Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: ALEXSTRASZA

“Ey Karanlık Olan, yaşam benim velayetimde ve ben de tüm anneler gibi onun getirdiği acıları ve mucizeleri iyi bilirim! Geçen tüm yıllar boyunca evlatlarımın birer savaş silahı olarak yetiştirilmelerini, yetersiz kaldıkları veya direndikleri zamanlarda ise katledilmelerini izledim! Elimden hiçbir şey gelmeksizin nicelerinin öldüğünü bilerek hayatta kaldım!”

Azeroth’un kadim zamanlarında dünya üzerinde yaşayan birçok proto-ejderha vardı. Bu proto-ejderhalar, aslen elementallerden evrimleşmişlerdi ve günümüzde var olan ejderhalar kadar zeki değillerdi; hayvani içgüdüleri çok daha ön plandaydı ve birçoğu oldukça saldırgandı. Galakrond adındaki oldukça büyük, acımasız, ve güçlü bir proto-ejderhanın hakimiyeti altındalardı ve durmadan saldırıya uğruyorlardı; ancak aralarında zekâsıyla ön plana çıkan, hatta konuşma yetisi bile kazanan az sayıda proto-ejderha da bulunuyordu. Azeroth’un kaderini değiştirecek bu varlıklardan biri de Alexstrasza’ydı.

Alexstrasza, dünyaya geldiği yumurta kümesinden hayatta kalan üç proto-ejderhadan biriydi; Ysera adında bir kız kardeşi ve Dralad adında bir erkek kardeşi bulunuyordu. Ysera oldukça zayıf ve küçük olduğundan Alexstrasza onu korumayı kendine görev bilmişti. Dralad bir anda ortadan kaybolduğunda ise onu arama görevi de yine Alexstrasza’nın omuzlarına yüklendi. Bu arayışı sırasında bir başka zeki proto-ejderha olan Malygos ile karşılaşan Alexstrasza, bir gri proto-ejderhanın saldırısından kurtulduktan sonra erkek kardeşinin cesedine ulaştı.

Galakrond’un diğer proto-ejderhalara karşı düzenlediği vahşi saldırıların ardı arkası kesilmiyordu. Deliliğin pençesine düşmüş olan Galakrond’un dindirilemeyen bir açlığı vardı ve kendi ırkını tüketmekten geri kalmıyordu. Bu yamyamlığı zaman içerisinde zihninin çarpıklaşmasına, bedeninin ise doğaüstü bir değişim geçirerek korkunç bir büyüklüğe erişmesine sebep oldu. Saldırdığı bir kısım proto-ejderha ise birer Yaşamayan olarak diriliyordu ve avlanma alanları gittikçe küçülen diğer proto-ejderhalara karşı büyük bir tehdit oluşturuyordu.

Galakrond

Hayatta kalmak için çırpınan proto-ejderhalar, Galakrond’un alt edilmesi gerektiği konusunda hemfikirlerdi; ancak sayıları giderek azalıyordu ve bireysel olarak yapabilecekleri çok fazla şey yoktu. Üstüne üstlük Yaşamayanlar’ın saldırdıkları diğer proto-ejderhaların da bu meşum varlıklara dönüştüklerine şahit olmuşlardı. Birlik olmaları gerektiğini kavrayan bu zeki varlıklar, Talonixa adındaki proto-ejderhanın liderliği altında birleşmeye karar verdiler.

Talonixa, eşi Galakrond tarafından öldürülmüş bir proto-ejderhaydı ve Yaşamayanlar’ın kökünü kazımak istiyordu. Ysera ise bir barış ortamı sağlanabileceğine inanıyordu. Arada kalan Alexstrasza’ya göre ise savaşmaktan başka bir seçenek yoktu. Bir grup Yaşamayan’ı yakalayan ve gözetim altında tutulmaları gerektiğini söyleyerek ıssız bir kanyona götüren proto-ejderhalardan Talonixa, başta Ysera ve Alexstrasza olmak üzere kendisini takip edenleri şaşkınlığa düşürecek şekilde kanyonun çökmesine ve böylece orada bulunan Yaşamayanlar’ın ölmesine sebep oldu.

