“Bir kapıyı kapatmak o kapıdan geçmekten daha kolay olabilir. Ama bazen kaderin bağlarını koparmak için bilinmeyene adım atmak gerekir.”
Yakan Lejyon‘un iblislerine karşı tek başına savaşmak için kudretli güçler bahşedilmiş kadim Tirisfal Muhafızları’nın sonuncusu, destansı asa Atiesh’in taşıyıcısı, Azeroth’un koruyucusu ve aynı zamanda laneti. İsmi efsanelerle birlikte fısıldanan Magus Medivh…
Medivh, Azeroth tarihine adını öylesine kazımış bir karakterdir ki hikâyesi doğmadan önce başlar.
Tirisfal Konseyi olarak bilinen büyücüler birliği, uzun yıllardır Yakan Lejyon’la savaşabilmek için güçlerini tek bir kişiye aktararak bu seçilmiş konsey üyesini “Muhafız” hâline getirmekte, bu unvanı alan büyücü de görev süresi sona erdiğinde güçlerini yeniden sahiplerine iade etmekteydi. Konseyin görevlendirdiği muhafızlardan biri olan Aegwynn, parlak olduğu kadar inatçı bir büyücüydü ve konseye karşı dik başlıydı. Yüz yıllık görev süresinin sonlarına doğru Aegwynn, Kuzeyyarı’nın buzdan topraklarında bir iblis sürüsünün varlığını hissetti. Hemen yola çıkarak Ejderkonağı Tapınağı’na ulaştı ve mavi ejderhaları avlayan iblislere karşı diğer ejderhaları yardıma çağırdı. Hepsi olmasa da ejdersürüleri muhafıza yardım etmeyi kabul ettiler ve birlikte iblisleri dize getirdiler.
O anda Kuzeyyarı’nın göğü dalgalandı ve karardı. Yakan Lejyon’un dehşet verici efendisi Sargeras’ın avatarı savaş alanına adım attı. Aegwynn orada hayatının savaşını verdi ve amansız büyüleriyle düşmanını yenmeyi başardı. Tükenmiş de olsa kazanmıştı ya da öyle zannediyordu. Aegwynn, tam da Sargeras’ın umduğu gibi onu yenebilmek için gücünü tamamen tüketmiş ve kendisini korunmasız bırakmıştı. Böylece Sargeras düşerken ruhunun bir parçasını Aegwynn’in zayıflamış bedenine aktarmıştı. Aegwynn başına gelenlerden habersiz bir şekilde kendisini yıllar geçtikçe konseyden tamamen soyutladı. Dalaran’a yaptığı nadir ziyaretlerden birinde muhafız görevinden ayrılıp güçlerinden vazgeçmesini isteyen konseyi reddetti. Bunun üstüne konsey muhafızı yakalamak üzere Tirisgarde ismi verilen bir ekip kurdu.
Kara Geçit‘in açılmasından 45 yıl önce Tirisgarde üyelerinden Nielas Aran, Aegwynn’i bulmayı başardı ancak bu esnada beklenmeyen oldu ve Nielas ile Aegwynn arasında bir aşk filizlendi. Sonsuza dek Muhafız olamayacağının farkında olan Aegwynn, Nielas’tan kendisine bir çocuk vermesini istedi; böylece muhafızlık güçlerini kendi çocuğuna aktarabilecek ve konseyden uzak tutabilecekti. Nielas teklifi kabul etti ve bir oğulları oldu. Aegwynn oğluna “sırların koruyucusu” anlamına gelen Medivh ismini koydu ve uzun yıllar boyunca kendinde tuttuğu muhafızlık güçlerini Medivh’in ruhunun derinliklerine sakladı. Ama güçleriyle birlikte devrettiği bir şey daha vardı: Aegwynn’in içinde saklanan Yakan Lejyon’un efendisi Sargeras’ın ruhunun o küçük parçası da artık Medivh’i ele geçirmişti.
