Lorekeeper

EORA TARİHÇELERİ – BÖLÜM 3: AZİZİN SAVAŞI VE WAIDWEN’İN MİRASI

Anni Iroccia takvimine göre 2807 yılında Dyrwood’un barış ve huzur dolu günleri bir kez daha sona erdi ve Dyrwood halkı kendilerini Glanfathlılardan çok daha çetin, ilahi bir düşmana karşı savaşırken buldular. Doğu Menzili’nde bugün bile yankıları ve etkileri süren “Azizin Savaşı”, Özgür Dyrwood Palatinliğinin bir tanrıya, Eothas’a karşı mücadelesine sahne olmuştu.

Çiftçi Waidwen, Readceras’ın nispeten küçük bir bölgesinde gayet gösterişsiz bir hayat yaşıyordu. 22 yaşında babasını kaybettiğinde, en iyi bildiği işi yapmaya odaklanarak aile çiftliğini işletme görevini üstüne aldı. 4 yıl boyunca rutin ve mütevazı bir şekilde çiftçilik yaptıktan sonraysa bir gün batmakta olan güneşin yıldızlarla kesiştiği noktada hayatı değişti. Eothas, ışığın ve yeniden doğuşun tanrısı, bu sıradan çiftçinin karşısına dikilmişti. Waidwen’in günlüklerinde kaleme aldığına göre alev alev ışıldayan bir suretle çiftçinin karşısına çıkan Eothas, ona şu şekilde seslenmiş: “Korkma. Çünkü ben diğerlerini değil, seni seçtim. Bir imparatorluğun yeniden doğuşunu şekillendirecek ışığı getiren sen olacaksın.” Bu noktada belirtmek gerekir ki Waidwen’in gerçekten Eothas’ın avatarı olup olmadığı bugün bile hala tartışma konusudur ve herhangi bir kesinliğe ulaşmamıştır. Kimi tarihçiler Waidwen’in gerçekten de Eothas olduğunu ve çeşitli mucizeler yaydığını savunurken, kimisi ise tüm bu iddiaların şizofrenik bir çiftçinin ortaya attığı deli saçması palavralar olduğu fikrini öne sürmektedir. Hangisi doğru olursa olsun, Eothas inananlarının ciddi bir kısmının Waidwen’in iddialarını desteklediği ve onu Dyrwood’daki savaşta izledikleri gerçeği değişmiyor.

Waidwen’in günlüklerinde yazana göre, Eothas kendini gösterdiğinde amacının Aedyrli yöneticileri halklarını yıkıma götürmekten dolayı cezalandırmak olduğunu açıkladı. Bu uğurda Eothas’ı izleyecek olan inançlılar kutsanıp ödüllendirilecekti. Ancak köylüler ailesini kaybetmenin acısıyla aklını yitirdiğini düşündükleri bu adama inanmayıp, onun söylediklerine kulak asmamayı tercih ettiler. Herkesin kendisine sırtını dönmüş olması bile Waidwen/Eothas’ı yıldırmadı. Yöneticilerin yozlaşmış olduğu konusunda vaazlar veren Waidwen, en nihayetinde halkın sert tepkisine maruz kaldı. Etrafında toplanan ve kendisine bu kasabadan gitmesini söyleyen halk, vasat geçen ekin sezonunun da tanrı rolünü üstlenerek kafirlik eden Waidwen’in suçu olduğunu söyleyerek şiddet gösterdiler. Kimisi Çiftçi Waidwen’in taşlandığını, kimisiyse itildiğini ve yere düştüğünü söyler. Hizmetkarına yapılan bu saygısızlık, Eothas’ı da hiddetlendirmişti. Bu yüzden de Işığın ve Yeniden Doğuşun Tanrısı, gerçek güçlerini diğerlerine de gösterdi. “Yeter! Hizmetkarıma karşı mı geliyorsunuz? Kanıt mı talep ediyorsunuz? Bir daha buna cüret bile etmeyin, yoksa yeni şafağın ilk ışıklarıyla yanıp kül olursunuz!” Gözleri kör edici ışıkla parlayan, ellerinden ışık hüzmeleri yayılan Waidwen kurumuş bitkilere taze hayat üfleyerek onları canlandırıp serpilmelerini sağladı. Bu güç gösterisi karşısında sükunete bürünen halk dizlerinin üzerine çöktü ve ağızlarından koro halinde tek bir şey yükseldi: “Eothas’a şükürler olsun!”