Proto-ejderha

Proto-ejderha ordusunun Galakrond ve beraberindeki meşum yaratıklarla savaşma vakti gelmişti. İki taraf kanlı bir çarpışmanın ortasındayken hâlâ barış sağlanabileceğini düşünen Ysera, Galakrond ile görüşmek istedi; ancak Alexstrasza doğru zamanda ve doğru yerde olmasaydı bu hatası yüzünden feci şekilde hayatını kaybedecekti. Savaş devam ederken iki kız kardeşin dikkatini çekmeye çalışan bir varlık ise Yaşamayanlar’dan birini ele geçirerek onların merakını tetiklemeyi başardı.

Bu kişi, kadim zamanlarda titanlar tarafından Azeroth’u şekillendirmek ile görevlendirilen Bekçiler’den en kudretlisi olan Tyr’di. Uzun bir süre boyunca Galakrond’u ve zekâlarıyla ön plana çıkmaya başlamış olan diğer proto-ejderhaları yakından takip etmişti. Galakrond’un büyük bir tehdit hâline geldiğini fark eden Tyr, vakit kaybetmeden diğer Bekçiler’den yardım istediyse de beklediği cevabı alamayınca bu sefer direkt proto-ejderhalar ile anlaşmaya varmaya karar vermişti. Bu sebeple Malygos’a kendisini gösteren Tyr, Alexstrasza ve Ysera’nın ilgisini de kaçırdığı Yaşamayan ile çekmeyi başarmıştı.

Malygos, Neltharion, Alexstrasza, Ysera ve Nozdormu, Galakrond’a karşı

Tyr, proto-ejderhalar arasında en zekileri olduklarına inandığı Alexstrasza, Ysera, Malygos, Nozdormu ve Neltharion ile görüşmeye başladı. Galakrond’un ne pahasına olursa olsun yok edilmesi gerektiğine inanıyordu ve her ne kadar Ysera bu durumdan pek hoşnut olmasa da diğer dört proto-ejderhanın desteği tamdı. Böylece Galakrond’a karşı ilk mücadelelerini vermeye başlayan proto-ejderhaların ne kadar birlik içerisinde çarpıştığını görmek Tyr’i şaşırttı. Ancak Bekçi bu çarpışma sırasında bir elini kaybetti ve böylece hepsi oradan kaçmak zorunda kaldılar.

Diğer proto-ejderhaların ustaca saklanabilmeyi öğrenmiş olmalarından ötürü Galakrond yeterince yiyecek bulamamaya başladı; bu durum ise Yaşamayanlar’ı tüketmesine ve böylece bedeninin daha da çarpıklaşmasına yol açtı. Ancak Yaşamayanlar’ı yemesinin diğer proto-ejderhalar için artı bir yanı vardı: Düşmanları azalıyordu. Bunu fırsat bilen Alexstrasza, Ysera, Malygos, Nozdormu ve Neltharion, durumu kendi lehlerine kullarak Galakrond’u öldürdüler.

Kazandıkları zaferle ve yaptıkları ekip çalışmasıyla gurur duyan Tyr, onlara titanların gücünden bahşetmek ve bu proto-ejderhaları Azeroth’un savunucuları arasına katmak için diğer Bekçiler ile görüştü. Aralarından yalnızca Odyn bu duruma şiddetle karşı çıkıp hiçbir destek vermeyeceğini söyleyince Tyr’in önerisi kabul edildi. Kendilerine verilen güçlerle bedenleri değişime uğrayan bu varlıklar, günümüzde bilinen ejderhalara dönüştüler ve kendi renklerine ait ejdersürülerinin liderleri konumuna geldiler. Böylece Alexstrasza da Yaşam-Bağlayan olarak anılmaya başlandı. O günden sonra kendilerinin titanlar tarafından Galakrond’un kalıntılarından yaratıldıklarını söyleyeceklerdi.

