10 yıllık beklentimizin ve göstermiş olduğumuz sonsuz sabrın ardından nihayet kavuştuk Warcraft filmine. Duncan Jones tarafından yönetilen ve ön gösterimine de gitme şansı bulduğum filmi vizyona girdiği gün bir daha izledim, muhtemelen daha sonra tekrar izleyeceğim; ne de olsa Warcraft bu. Orkların Azeroth’a gelişi ve İlk Savaş dönemini anlatan filmde bazı sahneleri izlerken hafiften gerildiğimi, “Bunu neden böyle yapmışlar ki?” diye sorguladığımı ve orijinal hikâyede yaşananların daha güzel anlatılabileceği noktalarda yüzümü buruşturduğumu itiraf etmeliyim. Peki neydi bu farklılıklar? Orijinal hikâye ile film arasında hangi sahnelerde ve olaylarda değişiklik yapmışlardı? Gelin, beraber inceleyelim.
Analizimize başlamadan önce bu değişiklikleri belirleme konusunda bana yardımcı olan Can Arabacı’ya (Monthius) ayrıca bir teşekkür etmek istiyorum. Kendisiyle oturduk, bir liste çıkardık. Bunlardan bazılarını filmde güzel oturttuklarını düşünüyoruz ancak bir kısmı pek hoşumuza gitti diyemeyeceğiz. Madde madde anlatmaya çalışacağımız bu değişikliklerin bulunduğu yazımızla ilgili olarak bu noktadan sonrasının çok ağır SPOILER içerdiği konusunda uyarımızı yapalım. Henüz filme gitmemiş ve spoiler yemekten rahatsız olan arkadaşları filmi izledikten sonra okumaya davet ediyoruz.
[UYARI: BUNDAN SONRASI FİLM HAKKINDA CİDDİ SPOILER İÇERMEKTEDİR!]
Öncelikle karakterler üzerinden anlatacağımız değişiklikler arasında “Neden bu belirtilmemiş?” diyeceğiniz noktalar olursa merak etmeyin, yazının son kısmında daha genel kısımları da açıkladık.
Bu noktaya da değindiğimize göre analize başlayabiliriz, ne dersiniz?
TARIA WRYNN
Film için sıfırdan yaratılmış bir karakter olan Leydi Taria, Stormwind Kraliçesi olarak karşımıza çıkıyor. Hâlbuki orijinal hikâyede Kral Llane Wrynn’in eşinin kim olduğu, tam olarak ne zaman öldüğü ve hatta ismi bile geçmez. Bu noktada filmin yönetmeni ve yazar kadrosunun yaptığı açıklamalara göre filmde daha fazla kadın karakter göstermek istedikleri için kraliçeyi de dahil ettiklerini biliyoruz. Ancak bu noktada dikkat çeken bir detay var ki o da sadece kraliçeyi dahil etmekle kalmadıkları, aynı zamanda Anduin Lothar’ın da kız kardeşi yapmış olmaları. Lothar demişken…
ANDUIN LOTHAR
Stormwind’in en büyük savaşçısı ve ordularının kumandanı olan Anduin Lothar, film söz konusu olduğunda en büyük değişim geçiren karakterlerden biri dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız sanırım. Öncelikle orijinal hikâyedeki Lothar’a şöylece bir değinelim:
Anduin Lothar, İlk Savaş döneminde oldukça deneyimli ve ağırbaşlı bir karakterdir, aynı zamanda 51 yaşındadır. Çocukluk çağlarını en yakın iki arkadaşı olan Llane Wrynn ve büyücü Medivh ile geçiren Lothar, ilk insan krallığı olan Arathor soyunun da son üyesidir; kısacası bir ailesi yoktur.
