Lorekeeper

THE ELDER SCROLLS TARİHÇELERİ – BÖLÜM 2: IRKLARIN OLUŞUMU

Elder Scrolls evreni, içerisinde barındırdığı birçok farklı ırk ile ön plana çıkmaktadır. Birbirlerinden farklı fakat bir o kadar da iç içe olan kültürlere sahip bu ırklar aslen üç ana kategoriye ayrılır: Elfler, insanlar ve yabansılar. Elfler bir zamanlar tek bir kavimden oluşurken çıkan iç huzursuzluklar, tanrısal yönlendirmeler ve daha birçok sebeple kıtanın dört bir yanına dağılıp zamanla farklı kültürleri meydana getirmişlerdir. Yani aslında tüm elf toplulukları tek bir kavimden meydana gelmektedir. İnsanlar da benzer biçimde dağılmışlar, kimisi zamanla elfler içinde asimile olurken kimisi de elfleri kendi kültürlerine asimile etmişlerdir; böylece elf kültürü insan topluluklarını da büyük ölçüde etkilemiştir. İnsan ırkına dahil olan Redguardlar ise diğer insan topluluklarıyla herhangi bir genetik bağ taşımamaktadır zira Tamriel’den kopuk bir kıtadan göç etmişlerdir. Yabansılar, kediye benzer görünümleri ile Khajiit ve sürüngenimsi görünümleri ile Argonian ırkları oluşturmaktadır. Ancak özellikle elfler ve insanlar söz konusu olduğunda çeşitli alt toplulukların var olduğu da gözden kaçmamaktadır.

Mer Toplulukları

Elf yazmadım çünkü mer kelimesine ufak ufak alışmamız gerekiyor; zira ilerleyen bölümlerde bolca mer sözcüğünü kullanacağım. Mer kelimesinin anlam karşılığı ‘elf’ iken Aldmeri dilinde ise ‘kavim’ anlamına denk geliyor. İsminin sonunda mer olan her ırk elftir (Ayleidler dahil). On adet mer kavmi vardır; Ayleid, Aldmer, Altmer, Chimer, Dwemer, Dunmer, Bosmer, Orsimer, Falmer ve Maormer. Bu topluluklar arasından Ayleid, Aldmer ve Dwemerlerin soyu tükenmiştir.

 

Aldmer

Ünlü Aldmer kaşifi Topal

Aldmer, Aldmeri dilinde ‘İlk Kavim’ anlamına gelir. Tüm mer toplulukların atası, oluşan ilk mer kavmi Aldmerlerdir. Peki bu Aldmerlerin soyu nereye dayanmaktadır? Daha önce anlattığımız yaratılış hikayesinde Ehlnofeylerin yaşamı meydana getirmek için kendilerini feda ettiğini yazmıştık. Yeryüzüne inen bu tanrımsı varlıkların kimisi ağaçları ve çiçekleri oluştururken kimisi havayı, kimisi de kayaları meydana getirmiştir. Ehlnofeylerin bir kısmı kendisini feda ederken bir diğer kesim ise kafası rahat bir şekilde yeryüzünde gezinmeyi yeğlemiştir. Fedakâr olup yaşamı meydana getiren Ehlnofeylerden mer ırkı, gezinenlerden de insan ırkı oluşmuştur. Nihayetinde her iki taraf birbiriyle kavgaya tutuşmuştur; ki Kutsalların bu savaşı, yeryüzünün coğrafi şeklinin oluşmasında da büyük rol oynamıştır. Bu anlattığımız hikaye, mer kültüründe yer etmiş bir hikayedir. Onlara göre insanlar, yani gezinen Ehlnofeyler, merlerin ölümsüzlüklerini çalmışlar ve fani olmalarına sebep olmuşlardır. Dolayısıyla mer ve insan arasındaki husumet buradan kaynaklanmaktadır. Mer ırkına göre ölümsüzlük vasıflarını kaybetmelerine rağmen ilk başlarda kısmen tanrısal güçleri de bulunurken nesilden nesile bu özellikle de silinip gitmiştir. Bu yüzden insanlar ve onları koruyan Lorkhan, elfler tarafından sevilmemektedir.