Bunun üzerine halkın gözünde tanrıya dönüşmüş olan çiftçi Waidwen, inancını tazelemiş olduğu takipçileriyle birlikte Readceras’tan Dyrwood’a doğru yürüyüşe geçti. Galven Regd’in yöntemlerini kullanan, Hadret’in askeri taktikleriyle bilenmiş Dyrwood halkı ise Waidwen çok da ilerleyemeden savaşı onun ayağına, Readceras’a getirdi. Bu sırada Dyrwoodlular da ağır kayıplar verdi fakat nihayetinde Readceras güçleri White March üzerinden Dyrwood’a girmeyi başardılar.

Aziz Waidwen’i ve savaşı durdurmanın bir çaresini arayan Dyrwoodlular çareyi Magran rahiplerine başvurmakta buldu. Söylentilere göre bizzat Magran’ın yardımıyla özel bir bomba inşa eden rahipler, “Tanrıçekici” adını verdikleri bombayı Halgot Hisarı’na giden köprünün hemen altına yerleştirdiler. Amaçları Waidwen’i köprüye çekip köprüyü havaya uçurarak tanrıyı ortadan kaldırmak ve güçlerinin dağılmasını sağlamaktı. Bu amaçlarına ulaştılar da: Eothas/Waidwen, kendisini köprüde bekleyen on iki Magran rahibi ve rahibesinin tuzağına düşerek bugüne kadar Eora’nın görmüş olduğu en büyük büyü patlamasıyla birlikte hayatını kaybetti. Liderlerini ve tanrılarını kaybetmiş olan Readceraslı güçler dağılmaya başladı ve içlerinde savaşma gücü kalmış olanlar da çok geçmeden yenilgiye uğratıldı. Halgot Hisarı, bir tanrıyı öldürmeyi başaran o bombanın anısına “Tanrıçekici Hisarı” olarak tekrar adlandırıldı. Eothas’ın Dyrwood’a karşı olan bu agresif yaklaşımının yansıması olarak Eothas takipçileri bölgeden sürüldü ve birçok yerde Eothas inancı yasaklandı.

Gilded Vale’deki terk edilmiş Eothas Tapınağı…

Tam Dyrwood tekrar toparlanma ve yeniden yapılanma yoluna girmişken savaşın üzerinden daha bir yıl bile geçmeden yeni bir trajedi bölgeyi vurdu. 2809 AI’da, Dyrwood’daki ilk kofdoğan doğum meydana geldi. Ruhları olmadan doğan bu zavallı bebeklerin çoğu ilk birkaç hafta ve ay içerisinde öldü. Bu trajedi için tanrılara yakaranlar ve tanrıları suçlayanlar olduysa da çoğunluk bunun Eothas’ın kendilerinden intikam alma şekli olduğu konusunda hemfikirdi. Bu yüzden de bu olay tarihe “Waidwen’in Mirası” olarak geçti.

Bu büyük ihtiyaç anında normalde hor görülen animansi çalışmaları kıymete bindi. Büyük bir sosyopolitik baskı altında kalan animanslar da kofdoğanlara yardım etmek için ruhu olmayan bedenlere hayvan ruhları yerleştirmeye başladılar. Böylece bebeklerin en azından içgüdü ve belki de temel bazı kişilik özellikleri kazanabileceklerini umuyorlardı. Başta işe yaramış gözüken bu yöntem etik yanı tartışılmaya devam ederken kısa sürede on binlerce kofdoğan üzerinde uygulandı. ”Kurtuluş” olarak adlandırılan bu yöntemin,  birkaç yıl sonra bu yönteme maruz kalan bebeklerden ilkinin ergenlik çağına girişiyle aslında hiçbir şeyi çözmediği ortaya çıktı. Sadece birkaç hafta içerisinde vahşi ve kana susamış bir hayvana dönüşen orlan kızı sadece başlangıçtı. Tek tek, “kurtuluş”a maruz kalan tüm bebekler aynı vahşi, kontrol edilemez durumun pençesine düşerek “wicht” denilen yaratıklara dönüştü. Bu durum üzerine daha derinlemesine araştırma yapan animanslar, hayvan ruhları ve çocukların bedenleri arasında uyumsuzluk olduğunu keşfetti. Kendi çocuklarını öldürmek zorunda kalmış olan acılı ve öfkeli aileler ise tabii ki bütün bu olanlardan animansları sorumlu tuttu. Çıkan isyanlar ve olaylar sırasında bir çok animans evlerinden çıkartılarak linç edildi, öldürüldü ya da kaçmak durumunda kaldı. Hayatta kalan az sayıda animansın çoğu Defiance Bay’e sığındı. Kalan diğerleri ise Dyrwood’u tamamen terk ederek Vailia Cumhuriyetleri’ne sığındı.