Gerçek ve fâni bedenleriyle Ejderha Vekilleri
Nozdormu, Alexstrasza, Ysera, Malygos, Neltharion

“Güney topraklarından gelen Ra, Aman’Thul’un gücünden Nozdormu’ya aktararak ona zamanın muhafızlığını bahşetti; böylece kader ve talihin ağlarını denetleyebilecekti. Khaz’goroth’un gücünü taşıyan Archaedas, Neltharion’u seçti; ona toprağın ve dünyanın derinliklerinin hakimiyetini verdi. Bekçi Loken, Norgannon’un gücüyle Malygos’u büyünün ve beraberinde getirdiği gizemlerin muhafızı yaptı. Freya ise Eonar’ın gücünü hem Alexstraza’ya hem de Ysera’ya bahşetti; böylece kardeşlerden biri yaşayan tüm canlıları koruyabilecek, diğeri ise Zümrüt Rüya’nın içerisinde uyurken hem Rüya’yı hem de Azeroth’un doğasını denetleyebilecekti.”

Gittikçe yozlaşan Bekçi Loken, bir süre sonra bir vrykul klanı olan Winterskorn’u kışkırtmaya, onları kendileriyle aynı bölgede yaşayan earthenleri avlamaları gerektiğine inandırmaya başlamıştı. Earthen nüfusunu ciddi biçimde katletmeye başlayan Winterskorn klanı, aynı zamanda proto-ejderhaları köleleştirip birer savaş silahı olarak kullanıyordu. Earthenleri korumak için çarpışan Tyr ve beraberindekiler bu savaşı kazanamayacaklarını anlayınca Alexstrasza önderliğindeki ejdersürüleri liderlerinden yardım istediler. Hem earthenlerin öldürülmüş olmasına hem de soydaşlarının esaret altında savaşmaya zorlanmasına sessiz kalamayan ejdersürüsü liderleri, yine birlikte çarpışarak vrykulları alt etmeyi başardılar ve onları binlerce yıllık huzursuz bir uykuya hapsettiler.

Aradan geçen uzun yıllar boyunca kendi sürüleriyle barış içerisinde yaşayan liderler, gece elflerinin kraliçesi Azshara’nın Yakan Lejyon ile yaptıkları anlaşma sonucunda gerçekleşen Kadimler Savaşı’nda kendilerini gösterdiler. Malfurion ve zamanda yolculuk ederek Kadimler Savaşı’nın yaşandığı vakte gelen kırmızı ejderha Krasus’un çağrısına yanıt veren ejdersürüsü liderleri, kendi içlerindeki tehlikeden habersizlerdi.

Eski Tanrılar’ın fısıltılarıyla aklını yitirmiş olan siyah ejdersürüsü lideri Neltharion, onlara Ejderha Ruhu adını taşıyan ve Yakan Lejyon’u kolaylıkla alt edebilecek bir artefakt yaratma teklifiyle geldi. Planını gerçekleştirmesi için diğer ejdersürüsü liderlerinin güçlerini bu nesneye aktarmaları gerekiyordu ve Neltharion’un karanlığından şüphelenmeyen liderler bu isteğe uyarak istenileni yaptılar. Ancak Neltharion savaş sırasında içindeki deliliği ortaya çıkartarak sadece iblisleri değil, gece elfleri ve ejderhalar gibi diğer müttefiklerini de öldürmeye başladı. Güçlerini aktardıkları nesneye zarar veremeyen ejdersürüsü liderleri kolaylıkla alt edildiler ve savaş meydanından çekilmek zorunda kaldılar. Artık İblis Ruhu olarak adlandırılan disk, Deathwing olarak anılmaya başlanan Neltharion’un bir daha asla kullanamayacağı şekilde büyülenerek yalnızca dört ejdersürüsü liderinin nerede olduğunu bildiği Kızılbayır Dağları bölgesindeki bir mahzene hapsedildi.

Kadimler Savaşı sırasında Ebediyet Pınarı’ndan birkaç şişe su almayı başarmış olan Illidan Stormrage, Azeroth’un bölünmesinin ardından Hyjal Dağı’ndaki bir göle giderek bu şişelerin bir kısmını boşaltmış ve ikinci Ebediyet Pınarı’nı yaratmıştı. Gölü ve sakladığı gücü Yakan Lejyon’dan korumak isteyen ejdersürüsü liderleri ise burada ulu bir ağaç yetişmesini sağladılar. Alexstrasza, Ana Ağaç G’Hanir’den alınmış olan tohumun kısa süre içerisinde hızlıca büyüyüp gölü kaplayan görkemli Nordrassil‘e dönüşmesinde büyük rol oynadı.