Bazı iddialara göre Aldmer ırkı kayıp kıta olan Aldmeris’te doğmuştur. Bu iddiayı destekleyen birkaç kitap Elder Scrolls evreninde bulunmaktadır ancak doğruluğu netlik kazanmadığı için efsane sayılmaktadır. Kimi âlime göre Aldmeris denen kıta aslında Yazbatımı Adası’nın ta kendisidir. Bu iddiada doğruluk payı olabilir, çünkü mistik kıta Aldmeris’in bir ada olduğu söylenir ve o zamanlarda ana kara Tamriel’a henüz çıkmayan Aldmer ırkı kendi adasını Aldmeris olarak nitelemiş olabilir. Fakat ana karanın keşfedilmesi, elf ırkının dağılıp değişime uğraması ve aradan geçen bunca zamandan sonra Aldmeris’in Yazbatımı Adası olabileceği ihtimali gözden kaybolmaya başlamıştır. Doğal olarak zaman içerisinde Aldmeris adında ayrı bir kıtanın geçmişte var olduğuna fakat yerinin bilinmediğine inanılmaya başlanmış olabilir. Her ne kadar iki iddianın çeşitli zayıf ve güçlü yanları olsa da hangisi doğru hangisi yanlış, bilinmemektedir.

Yaratık diye tabir edilen Khajiit ve Argonianlar ile aynı zaman diliminde yaşayan Aldmerler, kültürel ve teknolojik olarak bu iki ırktan üstün oldukları için onları kolayca kontrol altında tutabilmişlerdir. Ancak göçler ve çeşitli tarihsel olaylar sonucu elf ırkı (Aldmer) bölünmüş, yeni kültürler, özellikler ve görünüşler kazanmışlardır. Tüm bunların sonucunda birçok farklı topluluğa ayrılmış olsalar da ana Aldmer ırkı yeryüzünden silinmiştir.

 

Altmer

Altmer

Bir diğer isimleri Asil Elf olarak geçmektedir. Altmerlerin, orijinal Aldmer soyundan geldikleri ve neredeyse hiç değişikliğe uğramadıkları söylenmektedir; öyle ki Yazbatımı Adası’na yerleştikleri ve özlerini kaybetmeden burada yaşadıkları iddia edilmektedir. Aldmer atalarına olan benzerliklerini korumayı bir nevi saplantı haline getirmiş olan Altmerler, yaşamlarını da bu amaç doğrultusunda sürdürmekte, seçici bir evlilik ve üreme yolu tercih ederek asil kanlarını koruma yolunu seçmektedirler. Tarihlerinin çoğu kayıp ya da gizlidir; ancak Ceporah Kulesi gibi bilinen eşsiz kalıntılar ve yapıların Aldmeri’den en az yüz yıl önce var olduğu bilinmektedir.

Aldmerler bir noktada bir araya gelmiş ve ırklarının ruhuna bir anıt olarak Kristal Kule’yi inşa etmişlerdir. Kule, Gizemli Sanatlar Üniversitesi inşa edilene dek büyünün profesyonel ellerle öğretildiği tek yer olmuştur ve Altmer soyu için de kutsal bir yer olarak kabul edilmektedir.

Büyük olasılıkla Thras Adası’nın Sload ırkıyla ve eski zamanlarda Yazbatımı’na ait bilinmeyen güçlerle mücadele etmişlerdir. İlk Çağ başlamadan önce tüm Tamriel’e hüküm süren Altmerlerin bu egemenliği, Camoran Hanedanlığı‘nın ortaya çıkışıyla sona ermiştir.

