“Quel’Thalas, sizin olduğu kadar benim de yuvam. Ve yurdumun kadim düşmanlarımızın eline geçmesine izin vermeyeceğim.”
Windrunner kız kardeşlerin en küçüğü olan Vereesa, ablaları Alleria ve Sylvanas gibi bir korucuydu ancak yaşının nispeten küçük olması sebebiyle İlk Savaş sırasında henüz çıraklık eğitimini geçememişti. İkinci Savaş başlamadan yaklaşık bir sene önce Uzakgezerler saflarına kabul edilen Vereesa, savaşma şekli ve pervasız hareketleri yüzünden üstleri tarafından azarlanmaktan ve bir insan kadar sabırsız olmakla suçlanmaktan kurtulamıyordu.
Orklarla yaşanan İkinci Savaş esnasında esrarengiz bir biçimde yanmaya başlayan Quel’Thalas ormanlarında trollerin gerçekleştirdiği bir saldırıda kardeşi Alleria ile birlikte hedef haline gelen Vereesa, yanlarına zamanında yetişen Sylvanas ve birliği tarafından kurtarıldı. Ancak orkların saldırıları, Windrunner ailesi için büyük kayıplarla sonuçlanmıştı: Erkek kardeşleri Lirath’ın da aralarında bulunduğu birçok aile ferdi, yuvaları olan Windrunner Kulesi’ne yapılan saldırılarda öldürülmüştü. İkinci Savaş bitip Kara Geçit kapatıldıktan sonra Azeroth’ta sıkışıp kalan orklar, bu tehdide karşı bir araya gelen Lordaeron İttifakı birlikleri tarafından avlanmaya başlayınca Vereesa da aradığı intikam fırsatını bulduğunu düşündü. Ancak savaş konusunda henüz yeterince deneyimli olmayan Vereesa’yı, kendisini hayal kırıklığına uğratacak başka bir görev bekliyordu.
Rhonin adındaki bir insan büyücüsüne, Lordaeron’un doğusunda bulunan Hasic isimli liman kentine yaptığı yolculuk esnasında eşlik etmekle görevlendirilen Vereesa, ilk başlarda böylesine basit gördüğü bir işle uğraşmaktan memnun değildi. Rhonin’in amacı Hasic’e ulaşmak ve kendisini buradan Khaz Modan’a götürebilecek bir gemiye binmekti. Büyücü her ne kadar görevinin önemsiz ve yalnızca Khaz Modan’daki olası ork hareketlerini gözlemlemek olduğunu iddia etse de Rhonin’in kararlılığı ve azmi asil elfin gözünden kaçmamış ve görünenden daha fazlası olabileceğine dair kuşkular taşımaya başlamasına sebep olmuştu.
İkili Hasic’e vardığında Rhonin’i Khaz Modan’a götürebilecek herhangi bir gemi olmadığını fark ettiler. Bu sırada liman kenti ise bölgede tehdit oluşturmaya başlamış olan ejderhaların hareketlerini gözlemleyebilmek adına Yabançekici cüceleri tarafından korunmaktaydı. Eğittikleri grifonlarla nam salmış olan Yabançekici cücelerinin Hasic’te bulunmasını lehine çevirmek isteyen Rhonin, Khaz Modan’a gidebilmek için ekibin lideri olan Falstad ile bir anlaşmaya varmaya çalıştı. Amacı, hedefine ulaşabilmek için grifonları kullanmaktı; ancak insanlara ve özellikle de büyücülere güvenmeyen cüceler, bu isteğini reddettiler. Bu noktada araya giren isim ise Rhonin’in görevinin göründüğünden ciddi olduğunu anlayan ve ona karşı ilgi duymaya başlayan Vereesa oldu.
Vereesa’nın sözleriyle ikna olan Falstad, yanına bir grup cüceyi de alarak asil elfi ve Rhonin’i Khaz Modan’a götürecek şekilde yola çıktı. Yolda uğradıkları saldırı sonucunda ırkdaşları öldürülen Falstad’ın görevine odaklanması ve Khaz Modan’a ulaşması gerektiği konusunda ısrar eden de yine Vereesa’ydı. Bu sıralarda Rhonin’i kaybeden Vereesa, onu en sonunda orkların kontrolünde olan ve kırmızı ejdersürüsü lideri Alexstrasza’nın esir tuttulduğu Grim Batol’da buldu.