Aegwynn, Medivh ve Nielas hep birlikte Stormwind’e yerleştikten sonra Aegwynn, oğlunu yetiştirmesi için Nielas’a bırakıp şehirden ayrıldı. Medivh en yakın iki arkadaşı Llane Wrynn ve Anduin Lothar’la birlikte Stormwind’de büyürken Nielas ona akıl hocalığı yaptı. Medivh’e Tirisfal Konseyi’ni, muhafızları ve annesinin mirasını anlattı; ancak Nielas soğuk ve zorlayıcı bir öğretmendi. Bitap düşüren eğitimler ve kaderine ilişkin baskılar, 14 yaşına geldiğinde Medivh’in muhafızlık güçlerinin serbest kalmasına sebep oldu. Oluşan büyü akımları babasını öldürürken kendisiniyse derin bir komaya soktu.
Medivh yıllar sonra uyandığında Anduin Lothar bir Stormwind şövalyesi olarak kılıç kuşanmaya başlamış, Llane Wrynn ise kral olmaya hazır hâle gelmişti. Medivh aylar boyu Stormwind politikalarından uzak durdu. Uyandığından beri babasının ölümünün suçluluğunu üstünden atmaya çalışıyor, bazen de rüyalarında Karazhan denen yere gitmesini söyleyen bir kadın görüyordu. Medivh bu rüyaları görmezden geldi ve kendini en huzurlu hissettiği arkadaşlarının yanında kalmayı tercih ederek onların Gurubashi trolleriyle olan mücadelelerine katıldı.
Medivh daha önce hiç savaş görmemişti ve muhafız güçleriyle neler yapabileceğini merak ediyordu. Üç arkadaş Medivh’in büyüsünü kullanarak gizlice Boğandiken Vadisi’ne girdi. Planları Gurubashi savaş lordu Jok’non’u öldürerek trolleri lidersiz bırakmaktı. Medivh, Jok’non’la bizzat savaştı ancak savaş lordu daha önce hiç görmediği bir büyü tipi kullanıyordu. Jok’non’un karanlık güçleri Medivh’i neredeyse yenilgiye uğratacaktı; bunun gerçekleşmesini engellemek isteyen Medivh, muhafız güçlerini tamamen serbest bıraktı. Ortaya çıkan büyü, Jok’non ve içinde bulunduğu zigurattaki trollerin hepsini yok etti. Üç arkadaş vakit kaybetmeden Stormwind’e döndüler ancak ortada bir zafer sevinci yoktu; Medivh’in karanlık yanına tanık olmuşlardı.
İntikam almak isteyen troller, Stormwind’e karşı hücuma geçtiler. Llane’in babası Kral Barathen bu savaşta hayatını kaybetti. Stormwind’in tek umudu artık Medivh’di. Şehrin surlarına çıkan Medivh, Gurubashi trollerinin üzerine ateş ve buz yağdırdı. Büyü fırtınası sona erdiğinde trollerin sadece ufak bir kısmı muhafızın gazabından kaçabilmişti.
Bu arada rüyalarındaki kadın, Medivh’i Karazhan’a çağırmaya devam ediyordu. Medivh bu çağrıya daha fazla kayıtsız kalamayarak Karazhan kulesine gitti. Rüyalarındaki kadın, aslında hiç tanımadığı annesi Aegwynn’di ve onu bekliyordu. Aegwynn, Medivh’e gerçek bir muhafız olmak için yeni dersler verdi ve onu kimseye, özellikle Tirisfal Konseyi’ne güvenmemesi konusunda uyardı. Medivh, annesine zaman zaman içinde hissettiği karanlıktan bahsetti ama Aegwynn aynı karanlığı kendisinin de hissettiğini, bunun muhafız olmanın bir yükü olduğunu söyleyerek onu rahatlattı. Oysa ikisini de etkileyen bu karanlık, Sargeras’tan başkası değildi.