 

Ayleid

Son Ayleid Kralı Laloriaran Dynar

“Yaban Elfleri” olarak adlandırılan Ayleidler, isminde mer kelimesini taşımayan tek elf topluluğudur. Bunun sebebi ise merlerin lisanı olan Aldmeri’yi değil Ayleidoon dilini kullanmalarıdır. Dilleri farklı olduğu için kültürleri de tamamen farklı şekilde gelişmiştir. Yazbatımı’ndan Tamriel’e sallarıyla göç edip Cyrodiil’in iç bölgelerine yerleşmişler ve burada Beyaz Altın Kulesi‘ni inşa etmişlerdir. Ayleidlerin ayrılmasının sebebi Yazbatımı Adası’nda Daedralara tapınmanın yasak olmasıdır. Çok değişik ve karmaşık bir inanç sistemi olan Ayleidler, bu baskılar yüzünden Yazbatımı’ndan ayrılarak tropik ormanların bulunduğu Cyrodiil’e göç etmişler ve zamanla tüm ana karaya yayılmışlardır. Ayleidlerin tanrıları iyi-kötü şeklinde sınıflandırmayışı, tanrıları yakından tanımalarına vesile olmuştur. Işık, Ayleid kültüründe çok büyük bir öneme sahiptir. Evrendeki ışık güneşten, yani Magnus’tan gelmektedir. Magnus, fani evreni terk ederken açtığı ve güneşi yaratan bu delikten geçtiği sırada kendi büyü gücünün bir kısmını yeryüzünde bırakmıştır. Dolayısıyla ışığı haklı olarak büyü ile ilişkilendirmişler ve bu konuda çok sayıda araştırma yapmışlardır. Ayrıca Daedrik prenslerden ışık ile özdeşleştirilen Meridia, Ayleid kültüründe çok önemli bir yere sahiptir.

Ayleidler kutsanma, güç ve diğer avantajları için Daedralarla anlaşma yapmışlar, tüm Daedra ordularını fethetmek, hükmetmek ve zafer kazanmak için kullanmışlardır. Ayleid egemenliği zaman içerisinde Tamriel üzerinde genişlemeye ve beraberinde de insan toplulukları üzerinde köleleştirme politikası izlemeye başlamıştır. İlk başta bu köleleştirme Nedic halkına nadiren yapılmaktayken eninde sonunda topluma yayılarak sistematik bir hale gelmiştir. Günümüz Cyrodiil’ine nesillerce hükmeden ve Nedic halkını esir tutan Ayleid hakimiyeti, Alessia adında bir kölenin isyan etmesiyle beklenmedik bir dönüm noktasına erişmiştir. Temelde insanların elflere karşı uyanışıdır bu, ama zamanla bazı işgüzar Ayleid lordlarının da çeşitli planları neticesinde tam bir Ayleid iç savaşına dönüşür. Cyrodiildeki insan toplulukları Ayleidleri kitleler halinde katletmeye başlar. Apaçık bir soykırım gerçekleşir. Canını kurtarabilen Ayleid grupları Tamriel’in dört bir yanına dağılırlar. Bazıları ise katliamdan kurtulmak için insanlar lehine casusluk yapıp Ayleidlerin kaçtıkları yerleri ifşa ederler. Lakin her ne kadar dostane davransalar da kaçınılmaz son tüm Ayleidleri beklemektedir. Bu isyan sonucu bir mer kavmi, tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmuştur.

 

Bosmer

Bosmer (Orman Elfi)

Bosmer kelimesi, Aldmeri dilinde “orman” anlamına gelen “bos” ve “kavim” anlamına gelen “mer” kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Bosmer halkı bu sebepten Orman Elfi olarak da bilinmektedir. Bosmerler, vahşi güzelliği ve yabani yaratıklarıyla daha şairane olan, daha uyumlu oldukları orman hayatını tercih ederek Altmer kültürünün sert ve resmi geleneklerini reddetmişlerdir. Orman Tanrısı olarak bilinen Y’ffre ile Yeşil Pakt‘ı yapmak isteyen Bosmerlerin bu isteği, Vadiorman‘ın bitki örtüsüne ve güzelliğine zarar vermemeleri şartı ile kabul edilmiştir. Bu antlaşmaya göre Bosmerler etçil beslenecek, bitkileri araç gereç yapımında kullanmayacak, ağaçları kendi amaçları uğruna kesmeyecektir; bu sebeple Bosmer halkı silahlarını avladıkları hayvanların kemiklerinden yapmışlardır. Etçil ve yamyam canlılar olan Bosmerlerin, savaşta ölen düşman askerlerini yedikleri de bilinmektedir.

