Lorekeeper

BLIZZCON GEZİ YAZISI – BÖLÜM 4: BLIZZCON 1. VE 2. GÜNLER

BlizzCon günü geldiğinde artık içimiz içimize sığmıyordu. Heyecandan uyuyamadığımız bir başka gecenin ardından, sabaha karşı kalkıp hazırlanmaya başladık.

Kongre Merkezi sabah 10’da açılıyor olsa da Açılış Seremonisi sebebiyle herkes çok erken saatlerde kapıların önünde beklemeye başlıyor. Biz 05:00 civarı gittiğimizde bile çoktan gelmiş olan insanlar vardı. Gece 2’de gelenler olmuş, hatta bir gün önce kamp yaptığını gördüğümüz insanlar kongre merkezi önünden ayrılmamış. Net bir sıra yok, kalabalık halinde bekleniyor ve yan yana birkaç giriş var. Girişlerin birine oldukça yakın bir yerde beklemeye başladık. 4,5 saatlik bekleyişin ardından 09:30 gibi kapılar açıldı ve güvenlik kontrolü için içeri alındık.

Herkes adeta kapılara hücum ederek güvenlik noktalarına geldi. Yine ön sıralarda yer bulmayı başardık. Ancak güvenlik kontrolü tam olarak başlayamadan aradan sıyrılıp ana salona doğru koşmaya başlayanlar oldu. Bunu gören diğer insanlar da güvenliği geçip koşmaya başladı. Biz de hızlıca çantalarımızı güvenliğe gösterip koşan gruba katıldık. İçerideki görevliler herkesi “Koşmayın!” diye uyarınca biraz duraksadık ama herkes koşarak ana salona gitmeye devam etti. Biz de koşanları izleyip salona girdik. Muazzam büyüklükte, başı sonu görünmeyen bir salon olmasına rağmen iyi yer bulmak gerçekten çok zor. Salonun her yerinde devasa ekranlar var ve iyi yer bulamasanız bile sahnede olan biteni çok net olarak izleyebiliyorsunuz. Neyse ki biz hâlâ önlerde olmamızın avantajını kullanarak sahneye yakın ortadaki koltuklardan yer tuttuk.

Hemen hemen her BlizzCon’u izledim ama gelmiş geçmiş en iyi Açılış Seremonisi 2015’teki oldu bana kalırsa. Herhâlde bu açıklama son olacak dedikçe yenisi geldi. En son Chris Metzen çıkıp Legion fragmanı gösterilince sevinçten ağlıyorduk neredeyse. Sylvanas göründüğünde salonda yankılanan çığlıklar hâlâ kulaklarımda çınlıyor.

Bu zamana kadar BlizzCon’u hep internet üzerinden aldığımız sanal bilet ile takip ettiğimizden panellerin çoğuna katılırız diye düşünüyorduk ama paneller BlizzCon’un sadece yarısı ve birçoğu sonradan da izlenebiliyor. Bu yüzden BlizzCon boyunca yalnızca Legion ile ilgili üç panele katılıp kalan zamanımızı sanal bilet üzerinden izlenemeyen alanlarda geçirdik. Panellerde sahneye yakın olan iyi bir yer bulmak Açılış Seremonisi kadar olmasa da yine oldukça zor.

BlizzCon’da en çok zaman alan olaylardan biri maalesef sıra beklemek. 25 bin katılımcı olduğundan oyun oynamak, etkinliklere katılmak, alışveriş yapmak, tuvalete gitmek (bu daha çok erkekler için geçerli), yemek almak ve başka yapılabilecek ne varsa onu yapmak için mutlaka sıra beklemek gerekiyor. Bu sıralar bazen beklenilmeyecek düzeylerde olabiliyor. Böyle durumlarda daha az sıra olan aktiviteleri tercih etmek durumunda kalabiliyorsunuz.

Uzun sıraları geçmeyi başarabilirseniz, henüz piyasaya çıkmamış oyunları oynamak gerçekten büyük keyif. İki günde toplam iki kez Overwatch, üç kez o dönem henüz çıkmamış kahramanlar ve savaş alanlarıyla Heroes of the Storm, bir kez de Demon Hunter oynama şansımız oldu. Her demodan sonra oyunla ilgili geri bildirim verebileceğiniz alanlar mevcut.

StarCraft II, Heroes of the Storm, World of Warcraft ve Hearthstone eSpor turnuvaları etkinlik boyunca inanılmaz çekişmelere sahne olarak devam ediyor. Canlı olarak izleyebileceğiniz gibi oyun oynanabilen alanlardaki ekranların bazılarında da turnuva maçları yayınlanıyor.