Aegwynn, Medivh’i en yakın arkadaşlarından biri olan Moroes’a emanet ederek sürgününe geri döndü. Oğlundan ayrılmak zordu ama biliyordu ki onun yanında kalırsa Tirisfal Konseyi asla Medivh’i rahat bırakmazdı. Konsey Stormwind’deki olayları duymuş ve Medivh’in yeni muhafız hâline geldiğini anlamıştı. Karazhan’a mektuplar göndererek Medivh’i görüşmeye çağırdılar ama asla cevap alamadılar. Alternatif bir çözüm olarak Medivh’in yanına büyücü çırakları göndermeye başladılar ancak çırakların hiçbiri Medivh’e bir günden fazla dayanamadı. Moroes, Medivh’in sürekli artan karanlık ruh hâlini dağıtmak için Karazhan’da ziyafetler vermeyi önerdi. Medivh öneriyi kabul etti ve Karazhan yıllar boyu Stormwind soylularının sosyete galalarına ev sahipliği yaptı. Tirisfal Konseyi bu etkinliklere ajanlar gönderdi ve rapor edilenlere şaşıp kaldı. Aegwynn’in oğlu Medivh gücünü ve şöhretini lüks içinde basit bir hayat sürmeye harcıyordu. Öte yandan gelen yeni çıraklara karşı daha iyi davranmaya başlamıştı ama onlar da kulede en fazla bir hafta kalmaya dayanabiliyorlardı.
Medivh partiler ve galalar arasında eğitimlerine devam ediyordu. Karazhan kütüphanesi ihtiyacı olan tüm bilgileri içeriyordu. Özellikle Lejyon’un Azeroth’u son istila ettiği Kadimler Savaşı’ndan çok etkilenmişti: Tüm Azeroth, Lejyon’u yenmek için bir araya gelmişti; şimdiyse dünya birbirinin kanını dökmekten zevk alan uluslarla doluydu. Yeni bir istilaya karşı asla ayakta kalamazlardı. Medivh, bir zamanlar Sargeras’ın tüm evren için vardığı sonuca vardı: Azeroth temelden kusurluydu ve düzelmesi için radikal bir önlem alınması gerekiyordu.
Görevini yerine getirmek için müttefiklere, hatta bir orduya ihtiyacı olduğuna karar verdi. Muhafız güçlerini Azeroth’un ötesine, kozmostaki diğer dünyalara ve Çarpık Düzlem’in görülmemiş yerlerine seyahat etmek için kullandı. Lejyon şimdilik Azeroth’u tehdit ediyor gibi görünmüyordu. Sargeras, Medivh’i etkileyerek spesifik bir dünyaya odaklanmasını sağladı: Draenor.
Medivh, Draenor’da Yakan Lejyon’un etkisi altındaki savaşçı ve güçlü ork ırkını keşfetti ve yıllarca kuzgun formunda aralarında gezerek onları izledi. Orkların oluşturduğu Orda, Yakan Lejyon tarafından kolayca kontrol edilebiliyordu. Medivh de aynısını yapabilirdi. Böylece düşüncelerini, keşiflerini ve büyülü tekniklerini yazarak ileride “Medivh’in Kitabı” olarak anılacak çalışmasını oluşturmaya başladı.
Medivh, başlıklı bir yabancı kılığında Guldan’ın ve Gölge Konseyi’nin karşısına çıktı. Gul’dan fel güçlerini kullanarak ona saldırdı ama Medivh, gelen büyüleri ona acımasızca geri gönderdi. Tüm Gölge Konseyi önünde Gul’dan’a diz çöktürdü ve onlara Azeroth’a ait görüler gösterdi. Eğer büyük bir büyülü geçit yaratırlarsa Draenor’dan kaçabilir ve bu saf dünyayı ele geçirebilirlerdi. Ancak Gul’dan için bu yeterli değildi, daha fazlasını istiyordu. Bu kez Medivh orkun zihnine Aegwynn’in Sargeras’ın Avatarı’ndan kalanları gömdüğü Sargeras’ın Kabri’ne ait görüntüler gönderdi. Eğer Orda Azeroth’u fethederse Gul’dan’a kabrin tam yerini söyleyecek ve kabirdeki olağanüstü güce erişmesine izin verecekti. Gul’dan’ın yabancıya güvenmekten başka bir şansı yoktu. Onda iblis güçlerinin varlığını hissediyordu ve Sargeras adına konuştuğuna inanmıştı. Bir yönden haklıydı da: Medivh, tüm bunları Lejyon’un yok oluşu için yaptığını zannetse de aslında kendi dünyasına kıyameti getiriyordu.