Peki filmde ne tarz değişiklikler yapmışlar? Öncelikle bildiğimiz Lothar’dan çok çok daha genç ve ciddiyetsiz bir karakter olarak karşımıza çıktığını belirtelim. Aynı zamanda Callan adında bir oğlu olduğunu ve eşinin de doğum sırasında öldüğünü öğreniyoruz. Callan’a ne olduğunu göz önünde bulundurursak sırf filmde biraz daha trajedi olsun diye böyle bir detay eklediklerini düşünüyorum. Aynı zamanda yukarıda da belirttiğim gibi Kraliçe Taria ile de kardeş olduklarına dair bir ekleme yapılmış. Bu durumda da Arathor soyunun son üyesi olmaktan çıktığını düşünmeden edemiyorum zira böylece soy, Wrynn ailesi üzerinden devam etmiş oluyor. Normalde çocukluk arkadaşı olan Llane ve Lothar’ın filmdeki hâl ve tavırlarından ise böyle bir arkadaşlıktan ziyade aile bağları sebebiyle yakın olduklarına dair bir izlenime kapıldık. Ayrıca filmde gözümüze en çok batan olayların başında da Lothar ile Garona arasındaki romantizm geliyor. Orijinal hikâyede beraber hareket etmiş, yeri geldiğinde beraber çalışmış iki karakter olabilirler ancak filmde üzerlerinden ilerleyen bir aşk hikâyesi de eklenmiş. Neden yapıldığından çok da emin değiliz zira o dönemde Garona’nın birliktelik yaşadığı başka bir karakterimiz zaten mevcut. Muhtemelen romantizm eksik kalmasın diye yaptıklarını dşünüyoruz.
GARONA
Warcraft evreninin en bilinen ve en çalkantılı karakterlerinden biridir Garona. Orijinal hikâyeye göre Gul’dan’ın yürüttüğü birtakım deneyler sonucunda ork bir baba ve draenei bir annenin melez çocuğu olarak Draenor topraklarında doğmuştur. (Hatta kendisi bizzat Maraad’ın yeğenidir.) Gul’dan’ın üzerinde uyguladığı büyülerle normalde daha kısa bir zamanda yaşlandırılır, aynı zamanda da bir suikastçı olarak yetiştirilir. Gul’dan, Garona’nın zihnini de kontrol edebilmektedir. Azeroth’a ilk adım atan Orda üyeleri arasında yer alan Garona, Orda’nın elçisi rolünü oynar. İttifak kuvvetleri ile birlikte hareket eden, hatta büyücü Medivh ile de romantizm yaşayan (ve sonrasında ondan çocuk sahibi de olan) Garona, orkların Stormwind’i işgali sırasında Kral Llane Wryyn’i taht odasında, oğlu Varian Wrynn’in gözleri önünde öldürür.
Filmde karşımıza çıkan Garona ise yukarıda anlatılanlardan tamamen farklı bir karakter olarak sunulmuş ve hikâyesi tamamen değiştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Öncelikle babasının kim olduğu bilinmeyen karakterin annesinin bir ork olduğuna dair gönderme yapıldığını biliyoruz. Ayrıca Garona’nın zihninde Gul’dan’ın herhangi bir kontrolü olmadığını ve sadece bir melez olduğu için hiçbir klan tarafından kabul edilmediğini, hatta bir köle gibi davranıldığını gördük; kısacası her hareketine hakim, hiçbir şekilde kimsenin etkisi altında olmayan bir karakter olarak yansıtılmış -ki bu, çok büyük bir değişiklik. Anduin Lothar ile aralarında yaşanan aşk ise birçok şeyi sorgulamamıza neden oldu. Orijinal hikâyede Medivh ile yaşadıkları romantizmi tamamen sildiklerini söyleyebiliriz; tabii bu durumda oğulları Med’an’ın da hiç var olmayacağını söylersek yanlış olmaz. (Ben pek şikayetçi değilim bundan gerçi. 😛 )