Yeşil Pakt çerçevesinde Y’ffre, Bosmerlere hayvanların iradesini kontrol etmeyi ve ağaçları eğip bükerek kendilerine ev yapmalarını sağlayan özel bir güç bahşetmiştir. Ormanda bir bukalemun edasıyla hareket edebilen Bosmerlere etobur bitkiler bile zarar vermediği söylenmektedir. Ve son olarak Yaban Avı adı verilen ve korkunç yaratıklara dönüşmelerini sağlayan yetenekleri vardır. Bu olay halk arasında pek konuşulmaz ve sevilmez zira dönüşüm kalıcıdır; vatanlarının tehlikeye girdiği durumlarda nihai çözüm olarak kabul edilir. Örneğin Birinci Çağ’da Vadiorman’ı işgal eden Nord ordularına karşı ormanlarını savunmak için bu ritüel gerçekleştirilmiş ve tüm Nord ordusu ile beraber Kral Borgas da katledilmiştir. Yaban Avı ritüelini gerçekleştiren Bosmerler kendi iradelerini kaybederler. İlk önce düşman gördükleri bireyleri parçalayarak yok eder, sonrasında birbirlerini öldürerek kendi kendilerini imha ederler; öyle ki Bosmerlere göre dünyadaki tüm canavarlar önceki çağlarda gerçekleştirilen Yaban Avı ritüellerinin bir sonucudur.

 

Chimer – Dunmer

Chimer ırkına mensup Büyücü Nilae

“Chi” kelimesi, Aldmeri dilinde “değişmiş” anlamına gelir. Chimer de “Değişmiş Kavim” olarak tanımlanabilir ve günümüzdeki Dunmer halkının atasıdır. Diğer elflerde Aedrik inancı yaygın olmasına karşın Chimerler sadece Daedralara inanmaktadır ve haliyle dini açıdan çok sorun yaşamışlardır. Nitekim Veloth adında bir liderin önderliğinde göç etmişlerdir zira Chimerlerin değer verdiği Daedrik Prens Boethiah, Veloth’a vahiy yoluyla göç rotasını iletmiştir. Tamriel’a ayak bastıktan sonra kıtanın en kuzeydoğu kısmı olan Resdayn (günümüzde Morrowind olarak da bilinirt) bölgesine yerleşmişlerdir. Ancak yerleştikleri bölgede akrabaları Dwemerlerin de yaşaması ve bu halkın teknolojik olarak üstün olması, Chimerlerin ezilen kavim konumuna düşmesine sebebiyet vermiştir. Yapılan savaşlarda ve anlaşmazlıklarda her daim Dwemerler baskın çıkmıştır.

Dunmer (Kara Elf)

Genel olarak kökten dinci ve özellikle Boethiah, Mephala ve Azura başta olmak üzere Daedralara aşırı bağlı olmalarına rağmen zaman geçtikçe Veloth’un öğretileri unutulmuş ve halk din konusunda başıboş kalmıştır. Bu sırada ileride Mahkeme olarak adlandırılacak olan Vivec – Sotha Sil – Almalexia üçlüsü, Lorkhan’ın Kalbi‘yle kendilerini kutsayarak yarı-tanrılara dönüşmüşlerdir. Chimer halkına asıl kutsal şeyin kendileri olduğunu ve halkın kendilerine tapması gerektiği inancını yaymışlardır. Lakin halk arasında sevilen ünlü kumandan Indoril Nerevar, ölmeden önce Mahkeme üçlüsünden Lorkhan’ın Kalbi’nden uzak durmalarını ve kendi emelleri için kullanmayacaklarına dair yemin etmelerini istemiştir; ancak bu söz yerine getirilmemiştir. Bazı Dunmerler Nerevar’ın savaşta aldığı yaralarla öldüğüne inansa da Morrowind’in çorak arazilerinde göçebe yaşayan ve Veloth’un inancını sürdüren Ashlanderlara göre ise kumandan, Mahkeme tarafından öldürülmüştür. Gerçek tartışıla dursun, Indoril Nerevar’ı çok seven ve halkın Mahkeme’ye biat edip Daedra inancından uzaklaştıklarına inanan Azura, Mahkeme’nin bu ihaneti yüzünden Chimer halkına çok kızmış ve tüm bir ırkı lanetlemiştir: Altın sarısı olan ciltleri kül rengine, gözleri de kırmızıya böylece dönüşmüştür. Mahkeme’den sadece Almalexia eski Chimer formunu korurken Sotha Sil diğer Dunmerler gibi grileşmiş, Vivec ise yarı Chimer – yarı Dunmer görünümünde kalmıştır. Bu olay neticesinde Chimer ırkının görüntüsü değişmiş ve isimleri “Kara Elf” anlamına gelen Dunmer olarak anılmaya başlanmıştır.