Böylece orklar Draenor’da Kara Geçit’i kurmaya başlarken bir yandan da Azeroth’ta Tirisfal Konseyi Karazhan’a casuslar göndermeye devam ediyordu. Medivh, Azeroth’u “kurtarma” planlarına müdahale edilmesine izin veremezdi. Bir haftada dört konsey üyesi ölü bulundu ama Medivh’in ölümlerle ilgisi olduğuna dair hiçbir iz yoktu. Konsey en sonunda Karazhan’da casusluk yapmaktan vazgeçip dikkatlerini üyelerini katledenleri bulmaya odakladı. Artık Medivh’in planlarını keşfedebilecek kimse kalmamıştı.
Kara Geçit’in yapımı tamamlandığında Gul’dan ve Medivh birlikte çalışarak iki dünya arasında bir yarık açmaya başladılar. Gul’dan, draenei tutsaklarının yaşam gücünü emerek Kara Geçit’i besledi; Medivh de tüm muhafız güçlerini kullanarak geçidi açmaya başladı. Nihayetinde Kara Geçit aktif hâle geldi ve iki dünya arasında bir köprü oluşturdu. Orklar, akınlar hâlinde Azeroth’a gelmeye başladı ve insanlarla orklar arasındaki ilk savaş başlamış oldu.
Kara Geçit’in açılması için harcanan büyüsel enerji gizlenmesi imkânsız düzeydeydi. Aegwynn, Kara Sazlık’ta olanları fark ettiğinde bunun ancak muhafız güçleriyle mümkün olabileceğini anladı. Azeroth üzerinde bunu yapabilecek tek kişi oğluydu ve onu durdurmak zorundaydı.
Arcanagos isimli bir mavi ejderhayla birlikte yeni bir galaya hazırlanan Karazhan’a geldi. Medivh’le konuşmaya çalışarak onu ikna etmek istedi ancak karşısında Medivh’i kontrolü altına almış olan Sargeras duruyordu. Sargeras, Aegwynn’e onu nasıl kandırdığını, yıllar boyu hissettikleri karanlığın muhafızlığın yükü değil kendisi olduğunu açıkladı. Aegwynn dehşet içinde Kuzeyyarı’nda kazananın değil yenilenin kendisi olduğunu anlarken bir kez daha savaşmaya başladılar. Arcanagos savaş sırasında Sargeras tarafından yakıldı ve ejderhadan geriye kemikten başka bir şey kalmadı. Aegwynn, arkadaşını kaybetmenin öfkesiyle Sargeras’a saldırdı ve yüzyılların verdiği tecrübeyle avantajı ele geçirmeye başladı. Sargeras, Karazhan’da galayı bekleyen yüzlerce insanın yaşam enerjisini çekerek Aegwynn’i öldürmek için kullandı. Medivh’in içindeki ufak bir parça ise bu dürtüye direndi; öldürmek yerine onu Karazhan’dan kovdu ve farklı bir yere gönderdi. Neresi olduğunu kendi bile bilmiyordu ama artık varlığını Azeroth’ta hissetmiyordu. Savaş bittiğinde sadece Moroes hayatta kalmıştı. Medivh, tanık oldukları yüzünden deliren Moroes’un hafızasından o günün hatıralarını silse de ne Moroes ne Karazhan bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı. Kule artık karanlık ve lanetli bir yer hâline gelmişti. Katledilen yüzlerce insanın ruhu, yıllar boyu kulede gezinmeye devam edecekti.