Ancak bu karakter ve beraberinde yaptıkları arasındaki en büyük değişikliğin, Kral Llane’in ölümü olduğunu söyleyebiliriz. Orijinal hikâyede Gul’dan’ın zihnini kontrol etmesinden ötürü -istemeyerek de olsa- arkadaşı bildiği Llane’i Stormwind taht odasında hançerleyerek öldürdüğünü biliyoruz Garona’nın. Ancak filmde olay bambaşka bir noktaya taşınmış. Kendisini öldürmeye hevesli Blackhand’i gören ve etraflarının kaçamayacakları şekilde sarıldığını fark eden Llane, Garona’ya dönerek bu şerefi Blackhand’e bırakmamasını, zaten öleceklerini ve eğer Garona tarafından öldürülürse yarı-orkun da Orda içerisinde yerini sağlamlaştıracağını söylüyor. Kısacası “O koca orkun ellerinde öleceğime sen beni öldür, hem sana saygı duyarlar hem de sonra sen insanlar ve orklar arasında barışın sağlanmasına yardımcı olabilirsin” diyor. Garona da gözünde yaşlarla denileni yapıyor. İşte bu değişiklik, ben de dahil olmak üzere birçok Warcraft-severin “Ama… Ama nasıl ya? Niye böyle oldu ki şimdi bu?” şeklinde tepkiler vermesine sebep oldu. Hele ki bir de orijinalinin aslında çok daha dramatik, çok daha güzel bir gelişme olduğu düşünülünce…
MEDIVH VE KHADGAR
Medivh, bildiğimiz üzere Azeroth’u Burning Legion ve iblislerden korumak adına kurulmuş olan Tirisfal Konseyi‘nin Gardiyanı. Orijinal hikâyede annesi Aegwynn, Burning Legion’ın lideri Sargeras’ın avatarı ile çarpışıp onu öldürüyor ancak Sargeras’ın ruhunun bir parçası Aegwynn’in bedeninde saklanıyordu. Aegwynn hamile kaldığında ise Sargeras, ruhunun bu parçasını bebeğe aktarıyordu; yani Medivh’e. Farkında olmadan Sargeras’ın kontrolü altına giren Medivh ise orkların Azeroth’a gelmesine yol açan Kara Geçit‘in açılmasının sorumlusuydu. Yarı-ork Garona ile bir çocukları bile olan, Kral Llane ve Anduin Lothar’ın çocukluk arkadaşı Medivh’in çırağı ise büyücüler konseyi Kirin Tor tarafından henüz 17 yaşındayken yanına gönderilen Khadgar’dı.
Fragmanları ilk izlediğimizde Medivh konusunda biraz çekimserdik ancak filmde beklediğimizden iyi olduğunu görünce bir oh çektik. Ancak yine de yapılan bazı değişiklikler gözümüzden kaçmadı. Öncelikle Medivh’in her büyü kullanışından sonra feci şekilde yorulup Karazhan’a “şarj olmaya” kaçması, enteresan bir nokta olmuş. Her seferinde Karazhan’ın içerisinde bulunan büyülü bir havuza girerek enerjisini yenileyen Medivh, yine de karanlık bir yanı olduğunu belli eden hareketleriyle gizemini korumuş. Ancak bu noktada değinmek istediğim bir kısım var ki o da film boyunca ne Burning Legion’dan ne de Sargeras’tan hiçbir şekilde söz edilmemiş olması. Medivh’in filmin sonunda büründüğü formun sadece bir iblis vücudu mu yoksa bedenini ele geçiren Sargeras’ın formu mu olduğunu bilmiyoruz. Ana hikâyede Garona ile yaşadığı birliktelikten ise eser yok. Medivh’in öldürülüşünün anlatıldığı kısım da tamamen değiştirilmiş ancak ona az aşağıda değineceğim.
Gelelim Khadgar’a… Filmde Khadgar’ın toyluğunun ve aslında potansiyeli ne kadar yüksek bir büyücü olduğunun iyi anlatıldığını düşünüyorum. Ancak kimi detaylardaki değişiklikler enteresan bir hava katmış. Örneğin yukarıda da bahsettiğim gibi orijinalde Khadgar, 17 yaşındayken Medivh’e çırak olması için Kirin Tor tarafından gönderilirken filmde ise 17 yaşında çıraklık yeminini bozan ve kendi başına takılan bir karakter olarak betimlenmiş. Bir diğer nokta ise film boyunca Khadgar’dan hep “bir sonraki Gardiyan” olarak bahsediliyor olması; orijinalde böyle bir olayın var olmadığını da ayrıca belirtelim.
