geçen çeşit çeşit yaratığa karşı druidleri korumayı başaran maceracıların alt etmeleri gereken son bir düşman daha vardı: Naralex’in kâbusunun vücut bulmuş hâli olan ve druidin uyandırılmasını istemeyen murlok Mutanus. Ancak kahramanların uğraşları sonunda Mutanus’un da yenilgiye uğratılması uzun sürmedi.

Âfet sonrası Wailing Caverns’ın dışında oluşan “Overgrowth” adındaki bölge

Naralex nihayet uyanmıştı ancak mağaralardaki yozlaşmışlık etkisini sürdürmeye kısmen devam etti. Yıllar sonra gerçekleşen Âfet ile birlikte Azeroth topraklarının coğrafyası değiştiğinde Wailing Caverns’ın yakınlarındaki topraklar bir anda hayatla doldu; çeşitli bitkiler ve hayvanlar adeta bir vaha hâline gelen bölgede gezinir oldular. Kahramanlar yine Naralex’in yardımına koşarken bu sefer Zümrüt Kâbus’un bölgedeki etkisini yok etmek için çabaladılar ve başarılı oldular.