Tüm bunlar yaşanırken Kara Geçit’ten gelen orklardan biri olan suikastçı Garona, orkların ele geçirdiği tutsaklardan insan dilini öğrendi. Tutsaklardan biri tek eliyle bir trol ordusunu yok eden Stormwind’in kudretli büyücü şampiyonundan bahsediyor ve orkları da aynı kaderi paylaşacaklarını söyleyerek lanetliyordu. Garona bu tutsağın anlattıklarından Medivh’i ve Karazhan’ı öğrenmiş, Aegwynn’le savaşın hemen ardından gizlice kuleye gelmişti. Daha kötü bir zaman seçemeyecek olan Garona, kulenin görüş alanına girdiği anda Medivh tarafından yakalanmıştı. Medivh karanlık bir ruh hâlinde de olsa onu öldürmemişti. Garona tam olarak ork da değildi, draenei da. Onun gerçek bir Orda destekçisi olmadığını fark eden Medivh, Garona’yı bir yandaş olarak tutmaya karar verdi; yeni kelimelerle deyişler öğretip istediği zaman Karazhan’a gelebileceğini söyledi. Garona geri dönüp Gul’dan’a olanları anlattı ancak Gul’dan zaten Garona’nın zihnini kontrol ediyordu ve iletişime geçtiği gizemli yabancının Medivh olduğunu fark etmişti. Garona’dan kuleye dönüp bulabildiği her tür bilgiyi ele geçirmesini istedi.
Stormwind krallığı, barbar orkların yarattığı karmaşa sırasında Aegwynn ve Medivh’in savaştığını fark etmemişti. Ortadan kaybolan soyluların suçuysa rahatlıkla orkların üzerine atılmıştı. Şu an Muhafız’a her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardı. Konsey, Kirin Tor’dan kendi büyücü çıraklarından birini Medivh’in yanına göndermesini istedi. Bu genç çırağın adı Khadgar’dı ve diğer çırakların aksine Medivh’in testlerini geçmeyi başarmıştı.
Khadgar kulede kaldığı süre boyunca çeşitli görülere tanık oldu. Bu görülerden birinde kendisini yaşlı, beyaz saçlı bir adam olarak orklarla savaşan askerî birliklere liderlik ederken gördü. Kulede kaldığı sürede Lothar ve Garona’yla tanıştı. Orklar ve insanlar arasında savaş devam ederken Khadgar ve Garona’nın Medivh’e dair endişeleri ise gittikçe artmaya başladı. Muhafız değişken ruh hâline sahip öfkeli bir insandan, hiçbir şey hissetmeyen bir varlığa dönüşmeye başlıyordu. Medivh insanlığını kaybettikçe Karazhan’daki gerçeklik de gittikçe çarpılıyordu.
Khadgar neler olduğunu anlamak için kütüphanedeki kitapları araştırırken özellikle seçilebilen bazı anıların görüntülerini ortaya çıkaran bir büyü tekniği buldu. Birçok deneme ve yanılmadan sonra büyüyü düzgün şekilde yapmayı başardı. Garona’yla birlikte tanık oldukları görüde Medivh, gizemli yabancı kılığında Draenor’da Gul’dan ile konuşuyordu. Böylece artık onlar da biliyorlardı ki Orda’yı Azeroth’a salan Tirisfal Muhafızı’ndan başkası değildi.
Öğrendiklerinden sonra Khadgar ve Garona, zorlukla da olsa muhafızın gazabından kaçabildiler. Stormwind’e gidip Kral Llane ve Lothar’a Medivh’in ihanetini anlattılar. Llane duyduklarına inanamasa da Lothar inanmıştı. Khadgar ve Garona ile birlikte liderlik edecekleri bir grup oluşturup Karazhan kulesine saldırdılar. Sargeras, bir kez daha Medivh’in iradesini ele geçirerek kontrolü ele aldı.