Alexstrazsa ve ejdersürüsünün birçok üyesi, İblis Ruhu adındaki oldukça güçlü bir artefaktı kullanan orklar ve liderleri Nekros Skullcrusher tarafından kontrol altında tutuluyorlardı. Durumun farkında olan kırmızı ejderha Korialstrasz -ya da ölümlüler tarafından bilinen ismiyle Krasus-, Rhonin’i seçmiş ve ejdersürüsü liderini kurtarması için görevlendirmişti. Ancak Lord Prestor adıyla bir insan görünümü seçerek Lordaeron krallıkları içerisinde söz sahibi olmayı başarmış olan siyah ejdersürüsü lideri Deathwing’in de Grim Batol’la ilgili planları vardı: Alexstrasza’nın yumurtalarını çalıp tüm ölümlülere karşı nefret besleyecek ejderhalar olarak yetiştirmek istiyordu. Siyah ejderhanın korkunç planını durdurmak isteyen Krasus’un bizzat destek istediği diğer ejdersürüsü liderlerinin de Grim Batol’a gelmesiyle birlikte büyük bir çatışma yaşandı. Vereesa’nın ve yanına bir grup Yabançekici cücesini alarak yardıma koşan Falstad’ın desteğini alan Rhonin ise İblis Ruhu’nu Nekros’tan çalmayı ve parçalamayı başardı. Güçlerine geri kavuşan ejdersürüsü liderleri, Deathwing’i yenilgiye uğrattı. Görevlerini başarıyla tamamlayan ve yaşadıkları macera esnasında birbirlerine aşık olan Vereesa ile Rhonin, bu olaydan kısa bir süre sonra evlendiler.
Lordaeron Kralı II. Terenas Menethil ve Kirin Tor tarafından kendilerine yeni bir görev verilen Vereesa ve Rhonin, İttifak şehirlerini ziyaret ederek buradaki liderlere, dünyada orklar dışında başka tehditler de olduğunu hatırlatmaya koyuldular. Ancak bu dönemde hamile kalan Vereesa, Dalaran şehri yakınlarındaki bir kasabaya yerleşmek zorunda kaldı ve hamileliği boyunca aynı kasabada yaşayan Jalia adındaki bir ebeden yardım aldı. Rhonin ise yine Krasus tarafından farklı bir görev için çağrılmıştı ancak büyücünün gösterdiği cesaret ve çabadan etkilenen Nozdormu, Rhonin’in tam da ikizlerin doğum anında orada bulunmasını sağladı. Adları Giramar ve Galadin olan yarı-elf kardeşler, böylece bronz ejdersürüsünün dostluğunu da kazanmış oldular.
Güneş Pınarı’nın yok oluşuyla birlikte alışık oldukları büyü gücüne açlık duymaya başlayan elfler arasında Vereesa da vardı. Ancak eşi Rhonin’in desteği ve ikiz oğullarına duyduğu sevgiyle bu açlığı bastırmayı başarmıştı. Irkının birçok üyesi “kan elfi” adını almış ve ihtiyaç duydukları büyü gücünü elde etmek için farklı yollar aramaya başlamışken Vereesa, hayatını bir asil elf olarak sürdürmeye devam etti. Öyle ki bir süre sonra kendisi gibi elf halkı içerisinde yaşamakta güçlük çeken ve kaybettikleri büyü gücüne geri kavuşma hırsıyla tutuşan kuzeni Zendarin Windrunner’a da neden bir kan elfi olmadığını ve Güneş Pınarı’nın kaybı ardından yaşadığı sıkıntıların üstesinden nasıl geldiğini anlatırken eşinden ve çocuklarından bolca bahsedecekti. Zendarin ise farklı planlar peşindeydi. Bir asil elf ile insan büyücüsünün birlikteliğinden doğan çocukların, ihtiyaç duyduğu büyü gücüne sahip olabileceğini düşünüyordu. Bu inançla hareket eden Zendarin, Giramar ve Galadin’i kaçırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı.
Zendarin’in ikizleri kaçırma planları suya düşmüş olsa da Vereesa’nın öfkesini üzerine çekmişti. Oğullarının hayatını tehlikeye atan kuzenini bulmak için Grim Batol’a geri dönen Vereesa, Rhonin’in yıllar önce parçaladığı İblis Ruhu’nun hâlâ kullanılabilir durumda olduğunu dehşet içinde fark etti. Artefaktın gücünün büyük bir kısmı yok olup gitmişti ancak Deathwing’in eşi olan siyah ejderha Sintharia, eşyanın parçalarını bir araya getirerek geriye kalan enerjisini açığa çıkartmış ve Balacgos’un Felaketi adı verilen, büyü gücünü emip saklayabilen başka bir artefakt ile birlikte kullanarak yeni ve korkunç bir ejderha türü yaratmıştı: Alacakaranlık Ejdersürüsü. Zendarin ise İblis Ruhu’nu ele geçirmek ve Dragonax adındaki alacakaranlık ejderhasını kontrolü altına almak istiyordu; ancak Vereesa’nın olabilecekleri engellemek adına araya girmesiyle hem İblis Ruhu hem de Zendarin yok edildi.