Ejdersürüsü liderleri Nordrassil’i kutsarlarken

Aradan geçen yıllar süresince ejdersürüsü liderleri kendi köşelerine çekilmişlerdi ve yaralarını sarmaya çalışıyorlardı. Aralarından yalnızca Alexstrasza nadiren fâniler ile iletişime geçiyordu. Kendisini gösterdiği anlardan bazıları asil elf kralı Anasterian Sunstrider’a Quel’Delar isimli kılıcı teslim ettiği ve Aegwynn ile birlikte Kuzeyyarı’nda Lejyon’un iblislerine karşı savaştığı zamanlardı. Ona göre fânilerin uygun şekilde eğitilmeleri ve korunmaları gerekiyordu; böylece Azeroth daha güvenli bir yer olabilirdi.

Kadimler Savaşı yaşandıktan on bin yıl sonra ise Deathwing, İblis Ruhu’nun nereye hapsedildiğini buldu ancak onu kullanamayacağını biliyordu. Alexstrasza’nın yumurtalarını kullarak kendisine bir ejdersürüsü yaratmak isteyen Deathwing, Azeroth’u işgal etmekte olan orklar arasında yer alan Ejderboğazı klanı ile çeşitli görüler yoluyla kim olduğunu belli etmeksizin iletişime geçti. İblis Ruhu’nun nerede olduğunu onlara aktardığında ise Nekros Skullcrasher adındaki ork, bu nesneyi kullanmakla görevlendirildi.

Kırmızı ejdersürüsü

İblis Ruhu’nu koruyan büyülerin kırıldığını hisseden Alexstrasza, beraberinde birçok kırmızı ejderhayla birlikte Kızılbayır Dağları’na doğru yola çıktı; ancak diski koruyan Orastrasz’ın öldürüldüğünden ve Deathwing’in tuzağına düşmek üzere olduklarından habersizlerdi. Hedeflerine vardıklarında Alextrasza, diskin Nekros adındaki orkun elinde olduğunu fark etti ve onu kolayca alt edebileceğini düşündü; zira hiçbir ölümlünün bu nesnenin gerçek gücünü bildiğinden şüphelenmiyordu. Ancak Deathwing’in görüleri meyvesini vermişti ve Nekros nesneyi ustalıkla kullanabiliyordu. Gafil avlanan Alexstrasza, Nekros’un diski kullanmasıyla birlikte acı içerisinde yere çakıldı. Nekros, liderlerini öldürme tehdidiyle diğer kırmızı ejderhaları da teslim olmaya zorladı ve böylece bu kadim canlılar, Ejderboğazı klanının köleleri hâline geldiler.

Grim Batol adındaki eski cüce şehrini ele geçiren Ejderboğazı klanı, kırmızı ejderhaları da yanlarında götürerek onları yer altında hapsettiler. Zincirler ve işkenceyle esaret altında tutulan Alexstrasza ise zaman içerisinde yeni yumurtalar üretti. Nekros bu durumu avantajına çevirmekte gecikmeyerek onu daha fazlasını üretmeye, kırmızı ejderhaları da dilediğince eğitmeye ve birer savaş silahı hâline getirmeye başladı. Olanları uzaktan izleyen ve Alexstrasza’nın esaretinden büyük keyif alan Deathwing de Nekros’a İblis Ruhu’nu nasıl daha etkili kullanabileceği hakkında bilgiler vermekte gecikmedi; zira biliyordu ki evlatlarının kan akıtmak için kullanılacağını bilmek Alexstrasza’yı derinden etkileyecekti.