 

Dwemer

İlk önce şu açıklamayı yapalım: Dwemerler kesinlikle cüce değillerdir. Hatta Elder Scrolls evreninde cüce yoktur.

Dwemer

“Dwe” kelimesi, Aldmeri dilinde “derin” anlamına gelir; Dwemer de “Derin Kavim” demektir. Elf soyunun anlaşılması en zor ve bilimde en uygar topluluğudur. Akraba kavimleri henüz mızrakla hayvan avlarken Dwemer toplumu uçan gemiler ve devasa robotlar üretmiş, buhar gücünü kullanarak dağların içine büyük şehirler inşa etmiştir. Aynı zamanda güneş sistemi gibi tanrısal konulara da el atmışlardır -zira Mundus’un içerisindeki gezegenler Aedraların bir nevi cesetleridir. Tanrı denilen şeylerin aslında miadı dolmuş yarı-ölü varlıklar olduğunu keşfetmişler ve onlara tapınmayı reddetmişlerdir. Dwemerler (deyim yerindeyse) ateist olarak tabir edilmektedir.

Dwemerler, Birinci Çağ’ın 700 senesinde Chimerler ile yapılan savaşta gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuşlardır. Ünlü mühendis Kagrenac, o dönemlerde Kızıl Dağ’ın derinliklerinde Lorkhan’ın Kalbi’ni keşfetmiş ve bunun üzerinde araştırmalar yapmıştır. Komşuları olan bağnaz Chimerler ise kutsal şeylerle oynanmaması gerektiğini tembihlemiş, sonucunda ihtilafa düşmüşlerdir. Çıkan Dwemer-Chimer savaşında Kagrenac, Lorkhan’ın Kalbi’ni kullandığı sırada bütün Dwemer toplumu esrarengiz bir biçimde yeryüzünden silinip gitmiştir; nereye ve nasıl gittikleri ise hâlâ bilinmemektedir.

Burada asıl sorulması gereken soru nereye kayboldukları değil, bu ırka dair neden diğer elf kavimlerinde yaptığımız gibi Yazbatımı’ndan ayrılış hikayesi anlatmadığımız olmalıdır. Cevap basittir: Çünkü böyle bir hikaye bulunmamaktadır. Tüm elf toplulukları bir sebepten ötürü ayrılıp göç ederken Dwemerlere dair tek bir ipucu bile yoktur ve nereden gelip nereye gittikleri gizemini korumaktadır. Bir rivayete göre belki de Dwemerler aslında gelecekte yaşayan bir kavimdir ve Kagrenac yine bir gün Lorkhan’ın Kalbi’yle oynarken geçmişe dönmüşlerdir; işler sarpa sardığında ise yine kalbi kullanarak zamanda yolculuk etmişlerdir. Dwemerlerin ayrılış hikayesinin olmayışı ve teknolojik olarak binlerce yıl ileride olmaları bu savı destekleyen noktalardır, ancak kesin bir bilgi bulunmadığı için sadece bir varsayımdan öteye geçmemektedir.