Medivh’in öldürülüşünün tamamen değiştirildiğinden bahsetmiştim. Peki nasıl bir değişiklik bu? Ana hikâyede Medivh’in neler yaptığını anlayan Khadgar, Lothar ve Garona, yanlarına aldıkları bir birlik ile Karazhan’ı basarlar. Medivh’in yaşam enerjisini emen bir büyü kullanarak yaşlandırdığı Khadgar, Lothar’ın kılıcını Gardiyan’ın kalbine sokarken Lothar da kafasını kesmek suretiyle büyücüyü öldürür. Filmde ise Karazhan’a giden ekip yalnızca Lothar ve Khadgar’dan oluşmaktadır ve Medivh’in can verdiği bir golem ile dövüşürler. Lothar, Medivh’in dikkatini üzerinde tutmaya çalışırken Khadgar ise yaptığı teleport büyüsü sayesinde golemin, büyücünün üstüne düşmesine ve onu -sanıyoruz ki- öldürmesine sebep olur. Bu noktada Khadgar’ın herhangi bir şekilde yaşlandırılmadığını da belirtelim. (Level atlıyor ama.)
DUROTAN, DRAKA VE GO’EL
Karakteri beyaz perdeye en iyi yansıtılan kişinin Durotan olduğunu söyleyerek başlayayım. Gerçekten çok iyi bir iş çıkarmışlar. Ancak yine de ana hikâyedeki birçok noktayı değiştirdiklerini de söylemem gerek -ki film içerisine en güzel şekilde yedirilen değişiklikler bu Frostwolf ailesiyle ilgili yapılanlar diyebilirim.
Öncelikle Go’el’in (ya da çok daha iyi bilinen ismiyle Thrall’ın) nasıl doğduğu kısmına değinelim. Orijinal hikâyede gayet sağlıklı ancak yeşil tenli doğuyor Thrallcığımız. Filmde ise neredeyse ölü doğduğunu görüyoruz. Daha da enteresanı, bebek Thrall’ı kurtaranın Gul’dan’ın ta kendisi olması; zira yakındaki bir geyiğin yaşam enerjisini çeken Gul’dan, fel büyüsü kullanarak bu enerjinin Thrall’a geçmesini sağlıyor ve böylece hem hayatta kalmasını sağlıyor hem de teninin de yeşermesine sebep oluyor.
Asıl değiştirilen kısımlardan biriyse Durotan ve Draka’nın ölümleri. Ana hikâyede bir mağarada kendilerine saldıran ve Gul’dan’ın suikastçileri olan orklar tarafından öldürülüyorlarken filmde tamamen farklı zamanlarda ve farklı yerlerde, tamamen farklı şekillerde hayatlarını kaybediyorlar. Draka, orkların kampında Frostwolf klanının yaşadığı bölgeye yapılan saldırıdan kaçıyor ve Thrall’ı bir nehre salarak takip eden orkların ulaşamayacağı bir yere gitmesini sağlıyor; ancak kendisi bizzat peşindeki bir ork tarafından nehir kenarında öldürülüyor. Durotan’ın kısmı ise çok daha dramatik. Gul’dan’a orkların kutsal sayılan meydan okuması mak’gora ile karşı koymak isteyen Durotan, dövüş esnasında yasak olmasına rağmen hile yaparak büyü kullanan Gul’dan tarafından yaşam enerjisi emilerek öldürülüyor. (O sahne gözlerimizi yaşartmadı değil; gitti koskoca klan şefi, kurudu kaldı öylece.)
DİĞER DEĞİŞİKLİKLER
Karakterlere özel olarak anlattığımız değişikliklerden sonra daha genele yayılan bazı detaylara değinme vakti geldi.