Rhonin’in Kirin Tor’un başına getirilmesiyle birlikte Dalaran’a yerleşen Vereesa, burada asil elflerden oluşan ve “Gümüş Pakt” olarak adlandırılan askerî birliği kurarak Korucu-General unvanıyla başına geçti. Aslen amacı Orda’yı temsil eden kan elflerinin Dalaran’a kabul edilmesini engellemek olsa da herhangi bir politik söz hakkı bulunmayan birliğin itirazları olumsuz sonuçlandı. Bu noktadan sonra Gümüş Pakt, Dalaran’da yer alan Orda üyelerinin herhangi bir soruna yol açmaması için onları gözetlemeye başladı.Malfurion Stormrage ve Tyrande Whisperwind’in nikahına ikizleri ile birlikte katılan Vereesa, daha sonraki dönemde ise Silvermoon Korucu-General’i Halduron Brightwing tarafından özel bir toplantıya çağrıldı. Quel’Thalas’a giden Vereesa, burada Halduron ve Vol’jin ile buluşarak Zul’Aman’da yeniden ortaya çıkmaya başlayan trol tehdidi hakkındaki son durumu dinledi. Kendisinin Quel’Thalas sınırları içerisinde bulunması her ne kadar Lor’themar Theron’un hoşuna gitmediyse de Vereesa, evi bildiği toprakları korumak adına atılacak adımlara destek olmayı kabul etti.
Bir süre sonra Garrosh Heallscream yönetimindeki Orda birlikleri büyük ölçekli bir saldırı yapmak için harekete geçtiğinde Jaina Proudmoore tarafından yardıma çağrılan Vereesa ve Rhonin, vakit kaybetmeden Theramore Adası’na gittiler. O sırada adada hapis bulunan ve Kirin Tor içerisine sızmış bir Orda ajanı olan kan elfi Thalen Songweaver’ın çarpışma sırasında kaçırıldığını öğrenen Vereesa, küçük bir akıncı birliği ile birlikte bölgenin batısına giderek bu haini aramaya koyuldu. Ancak tam da bu sırada Garrosh’un asıl planı uygulanarak Theramore, bir mana bombası kullanılarak yok edildi. Jaina’nın hayatını kurtarmaya çalışan Rhonin ise patlama sırasında hayatını kaybetti. Olanları öğrenince büyük acı yaşıyan Vereesa, Dalaran’a giden ve büyücü konseyinden Orgrimmar’a karşı harekete geçilmesini isteyen isimler arasındaydı. Daha sonra Gümüş Pakt askerleriyle birlikte Jaina’ya destek olan Vereesa, Dalaran’da bulunan Orda üyelerinin hapsedildiği ve hatta bir kısmının da katledildiği ayaklanmada yer aldı.
Jaina ile birlikte Pandaria’ya giden Vereesa, burada Kirin Tor Hücum Birliği’nin ikincil lideri olarak görev yaptı. Eşinin ölümünün intikamını almak isteyen asil elf, Lor’themar ile Jaina’nın ortak bir düşmana karşı geçici olarak yaptıkları ateşkesten ise hiç memnun olmadı. Orda ve İttifak kuvvetlerinin bir araya gelerek Savaş Şefi Garrosh’u alt etmek için gerçekleştirdikleri Orgrimmar Kuşatması’nda saflardaki yerini alan Vereesa, ork liderin yakalanmasının ardından başlayan mahkemede ise artık Orda’nın bir üyesi ve Terkedilmişler’in Kraliçesi olan ablası Sylvanas ile karşılaştı.
Rhonin’in ölümüyle yaşadığı acıyı ve intikam arzusunu bastıramayan Vereesa, Garrosh’un mahkemeden bir ceza almadan kurtulacağı endişesiyle harekete geçti ve bir zamanlar evi olan Windrunner Kulesi’ne giderek burada Sylvanas ile buluştu. Sylvanas’tan kendisine oldukça etkili bir zehir temin etmesini isteyen Vereesa, Garrosh’un ölümüyle alacağı intikamın planlarını yapmak için ablasıyla buluşmaya devam etti. Bu buluşmalar esnasında Sylvanas, Vereesa’ya gelip kendi şehrinde yaşayabileceğini ve beraber hüküm sürebileceklerini söyledi. Bu teklifi kabul etmeyi ciddi şekilde düşünen Vereesa’nın bilmediği ise Terkedilmişler’in yaşayan birini asla yönetici sıfatıyla aralarında görmek istemeyecekleriydi; Sylvanas, kız kardeşini acısız bir şekilde öldürmeyi ve bir diriölü olarak kaldırmayı planlıyordu.
Zaman kaybetmeden mahkemenin gerçekleştirildiği Ak Kaplan’ın Tapınağı’ndaki mutfağa giden Vereesa, Sylvanas’tan edindiği zehri Garrosh’un yemeğine kattıysa da daha sonra karşılaştığı Stormwind Prensi Anduin Wrynn ile yaptığı konuşma sonucunda az da olsa yumuşadı. İkizlerini ve onlara karşı duyduğu sevginin ne kadar derin olduğunu hatırlayan asil elf, prense yemeğin zehirli olduğunu söyleyerek oradan ayrıldı. Oğullarını bir daha yalnız bırakmayacağına dair yemin eden Vereesa, mahkemenin sonlanmasını beklemeden Dalaran’a doğru yola çıktı. Kendisine katılmayacağını bir mektupla haber verdiği Sylvanas için ise bu hareket büyük bir darbe ve hayal kırıklığı oldu. Vereesa ise eşini kaybetmenin verdiği kederi içine atarak oğulları Giramar ve Galadin ile birlikte yaşamaya devam etti.