Her sene bir komedyen tarafından sunulan yarışmalar çok keyifli ve eğlenceli. Salonda yer bulmak yine oldukça zor. Yetenek yarışması finalistleri canlı performanslarını sergiliyor, cosplay yarışmasına katılanlar ise sahne geçişlerini yapıyor. Ancak özellikle işin cosplay kısmı hiç kolay değil, çünkü yarışmadan önce tamamen kostüm ve değerlendirmeyle ilgilenmek gerekiyor. Dolayısıyla birinci gündeki aktivitelerin birçoğuna katılmak mümkün olmuyor. Çoğu cosplayer kostümünü Açılış Seremonisi sonrasında giyiyor. Zaten sabah erkenden üzerinde kostümle açılış sırasına girmek çok zor.

Yarışmalar sona erdiğinde bütün gece doğru düzgün uyumamış ve çok erken kalkmış olmamızın etkisiyle otele döndük. Tam doğum günüme denk gelen BlizzCon 1. gün için hayatımın en güzel doğum günüydü diyebilirim. 🙂

İkinci gün yine sıra oluyor ancak Açılış Seremonisi olmadığından çok erken gitmenize gerek yok. Biz sabah 07:30 civarında gidip yine önlerde sıra beklemeye başladık. Kapılar bir kez daha 09:30 gibi açıldı ve soluğu Darkmoon Faire’de aldık.

Darkmoon Faire için World of Warcraft’taki festivalin BlizzCon versiyonu denebilir. “Pin trading”, karakter makyajları, geçici dövmeler, jetonlarla oynanan oyunlar, kendinizi oyunların içinde görebileceğiniz yeşil ekran fotoğraf çekimleri ile oyundaki silahlarla yapılan 360 derece kamera çekimleri, Diablo temalı han ortamı ve daha fazlasıyla başlı başına bir etkinlik gibiydi.

Darkmoon Faire ve birkaç oyun sonrasında Blizzard’da çalışmak konusunda bilgi almak için Blizzard Recruiting alanına gittik. Burada önce headhunter diye tabir edilen kişilerle konuşup ne tür bir iş ile ilgilendiğinizi anlatıyorsunuz. Ardından headhunter, sizi ilgili işe alma görevlisine yönlendiriyor. Böylece merak ettiğiniz detayları ve potansiyel iş imkanlarını öğrenebiliyor ya da portfolyonuzu gösterebiliyorsunuz.

Blizzard Recruiting alanının yakınında istediğinizi yazıp çizebileceğiniz devasa bir anı duvarı var. En meşhur Blizzard karakterlerinin muazzam heykelleri ise etkinlik alanının çeşitli yerlerine yayılmış durumda. Nispeten daha gözlerden uzak bir bölgede de Blizzard artistleri tarafından çizilen muhteşem resimler sergileniyor, hatta bazıları bağış için açık artırma ile satılıyor. Üst katta cosplayerlar için ayrılan odalar ve Hearthstone Tavern ile Blizzard Theater bulunuyor.

Hearthstone Tavern, tamamen Fireside Gatherings formatına göre düzenlenmiş bir etkinlik. Şömine önünde canlı çalınan Hearthstone müzikleri, rahat koltuklar, Hearthstone temalı gerçek kartlar toplayarak oynayabileceğiniz oyunlar, Blizzard yapımcılarına meydan okuyarak ya da mini turnuvalara katılarak kazanabileceğiniz ödüllerle gerçek bir Hearthstone tecrübesi.

Blizzard Theater ise en güncel Blizzard fragmanlarının yayınlandığı bir sinema salonu. Salondaki perde ana salondaki devasa ekranlardan bile daha büyük ve zaten olağanüstü olan fragmanları mükemmel bir sunumla izlemenizi sağlıyor. Çıkışta Warcraft filminde kullanılan silahların, karakter heykellerinin ya da satın alınabilen ürünlerin sergisi bulunuyor. Zar zor kaldırılabilecek kadar ağır kılıçlarla fotoğraf bile çektirebiliyorsunuz.

Kapanış konuşmasının ardından verilen konserle etkinlik sona eriyor gibi gözükse de aslında konser, etkinlik alanındaki tüm ekranlardan yayınlanıyor ve kapılar gece 22:00’a kadar açık kalıyor. Konserin yapıldığı ana salonda yer bulmak çok zor olduğu gibi sahne önü, konseri ayakta izlemek isteyenler için boşaltılıyor. Konseri canlı olarak izlemek yerine, bir yandan konseri dinleyip bir yandan etkinlik alanında vakit geçirmek mümkün. Biz bir süre izledikten sonra son saatlerimizi yine oyun oynayıp etkinlik alanındaki aktivitelere katılarak geçirdik.

Kongre Merkezi kapanırken en büyük hayalimizi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğuyla BlizzCon’dan ayrıldık. Dolu dolu iki güne rağmen hâlen yetişemediğimiz aktiviteler vardı. Onları da bir sonraki gelişimizde gerçekleştirmek üzere kendimize söz verdik. Böylece yeniden gelmek için bir sebebimiz daha olacaktı. 🙂