Filmde özellikle dikkatimizi çeken kısımlardan biri Burning Legion veya Sargeras ile ilgili herhangi bir detaya veya söyleme değinilmemiş olması. Orijinal hikâyede orkları yollarından saptıran, onların draenei ırkına düşman olmalarını sağlayan Burning Legion, hatta daha spesifik söylememiz gerekirse Kil’jaeden’in ta kendisi. Orkların iblis kanı içerek canavarlaştıkları kısmını da es geçmemek gerek. Medivh’in ise içerisinde Sargeras’ın bir parçası bulunduğundan kontrolünü kaybettiğini ve orkların Azeroth’a gelmesi için gereken Geçit’in açılmasını sağladığını biliyoruz. Ancak filmde bu bilgiler hiçbir şekilde sunulmadığı gibi sanki her şey “fel” yüzünden oluyor gibi anlatılmış; üstüne üstlük fel kullanımının nereden geldiği, nasıl sağlandığı veya kaynağının nereye bağlandığıyla ilgili hiçbir bilgi de verilmemiş. Aynı şekilde Medivh’in Sargeras kontrolünde olduğuna dair de herhangi bir açıklama konulmamış. Sanki her şey bu meşum büyü gücü ve Gul’dan’ın başının altından çıkıyor gibi gösterilmiş. Biraz rahatsız edici bir nokta ve eğer devam filmi çekilirse nasıl bağlayacakları merak konusu.
Başka bir değişiklik ise Orgrim Doomhammer’ın Frostwolf klanının bir üyesi olması. Ana hikâyede Orgrim, Blackrock klanının bir üyesidir ve Durotan ile de çok yakın arkadaştır. Filmde bu dostluğu olduğu gibi yansıtmışlar ancak klan değişikliği yaparak Orgrim’i Frostwolf tarafına çekmişler. Yaptıkları diğer bir değişiklik ise Orgrim’i, Durotan’ın sağ kolu olarak betimlemeleri; zira orijinalde Orgrim, Blackhand’in sağ kolu olarak yer alıyor.
Frostwolf klanından bahsetmişken… Filmde Gul’dan’ın bu klanı “güçsüz” olarak nitelendirdiğini, onlarla uğraşmak istemediğini ve diğer orklara bu klanın kampını basmalarını emrettiğini izledik. Hatta Frostwolf klanının yerleşkesi yakılıp yıkılır, üyeleri de bir bir öldürülürken Orgrim’in yardımıyla Draka, bebek Thrall’ı da alıp kamptan kaçmayı başarıyordu. Ancak ana hikâyede olay bu kadar vahşileşmiyor. İblis kanı içmeyi reddeden Durotan ve klanı, Gul’dan tarafından suçlu damgası yiyorlar ve sürgün ediliyorlar. Durotan da klanının güvenliğini sağlamak amacıyla Frostwolf üyelerini Alterac Dağları’na götürüp burada gizlenmelerini sağlıyor. Hatta seneler sonra Thrall tarafından bulunan klan, Üçüncü Savaş sırasında Burning Legion’a karşı verilen mücadeleye destek oluyor ve diğer orkların Durotar olarak adlandırılacak bölgeye yerleşmelerinde onlara yardım ediyorlar. Ancak filmde katledilmiş olmalarının Thrall’ın şamanlık eğitimi alması ve Orda’yı günümüzde bildiğimiz noktaya getirmesinde nasıl bir engel olacak, bilmiyoruz. Belki de bir kısmının kamptan kaçabilmiş ve Alterac Dağları’na yerleşmiş olduklarını söyleyebilirler.
Durotan’ın adı geçmişken ayrıca belirtmeliyim ki filmde konu edilen insanlarla birlikte, yan yana savaşma teklifi yapması gibi bir durum orijinalde var olan bir olay değil. Tamamen film için yaratılmış bir tema olmuş.