Bu sırada Gul’dan panik içerisindeydi. Hâlâ Sargeras’ın Kabri’nin yerini bilmiyordu ve öğrenmeden Medivh’in ölmesine izin veremezdi. Sargeras ise Gul’dan’ın Garona’nın zihni üzerindeki kontrolünü ele geçirmeye çalıştı. Garona, zihnine yapılan bu saldırılar yüzünden dost ve düşman arasındaki ayrımı kaybetmeye başladı. Khadgar’a da saldıran Sargeras, onu ölümün eşiğine getirerek ruhunu bedeninden ayırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bunun yerine yaşam gücünün bir kısmını çekti ve Khadgar’ı kalıcı olarak yaşlandırdı. Khadgar, Medivh’in göğsünekılıcını sapladı ve böylece Sargeras’ın ruhunu muhafızın bedeninden ayırıp Çarpık Düzlem’e göndermeyi başardı.
Sonunda Medivh’in düşünceleri hayatı boyunca ilk kez normale dönmüştü; son nefesini vermeden önce kendisini kurtaranlara teşekkür etti. Medivh’in ölümüyle Karazhan’dan yayılan fel enerjisi patladı ve çevredeki toprakları kavurdu. Bu arada Garona kuleden kaçmış, Gul’dan ise Sargeras’ın Kabri’nin yerini öğrenmeyi başarmıştı. Ancak Medivh öldüğü sırada hâlâ onun zihninde ihtiyacı olan bilgiyi aradığından muhafızın ölümü Gul’dan’ı da derin bir komaya soktu.
Tüm bu yaşananlar Medivh için bir son değil, başlangıçtı. Aegwynn yıllarca uğraştıktan sonra oğlunu tekrar hayata döndürmeyi başardı. Medivh, Üçüncü Savaş öncesinde geri döndü ve yaptığı hataları düzeltmek için harekete geçti. Durotan’ın oğlu, genç savaş şefi Thrall’ın rüyasına girdi ve kendisini bulmasını istedi. Zamanın kumları tükenmişti, savaş çığlıkları rüzgârda yankılanıyordu, geçmişin kalıntıları karmaşayla kuşatılmış toprakları yaralamıştı; kahramanlar kadere meydan okumak için yükseliyor ve kardeşlerine savaşta liderlik ediyorlardı; ölümlü ordular körlemesine kıyametlerine doğru ilerlerken Yanan Gölge herkesi yakıp kül etmeye geliyordu. Thrall, Orda’yı toplamalı ve halkına önderlik ederek onları kaderlerine ulaştırmalıydı.
Thrall, rüyasına giren Medivh’i dinledi ve onu bulmayı başardı. Başta şüphe duysa da element ruhları ona güvenmesini söylüyordu ve bir konuda hemfikirlerdi: İblisler geri geliyordu. Onlara karşı koymanın tek yolu denizi geçip Kalimdor’a gitmekti. Thrall’ın aklında sayısız soru vardı ama gizemli kâhin, zamanla hepsinin cevaplanacağını söylüyordu. Medivh’in sözlerine güvenen Thrall, çok geçmeden hazırlıklara başladı ve Grommash Hellscream’le birlikte Orda’yı toplayarak Azeroth’un batısına götürdü.
Medivh, İttifak tarafında bu kadar şanslı değildi. Kuzgun formunda Lordaeron’un başkentine giderek Kral II. Terenas’ın karşısına çıktı ve diğer insan elçilerin de önünde hepsini karanlığın dönüşüne karşı uyararak insanları batıya, Kalimdor’un unutulmuş topraklarına götürmelerini söyledi. Ne yazık ki Terenas onun uyarısını dikkate almadı. Medivh’in insanlığın kaderini ele alacak başka birine ihtiyacı vardı.
Başkentten sonra Dalaran’a giderek bu kez Başbüyücü Antonidas’a yaklaşan karanlığın haberini verdi ama aldığı cevap çok da farklı olmadı. O sırada Dalaran’da bulunan genç büyücü Jaina Proudmoore ise Medivh’den yayılan muazzam gücü hissetmişti. Jaina daha sonra Prens Arthas’la birlikte Lordaeron’da yayılan vebayı araştırırken Medivh bu kez genç prensle konuşmayı denedi. Arthas, aynı babası ve Antonidas gibi Medivh’in uyarılarını umursamadan kendi karanlık kaderine doğru ilerledi.