Kırmızı ejderhaları kullanan orklar

Nekros kırmızı ejderhaları eğitmeye ve onları eğer itaatsizlik ederlerse liderlerine işkence etmekle tehdit etmeye devam etti. Böylece kırmızı ejderhalar, Orda’nın gelecekteki savaş planlarında büyük bir rol oynadılar ve hatta Draenor parçalanıp Orda dağıldıktan sonra bile Ejderboğazı klanının kontrolü altında kaldılar.

İttifak ile Orda arasında gerçekleşen İkinci Savaş sonrasında kırmızı ejderhalar, klan için paha biçilemez bir hazine hâline geldiler ve bu yüzden her ne pahasına olursa olsun dikkatle korunuyorlardı. Ancak yakalanmalarına sebep olan Deathwing’in farklı planları vardı: En baş düşmanı olarak gördüğü Alexstrasza’nın yumurtalarını yozlaştırarak kendisine yeni bir ejdersürüsü yaratmak istiyordu. Böylece Nekros’a İttifak’ın Grim Batol’a saldırı planları yaptığını iletmeye başladı; Ejderboğazı klanına kadim kenti terk etmeleri ve Dun Algaz’a doğru ilerlemeleri gerektiği konusunda talimat verdi.

Bu sıralarda bir kırmızı ejderha ve Alexstrasza’nın eşlerinden biri olan Korialstrasz (ya da diğer adıyla Krasus), Ejderha Kraliçesi’ni kurtarmanın yollarını arıyordu. Beklediği avantajı ise Dalaran’ın büyücüler konseyi Kirin Tor tarafından ork hareketlerini gözlemlemek için Khaz Modan’a gönderilen Rhonin adındaki insan büyücüsünde buldu. Alexstrasza’nın kurtarılması gerektiği konusunda Korialstrasz’dan edindiği detaylarla harekete geçen Rhonin Grim Batol’a ulaştığında İttifak’ın kendilerine saldırmak istediği konusunda şüphesi kalmayan Nekros, Ejderboğazı klanını, kırmızı ejderhaları ve yumurtalarını da alarak yola çıktı.

Falstad Wildhammer, Rhonin ve Vereesa Windrunner

Deathwing bulduğu bu fırsatı kaçırmak istemeyerek Ejderboğazı klanının karavanına saldırsa da işler hiç de planladığı şekilde ilerlemedi. Nekros, İblis Ruhu’nu kullanarak Korialstrasz’a saldırmış olsa da diğer üç ejdersürüsü lideri Malygos, Ysera ve Nozdormu kendilerini göstererek çarpışmaya dahil oldular. Korialstrasz’ı iyileştirmeyi başarmışlardı ancak geçmişte güçlerini İblis Ruhu’na aktardıkları için Deathwing’e karşı koyamıyorlardı. Yine de bu kargaşa sırasında Alexstrasza serbest kaldı, kendisine türlü işkenceler etmiş olan Nekros’u tek hamlede yutarak diğer liderlere katıldı ve çarpışmaya başladı. Büyücü Rhonin ise İblis Ruhu’nu yok etmeyi başararak Ejderha Vekilleri’ne güçlerini geri verdi. Alexstrasza ise teşekkürü borç bilerek kendisini kurtaran fânilerin ırklarına karşı asla savaşmayacağının sözünün verdi.

Bu olaylardan sonra kendisini inzivaya çeken Alexstrasza, uzun bir süre fânilerle neredeyse hiçbir iletişime geçmedi. Yaralarını sarmakla meşgul olan Ejderha Kraliçesi, Başdruid Fandral Staghelm’in diktiği yeni dünya ağacı Teldrassil’i kutsamayı da reddetti.