Alodi… Nereden başlasam bilemiyorum. Filmde Medivh’in kütüphanesinden arakladığı kitap üzerinde çalışırken “Alodi’ye sor” şeklinde bir not bulan Khadgar, daha sonra bir kadın olarak betimlenmiş Alodi’nin kendisiyle de konuşma imkânı buluyor. Dalaran’a gittiğinde görüştüğü Başbüyücü Antonidas’ın dediğine göre Alodi, Gardiyanlar henüz yokken bile yaşayan bir “varlık” ve büyülü kübik bir nesnenin ta kendisi. Ancak şöyle bir sıkıntı var: Ana hikâyede böyle bir gelişme olmadığı gibi kendisi de tamamen farklı bir karakter. Alodi, aslen ilk Gardiyan, erkek bir yarı-elf ve kesinlikle bir küp değil. Khadgar’ı Medivh’in deliliğine karşı uyardığı bir durum da söz konusu değil. Kaldı ki orijinalde büyücünün ihanetine karşı uyarıyı yapan kişi Medivh’in annesi olan Aegwynn ve bunu bizzat Kral Llane’e giderek yapıyor. İlginç bir değişiklik yapmışlar.
Filmde Medivh’in kendi yaptığı golemin altında ezilmesinden sonra aklı başına gelip de Kara Geçit’i Stormwind’e yönlendirmesi de aslen İlk Savaş sırasında gerçekleşmeyen bir olay. Esirlerin kurtarılması için eklenmiş güzel bir detay olduğunu düşünüyorum. Zaten çok uzun süre de açık kalmıyor zira kalsaydı, orkların neden “Buradan kısa yol var ya, gitsek mi?” diye düşünmediklerini sorgulayabilirdim.
Filmin sonuna doğru Blackhand ile Lothar arasında gerçekleşen mak’gora da ayrı bir konu. Mak’gora, orklar arasında kutsal kabul edilen, zırh giyilmeden ve kesinlikle büyü kullanılmadan yapılması gereken onurlu bir çarpışmadır (Gul’dan filmde büyü kullanarak Durotan’ı öldürdüğünde neden diğer orkların tepki gösterdiklerini şimdi daha net anlayabilirsiniz); mutlaka izleyen şahitlerin olması gerekir ve… orklar arasında yapılır. Blackhand’in bu noktada neden Lothar’a mak’gora üzerinden meydan okuduğunu bilmiyoruz. Kendisine eş değer mi gördü? Blackhand gibi bir orku düşününce hikâyesel açıdan mümkün olmayacak bir hareket olmasına rağmen film için böyle bir ekleme yapmışlar. Sonrasında Lothar’ın kendisine selam çakan orklar arasından yürüyerek gitmiş olması, mak’gora’nın ne kadar değerli ve kutsal bir gelenek olduğunu gözler önüne sermesi açısından ince bir detay olmuş. Ancak bu noktada başka bir soru daha gündeme geliyor: Blackhand, Lothar tarafından öldürülüyor. Orijinalde ise İlk Savaş zamanında Orda’nın Savaşşefi olan Blackhand, bir süre sonra ırkının saptığı yoldan memnun olmayan Orgrim Doomhammer tarafından öldülüyor; Orgrim ise bu noktada Savaş Şefi konumuna geliyor.
Kesinlikle sesleri çıkmasa da çeşitli karelerde Grommash Hellscream, Kargath, Ner’zhul (maalesef sadece uzaktan çekilmiş bir sahnede kalabalığın arasından asası gözüküyor) ve hatta benim gözümden kaçmış olsa da söylenenlere göre Kilrogg’un yer aldığını biliyoruz. Ancak burada orijinal hikâyede büyük rol oynayan fakat filmde adı bile geçmeyen bir karakterle ilgili sorumu soruyorum: Cho’gall nerede?! İki başlı büyücü bir ogre olan Cho’gall, aynı zamanda hem Gul’dan’ın çırağı ve sağ kolu hem de Alacakaranlık Çekici adı verilen tarikatın da lideriyken filmde ne ismi ne de cismi yer almıyor. Twisting Nether enerjileri üzerinden büyü yapabilmesi yönünde Gul’dan’dan eğitim alan Cho’gall, İlk ve İkinci Savaş dönemlerinde Orda’nın ön plana çıkan isimleri arasında yer alırken filmde bahsinin bile geçmemesi bizi biraz üzdü. Ancak devam filmi çekmek gibi bir planları varsa mutlaka eklenmesi, kesinlikle atlanmaması gereken bir karakter olduğunun da altını çizelim.