 

Falmer

Yaşayan son kar elflerinden Şövalye Gelebor

“Fal” kelimesi, Aldmeri dilinde “kar” anlamına gelir, Falmer da “Kar Kavmi” demektir ve bu topluluğun üyelerine Kar Elfi de denir. Ancak zaman içerisinde “Falmer” ve “Kar Elfi” betimlemeleri değişime uğramıştır ve artık birbirinden farklı canlıları anlatmak için kullanılmaktadır. Kar elfi dendiğinde beyaz tenli bir elf tanımlanmış olurken Falmer dendiğinde ise Dwemer harabelerinde değişim geçirmiş goblinimsi yaratıklardan bahsedilmektedir. Bu ince farklılığa dikkat etmek gerekir çünkü bazı yerlerde kar elfi, bazı yerlerde ise Falmer olarak kullanılmaktadır; her iki kelime aynı anlama gelse de betimledikleri canlılar farklıdır.

Kar elflerinin ne zaman Yazbatımı’ndan ayrıldığı kesin değildir ancak Tamriel’in kuzey bölgesi olan Skyrim’e ilk yerleşenlerin kar elfleri olduğu bilinmektedir. Diğer elf akrabalarının aksine bu topluluk, Yazbatımı’nda edindikleri geleneklerini muhafaza etmişlerdir ve hatta daha da geliştirmişlerdir denebilir.

Falmer

Atmora’dan Skyrim’e göç eden insan kavimleri burada kar elfleri ile anlaşmazlığa düşmüşlerdir. İnsanların hızlıca çoğalması kar elflerini azınlık durumuna düşürünce bu durumdan endişelenen elflerin ileri gelenleri, bir gece Saarthal şehrinde neredeyse tüm Atmoralıları katlederek büyük bir kıyıma imza atmışlardır. Gözyaşı Gecesi olarak tarihe geçen bu gecede kaçabilen şanslılar Atmora kıtasına geri dönmüşlerdir -ki aralarında günümüzde merkezi Akçay‘da bulunan Yoldaşlar fraksiyonunu kuran ve tüm Nord krallarının atası olduğu rivayet edilen Ysgramor da bulunmaktadır. Kendi topraklarında tekrar nüfuslanan insanlar geri dönüp intikamlarını almışlar ve kar elfleri, tüm ırklarının yok olma tehlikesiyle karşılaşarak bu rövanşın bedelini çok pahalıya ödemişlerdir. Hayatta kalanlar, başlarına neler geleceğinin farkında olmadan Dwemerlerin dağ şehirlerine sığınmışlardır ancak kar elfleri, bu durumdan oldukça hoşnut olan Dwemerlerin aslında kendilerini deneylerinde kobay olarak kullanmayı planladıklarını bilmemektedir. Son kalan kar elfleri, üzerilerinde yapılan deneyler ve çoğunlukla yedikleri zehirli mantarlar sonucunda biçim değiştirmişlerdir: Kör olup derileri buruşurken goblinimsi yaratıklara dönüşerek Falmer olarak anılmaya başlanmışlardır. Dwemerlerin aniden ortadan kaybolmasıyla boşalan yer altı şehirleri zaman içerisinde değişim geçirmiş Falmer halkıyla dolmuştur.

 

Maormer

Maormer elçisi Ulondil

Maor, Aldmeri dilinde “deniz” demektir, Maormer ise “Deniz Kavmi” anlamına gelir. Yazbatımı’nda yaşayan Orgnum adında çok zengin bir Aldmer büyü kullanıcısı, gücünü mevcut yönetimi devirmek için kullanıp da başarısız olunca beraberindekiler ile birlikte Pyandonea adındaki, etrafı yoğun bir sis tabakasıyla çevrili bir adaya sürgüne gönderilmiştir. Buraya sürgüne gönderilenler zamanla Maormer olmuştur. Adanın etrafındaki okyanusta yaşayan dev deniz yılanlarını evcilleştirmiş ve onları kullanmışlardır. Maormerlerin boş, bembeyaz gözleri vardır ve ciltleri renksizdir. Bu özellik onların deniz içinde gözükmemesini sağlamaktadır.