Liç Kral, Kuzeyyarı topraklarındaki uykusundan uyanıp Azeroth’u tehdit etmeye başladığında Alexstrasza ve eşi Korialstrasz, Ejderkırımı bölgesinde bulunan Ejderkonağı Tapınağı’na gittiler; ancak asıl amaçları aklını yitirmiş olan mavi ejdersürüsü lideri Malygos’u durdurmaktı. Malygos, fâni büyücülerin felaket getirmekten başka bir işe yaramadıklarını, başta Kirin Tor olmak üzere ortadan kaldırılmaları gerektiğini savunarak savaş açmıştı. Ancak Alexstrasza bu duruma karşıydı ve fânilerin yanında yer almayı tercih etti; hatta İttifak ve Orda’nın Gazapkapısı’nda Liç Kral’a karşı yaptıkları saldırı sonrasında ölen askerlerin birer diriölü olarak kaldırılmasını engellemek için savaşın gerçekleştiği bölgenin yakılmasına öncülük etti. Sonrasında kırmızı ejderhalarını yanına alarak yine fânilerle birlikte Malygos’un diyarını bastı ve mavi ejderhanın alt edilişinde büyük rol oynadı.

Alexstrasza ve kırmızı ejderhaları, Malygos’u alt etmek için fânilere yardım ederken

Azeroth’u tehdit eden olayların ardı arkası kesilmiyordu ve dünya Zümrüt Kâbus tarafından saldırıya uğradığında Alexstrasza, yine tereddüt bile etmeden yardıma koşanlar arasındaydı. Öncelikle Külvadi’de bulunan Dal Gölgesi adındaki Zümrüt Rüya geçidine giderek Broll Bearmantle, Tyrande Whisperwind ve Eranikus’u yozlaşmış yeşil ejderhaların saldırılarından kurtardı; ayrıca Eranikus’u Malfurion’u kurtarmak için fânilerle iş birliği yapması konusunda ikna etti. Malfurion, Zümrüt Kâbus’tan kurtulup Fandral Staghelm’in karanlık planlarıyla yozlaşmaya başlamış olan Teldrassil’i arındırdığında Alexstrasza memnuniyetini gizleyemedi ve en başta yapmayı reddettiği adımı atarak dünya ağacını kutsadı. Ardından Malfurion Stormrage ile Tyrande Whisperwind’in evlilik seremonisine katılan Alexstrasza ve Ysera, birlikte dünya ağacını tekrar kutsadılar.

Deathwing kendisini tekrar gösterip Âfet’in yaşanmasına sebep olduğunda Ejderha Kraliçesi vakit kaybetmeden siyah ejderhanın karşısında dikildi. İkili ilk başta Alacakaranlık Dağlık Bölgesi’nde birbirleriyle çarpıştılarsa da Alexstrasza bu savaştan ancak yaralanmış bir şekilde kurtulabildi. Kahramanlar tarafından kurtarılan Alexstrasza, aldığı yaralar iyileşene kadar Kuzeyyarı’nda kaldı.

Neltharion ile savaşan Alexstrasza

Malygos’un yenilgisinden sonra ilk defa toplanmaya karar veren ejdersürüsü liderleri, Ejderkonağı Tapınağı’nda bir araya geldiler ve Deathwing’e karşı nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda tartıştılar. Korialstrasz ise bu sırada kırmızı ejderha yumurtalarına göz kulak olabilmek için Yakut Harim’e doğru yola çıkmıştı ki bu kutsal yerin Alacakaranlığın Çekici tarikatçıları tarafından işgal edildiğini gördü. Tarikat üyeleri, kırmızı ejderha yumurtalarını yozlaştırmış, onların birer kromatik ejderhaya dönüşmelerine sebep olmuştu. Yumurtalardan birine dokunan Korialstrasz, bu yozlaşmanın kendisine de bulaştığını anladığında çok geçti; öte yandan sadece kırmızı ejderhaların değil, diğer ejdersürülerinin yumurtalarının da yozlaştırıldığını fark etmişti. Son bir çabayla korkunç büyüklükte bir patlamanın yaşanmasına ve yozlaştırılmış yumurtaların yok olmasına sebep oldu; ancak kendisi de can vermişti. Ejderkonağı Tapınağı’nın ciddi bir kısmının yok olmasına yol açan bu hareketin arkasındaki sebepleri bilmeyen diğer ejderhalar, Korialstrasz’ı hainlikle suçladılar.