Stratholme Katliamı’ndan sonra tek başına kalan Jaina, yıkık şehrin kalıntıları arasında yeniden Medivh ile karşılaştı. Gizemli kâhinin söylediklerine inanmaya başlayan Jaina, onun nasihatlarını dinleyip harekete geçti. Sonunda Medivh, aradığı kişiyi bulmuştu. Medivh’i izleyerek bir araya gelen Jaina ile Thrall’ın önderliğinde farklılıklarını bir kenara bırakan Orda ve İttifak, gece elflerinin de yardımıyla Hyjal Dağı’nda Yakan Lejyon’u dize getirip baş kumandanlarından biri olan Archimonde’u yenmeyi başardılar. Dünya Ağacı yaralanmış da olsa kökler zamanla iyileşecekti, tüm dünya gibi… Fedakârlıklar yapılmıştı; eski nefretlerini bir kenara bırakıp ortak düşmana karşı birlik olan orklar, insanlar ve gece elfleri gibi doğa da gölgeyi sonsuza dek kovmak için üstüne düşeni yapmıştı.
Medivh Azeroth’un bir geleceği olmasından emin olmak için geri dönmüş, dünyaya artık bir muhafıza ihtiyacı olmadığını öğretmişti. Gelecek nesiller için umut her zaman ölümlü ellerdeydi. Artık görevi tamamlandığına göre geçmişin efsanelerinin arasındaki yerini alacaktı, ta ki Yakan Lejyon bir gün geri dönene dek…
Üçüncü Savaş’ın ardından yıllar geçtikten sonra eski düşmanlar geri dönmüş, alternatif bir zaman dilimindeki Draenor’da dize getirilen Archimonde, ölmeden önce alternatif zamandaki farklı bir Gul’dan’ı Azeroth’a göndermişti. Alternatif Draenor’dan gelen Gul’dan, Sargeras’ın Kabri’ne girerek Lejyon’a bir geçit açmış ve Azeroth, Kadimler Savaşı’ndan daha büyük bir istila altında kalmıştı.
Azeroth’u yeniden işgal eden Yakan Lejyon için en önemli hedef noktalarından birisi de Karazhan’dı. Karazhan kulesi geçen yıllar boyu genel olarak Khadgar tarafından kullanılmış ancak Khadgar da Lejyon’a karşı savaşmak için Dalaran’a gitmişti. Karazhan savunmasızdı ve Lejyon’un davetsiz misafirleri kuleye geliyordu.
İttifak ve Orda kahramanlarıyla birlikte Karazhan’a dönen Khadgar, kuledeki Lejyon istilasına son verip gerçekliği tamamen çarpılmış koridorlarda ilerlerken bir anda ortaya çıkan Medivh ile karşılaştı. Medivh onlara Karazhan’ı işgal eden Lejyon birliklerinin kumandanına giden kapıyı açacağını ve kulenin Lejyon dünyalarıyla olan bağlarını koparacağını söyledi.
Kahramanlar, Lejyon kumandanını yenip Karazhan’ı iblislerden temizledikten sonra Khadgar, Medivh’in Lejyon’a karşı savaşlarında kendilerine katılmasını istedi. Ama Medivh, Azeroth’un muhafızının artık Khadgar olduğunu, yüreği ve cesaretiyle kendisinden daha iyi bir muhafız olmak için gereken tüm güce zaten sahip olduğunu söyledi. Ardından Lejyon’u yenebilmeleri için eski çırağına üzerinde yoğunca düşüneceği kısa bir bilgi verdikten sonra kuzgun formunda uzaklaştı. Önlerinde hepsini bekleyen çok şey vardı. Medivh’in yolu farklı bir yöne gitmekteydi ve nereye gittiğinin sırrı uzunca bir süre gizemini koruyacaktı.