Maormerler en az nüfusa sahip elf kavmidir ve günümüzde de varlıklarını izole bir şekilde sürdürmektedirler. Yönetimlerinin başında ise ölümsüz olduğuna inanılan Orgnum bulunmaktadır.

 

Orsimer

Orsimer

“Orsi” kelimesi, Aldmeri dilinde “dışlanmış” demektir; Orsimer ise “Dışlanmış Kavim” anlamına gelir. Daedrik prenslerden Boethiah, kendisine tapan ve ileride Chimer olarak anılacak olan elfleri Veloth önderliğinde göç etmeye ikna etmişken mer inancında önemli bir yere sahip olan elf tanrısı Trinimac, bu hareketi engellemeye çalışmıştır. Sonucunda Trinimac ve Boethiah savaşa tutuşmuş ancak galip gelen Boethiah, Trinimac’ı deyim yerindeyse yiyip kusmuştur. Böylece Trinimac biçim değiştirip günümüzde Malacath adındaki Daedrik prense dönüşürken Trinimac’a canı gönülden tapan elf grubu ise tanrıları gibi değişime uğrayıp çirkin Orsimer halini almışlardır. Görünüşleri öylesine değişmiştir ki ada halkı bu toplulukla iletişime geçmeyi yasaklamıştır ve bu yüzden artık bulundukları yerde daha fazla kalamayan Orsimerler, Tamriel kıtasına ayak basıp o zamandan beri göçebe hayatı sürmeye başlamışlardır. Diğer elf kavimlerinin aksine belli bir yeri mesken edinmez ve Orsinium toprakları da dahil olmak üzere çeşitli kabilelere bölünüp farklı farklı coğrafyalara yerleşmeyi tercih ederler.

 

Solak Elfler

Yazının başında bahsetmediğimiz bir elf kavmi daha bulunmaktadır: Tamamen ayrı bir kıtada yaşayan Solak Elfler. Yokuda adındaki kıtada yaşamış olan bu elfler, aynı kıtada bulunan Yokudalılar (yani geleceğin Redguardları) ile yaptıkları büyük savaş sonucunda kıta denize battığında kıtayla birlikte yok olmuşlardır. Haklarında başka bir bilgi bulunmamaktadır.

İnsan Toplulukları

Kültürel yönden gelişmiş elfler tarihlerini daha ilk zamanlarda kaydetmeye başlarken insan toplulukları yazıyı çok geç kullanmaya başlamıştır. Dolayısıyla insanların ata yurtlarının neresi olduğu, kimin asıl ırk olduğu gibi geçmişlerine dair net bilgiler yoktur.

 

Atmoralılar – Nordlar

Nord

Tamriel’in kuzeyindeki buzul kıta Atmora’da yaşayan ve Atmoralı olarak adlandırılan bir grup insan, güneydeki Skyrim’e göç etmiştir. Kar elfleri tarafından bir gece katledildikten sonra Atmora’ya geri dönmüş, nüfusları artınca da tekrar geri gelip kendilerine büyük acı çektiren bu elfleri Skyrim’den kovmuşlardır. Atmoralıların tüm insanların ataları olduğu söylenir. Atmoralı göçmenlerin Skyrim’e yerleşen bir kolu eski buzul kıta geleneklerini devam ettirmiş ve Nord olarak anılmaya başlanmıştır.

Atmoralıların inancı dokuz hayvan avatarı üzerinden ilerlemiştir ve bu hayvanların, et’Ada‘nın simgeleştirilmiş halleri olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu avatarlar arasında Ejderha olarak anılana tapan şamanlar, zaman içerisinde daha fazla güç kazanmış ve Ejderha Rahipleri adını alarak uzun bir süre Atmora ve Nord halklarını yönetmişlerdir.