Korialstrasz (Krasus) ile Alexstrasza

Alexstrasza hem eşini kaybetmenin hem de onun bir hain olarak suçlanmasının acısını kaldıramayarak Ejderkonağı İttifakı’nı dağıttı, Kuzeyyarı’nı terk etti ve Desolace’a giderek ölümünü beklemeye başladı. Öylesine ağır bir depresyona girmişti ki kendisine gelip çağrıda bulunan Thrall’ı umursamadı. Ancak kısa bir süre sonra gerçek ortaya çıktı: Ejderkonağı Tapınağı’ndaki bir çarpışma sırasında Korialstrasz’ın yaptıklarının ardındakileri görüler yoluyla öğrenen Thrall, gerçekte olan bitenin ne olduğunu vakit kaybetmeden Alexstrasza’ya anlattı. Eşinin kendisini ulvi bir amaç uğruna feda ettiğini öğrenen Ejderha Kraliçesi, nihayet girdiği depresyondan çıkarak Deathwing’e karşı yürütülen savaştaki yerini bir kez daha aldı.

Ysera’nın yönlendirmesiyle Deathwing’i alt etmenin yolunun Ejderha Ruhu’ndan geçtiğini anlayan ejdersürüsü liderleri, bir plan yapmaya başladılar. Nozdormu’ya göre zamanda geriye giderek artefaktın Kadimler Savaşı sırasındaki en saf hâlini ele geçirmeleri gerekiyordu. Alexstrasza da Deathwing’in her ne pahasına olursa olsun yok edilmesi gerektiğine inanıyor ve bunu kendi sözleriyle de destekliyordu.

“Kimi zaman yaşamı savunmak için onu yok etmeye çalışanları öldürmek gerekir.”

Ejdersürüsü liderleri güçlerini Ejderha Ruhu’na aktarırken

Böylece Azeroth kahramanlarının yardımıyla ele geçirilen Ejderha Ruhu, Ejderkonağı Tapınağı’nın tepesine taşındı. Burada Alexstrasza, Ysera, Nozdormu ve mavi ejdersürüsünün başına geçmiş olan Kalecgos, kendi güçlerini diske aktardılar. Kahramanlar ardı arkası kesilmeyen düşmanlar ile savaşırken diskin gücünü kullanan Thrall, ilk denemesinde başarısız olsa da ikinci denemesinde Deathwing’i yaraladı ve onun Girdap’a doğru düşmesine sebep oldu. Vakit kaybetmeden siyah ejderhaya karşı savaşmaya başlayan kahramanlar, bu esnada ejdersürüsü liderlerinin desteğini de aldılar. Thrall ise son defa Ejderha Ruhu’nu kullanarak Deathwing’in hayatına son verdi.

Bu savaştan sonra Alexstrasza, kendilerine yardım eden kahramanlar sayesinde galip geldiklerini belirterek ejdersürülerinin ana görevlerini tamamladıklarını ilan etti. Artık dünyayı fâni gözlerle görme vaktinin geldiğini söyleyen Alexstrasza, Thrall’ın eşi Aggra’nın hamile olduğunu ima ettikten sonra Azeroth’un gerçek savunucularının birlikte savaştıkları kahramanlar olduğunu açıkça dile getirdi.

Deathwing’in mağlup edilişi ardından ejdersürüsü liderleri

Âfet’in bitiminin ardından bir süre ortalarda görünmeyen Alexstrasza, Pandarya kıtasının keşfedilişi sonrasında bir çağrı aldı. Orda ile İttifak içerisinde karmaşaya sebep olan ve birçok savaş suçu işleyen Garrosh Hellscream’in mahkemesinde tanık olması isteniyordu. Çağrıyı kabul eden Ejderha Kraliçesi, mahkemede Garrosh’un müttefiki olan Ejderboğazı klanı tarafından Grim Batol’da uğradığı işkencelerden bahsetti. Ancak Azeroth’taki her canlıyı ırk gözetmeksizin sevdiğini dile getiren Alexstrasza, gerçekten istendiği sürece herkesin affedilebileceğini söyledi.

Yakan Lejyon Azeroth’u tekrar işgal etmeye geldiğinde kendisinden bir haber alınamayan Alexstrasza, kardeşi Ysera’nın ölümünün ardından bile ortaya çıkmadı.

Ejderha Kraliçesi Alexstrasza