Gelelim filmde yer almayan bir başka büyük olaya… Stormwind’in düşüşü. Orijinal hikâyede insanların bir türlü önünü kesemediği orklar, İlk Savaş’ı bitiren hareketi yaparak Stormwind şehrine saldırır, yakar ve yıkarlar. Hatta Kral Llane’in de bu saldırı esnasında Garona tarafından suikasta kurban gitmesinin ve bu hazin olaydan ötürü ordunun moral penaltısı yemesinin de şehrin düşmesinde büyük payı vardır. Öyle ki Anduin Lothar, yanına henüz 10 yaşındaki Varian Wrynn’i de alarak hayatta kalan diğer şehir sakinleriyle birlikte kuzeye, Lordaeron’a doğru yelken açar. Ancak filmde Stormwind’e hiçbir şey olmadığını görüyoruz. Kim bilir belki ikinci film gelirse açılışı bununla yapabilir, ölmüş olan Blackhand’in bu saldırıdaki ana kumandanlık rolünü de Gul’dan’ın üzerine yıkabilirler.
Son olarak değinmek istediğim birkaç küçük değişiklik daha var. Öncelikle sadece iki sahnede gözüken minik Varian’ın yanında bulunan ve yaşça daha büyük olduğu her halinden anlaşılan kızdan başlayalım. Filmde adı sanı hiçbir şekilde geçmeyen bu kızın, Varian’ın ablası olduğuna dair iddialar var; ancak ana hikâyeye aşina olanlar, Kral Llane’in yalnızca bir çocuğu olduğunu bilirler. Bu noktaya değindikten sonra Dalaran’a doğru “uçalım”. Büyücü kenti olan Dalaran, filmde havada süzülen bir şehir olarak gösterilmiş. Bunun herhangi bir negatif etkisi yok ancak orijinal hikâyede o dönemde Dalaran’ın, Alterac Dağları’nın batısında ve fazlaca yere sabit duran bir şehir olduğunu da belirtelim. Gerçi bu değişiklik, sonrası için çok daha güzel bir sona varabilir. (Evet, Archimonde’un şehri yıktığı andan bahsediyorum. Kuleleri yıkılan bir şehir yerine yere çakılan bir şehir olması daha etkileyici bir görüntü.) Karazhan’ın ise hikâyeden ve aynı zamanda oyundan bildiğimiz halinden çok daha farklı, çok daha klasik bir fantastik büyücü kulesi olarak gösterilmiş olması… jeneriğe kaçmak olmuş gibi geldi. (Ancak pek rahatsız edici değil zira her yerini görmedik.) Karazhan demişken Moroes’a da değinmeden olmaz. Filmde üzerindeki kıyafetten Kirin Tor üyesi olduğu anlaşılan ve gayet sağlıklı olan Moroes, aslen Medivh’in kâhyası ve büyücülükle yakından uzaktan alakası bulunmayan, oldukça zayıf ve sağlıksız görünümlü bir sivildir. (En azından yine Medivh tarafından öldürülüyor, yabancıya gitmemiş.)
Evet, Warcraft evreninin orijinal hikâyesi ile film arasındaki farklılıkları bu şekilde özetleyebiliriz. (Özet?!) İkinci bir film çekeceklerse bu kadar değişikliğin üzerine daha neler yapacaklar, merak etmiyor değilim. Orijinal hikâyeyi fazlasıyla seven biri olarak yapılan bazı düzenlemelerin hiç hoşuma gitmediğini ancak bazılarının ise güzel yedirildiğini düşündüğümü itiraf etmem gerek. Yine de Blizzard tarafından da resmî olarak açıklanan bir noktayı unutmamamız gerekiyor: Warcraft filmi, alternatif bir hikâye üzerinden gidiyor. Bu yüzden yapılan eklemelerin/çıkarmaların/değişikliklerin üzerinde fazla durmanın anlamı olmasa da yine de bu evreni bu kadar seven kişiler olarak daha sadık kalındığını görmek hoş olabilirdi. Ne olursa olsun Azeroth’u beyaz perdede kanlı canlı izlemek büyük bir mutluluk. O zaman… AZEROTH İÇİN!