Lorekeeper

İSİMSİZ HİKÂYELER: ZOR NÖBET

“Aynı martı, aynı yerden üçüncü kez havalandı” diye içinden geçirdi. “Kulenin üzerinde bir yuvası olmalı.”

Öğle vakti güneş tam tepedeyken nöbet tuttuğu nokta çok sıcak oluyordu. Üzerindeki demir zırh, kavurucu güneşin altında daha bir ağır geliyor, daha bir çekilmez oluyordu. Stormwind Katedrali’nin gölgesi yarım saat sonra durduğu noktaya vuracak, rahat bir nefes alabilecekti. Şu an kapının diğer köşesinde duran arkadaşı faydalanıyordu gölgesinden. Stormwind Kalesi muhafızlığı görevine kabul edildiğinden beri İttifak’a ve krala olan bağlılığını her ne olursa olsun hiç aksatmadan gösterdiğini düşünüyordu.

“Martı yine geldi. Yavrularına yine yem bulmuş olmalı” diye düşündü.

Şehir daha bir sessiz, daha bir sakindi sanki. Kral Varian’ın ölümü sonrasındaki kalabalık bir anda dağılmıştı şehirden. Stormwind askerlerine yapılan toplu brifingden bildiği kadarıyla Parçalanmış Adalar’daki Lejyon geçidinin kapatılması için tüm Azeroth kahramanları ve görevli İttifak askerleri oraya gitmişlerdi.

“Ama birinin hâlâ bu şehri koruyor olması lazım, değil mi?” diye kendini telkin etmeye çalıştı. Fakat yine de oradaki aksiyonu kaçırdığını hissediyordu ve bu his onu yiyip bitiriyor gibiydi.

Bir süre sonra uzakta İttifak saflarına yeni katıldığı her hâlinden belli olan bir cüce savasçı belirdi. Etrafına baka baka gelerek yabancı gözlerle muhafıza Borgus’un demirci dükkanını sordu.

“Bugün buraya gelen ilk kişi sensin” dedi muhafız. “Kendisini Cüce Mahallesi’nde bulabilirsin.” Cüce kısaca teşekkür edip büyük bir dikkatle etrafına bakmaya devam ederek uzaklaşırken “İlk kişi mi?” diye düsündü kendi kendine. Gerçekten bu şehir ne kadar da boştu böyle…

Nihayet Stormwind Katedrali’nin gölgesi nöbet tuttuğu yere vurmaya başladı. Alnında beliren bir damla ter şakağından yanağına doğru süzülürken yeniden yapılmış olan parkta, ölen kralının anısına dikilmiş olan anıtı yeni seçebildigini fark etti. İçindeki burukluk mantıklı düşünmeye itiyordu onu. Yaşanılanların ağırlığı ile bu şehrin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu biliyordu.

“Kendimi göstereceğim gün elbet gelecek” dedi içinden; aksini düşündüğü için kızdı hatta. Yeni Kral Anduin’in ayakları üzerinde dimdik duran bir İttifak’a ihtiyacı olduğunu düşündü ve bu bütünlüğün zayıf halkası olmayacağına dair söz verdi kendine.

Bu sıcağa bir beş dakika daha dayanamayacağını düşündüğü anda güneş, ona inat yine Katedral’in arkasından kendini göstermeye başladı.

Demir miğferin yüzünü belli belirsiz gösteren ince aralığından zor seçilse de gülümseyerek süzdü güneşi: “İttifak için.”