 

Nedeler – Imperial – Breton

İmperiyal

Atmora’dan göç eden insanların bir kısmı, kıtanın iç kısımlarına ilerlemiş ve buradaki topluluklarla kültürel etkileşime girmiştir. Ağırlıklı olarak Hammerfell ve Cyrodiil’de yaşamış olsalar da Hammerfell bölgesindeki sakinler, sonradan göç eden Yokudalılar (Redguard) tarafından yok edilmişlerdir. Cyrodiil’deki Nedeler ise Ayleidler tarafından köle olarak kullanılmış, Alessia adındaki kölenin isyan etmesi sonucu üzerilerindeki egemenliği sona erdirmiş ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Uzun yıllar boyu Ayleid kültürü altında ezilmiş olan Nedeler, kuzeyden gelen Nordlar ile bir kez daha karışarak İmperiyal adındaki ırkı meydana getirmiştir. Nedelerin bu dönemlerde takım yıldızlarına dayanan bir inanç sistemi mevcutken Alessia’nın kurduğu İlk İmparatorluk‘ta bu kökten değişmiştir: Nedelerin Ayleidler dolayısıyla edindiği elf inançları ve kuzeyden onlara karışan insan inançlarını kararak Sekiz Kutsallar adında bir dini sistem icat etmiştir. (Bu din daha sonra Talos’un da eklenmesiyle Dokuz Kutsallar olarak değişmiştir.) Bu gelişmelerin sonucunda Cyrodiil’de bulunan Nedeler zamanla İmperiyal olarak anılmaya başlanmıştır.

Breton

Tamriel kıtasına göç eden birtakım Aldmer aileleri ise Yüksek Kaya bölgesinde bulunan Nedeler ile iç içe yaşamaya başlamıştır. Zamanla iki topluluk arasında yapılan evlilikler sonucu yarı-insan, yarı-elf bir ırk ortaya çıkmıştır. Yüksek Kaya’yı yöneten soylu Direnni Hanesi, Cyrodiil’de ortaya çıkan ve elf karşıtı olan Alessia İmparatorluğu ile savaş yapmıştır ve sonucunda Alessia’nın kurduğu Birinci İmparatorluk kaybeden taraf olup dağılmıştır; lakin Direnni Hanesi de ağır bir yara almıştır. Yarı-insan yarı-elf toplulukları ise bu savaş sonucunda bir nebze olsun üzerlerindeki Direnni baskısı hafifletebilmiştir. Yine savaş vesilesi ile bölgeye gelen İmperiyaller ile de karışınca günümüz Breton ırkı ortaya çıkmıştır. Özetle Breton, önce elf ve insan topluluklarının evlilikleri sonucu doğan yarı-insan yarı-elflerin tekrar insan ırkıyla karışmasıyla ortaya çıkan, büyüye oldukça yatkın bir ırktır.

 

Yokudalı – Redguard

Redguard (Ra Gada)

Diğer insan soylarıyla hiçbir kan bağı bulunmayan insan topluluğudur. Tamriel’in batısında, çok uzaklardaki Yokuda kıtasında Solak Elfler ile beraber yaşamışlardır ve o dönemde Yokudalı olarak adlandırılmışlardır. Solak elfler ile yapılan savaş sonucunda Yokuda kıtası denize batmış ve insanlar, 1. Çağ’ın 800 yılı civarında kitleler halinde Hammerfell bölgesine göç etmişlerdir. Yokuda’dan gelen bu göçmenler, buradaki Nede halkını yok etmiş ve Hammerfell’e tamamen egemen olmuşlardır. Ana vatanları Yokuda da aslen çöl olduğu için yeni yurtlarına alışmakta zorluk çekmemişler ve diğer kavimlerin aksine başka ırklarla karışmayarak kendi özelliklerini korumuşlardır.

Oldukça dayanıklı olan bu ırkın adı, yerel Yokuda dilinde “savaşçı dalgası” anlamına gelen “Ra Gada” kelime öbeğinin zaman içerisinde değişerek söylenmesi sonucu Redguard olarak değişmiştir.

Yabansılar

Elf ve insanların dışında hayvanımsı ırklar da bulunmaktadır. Khajiit, Argonian, Sload, Imga ve Lilmothiit olmak üzere beş yabansı vardır. Sload, sülüğe benzeyen bir türdür ve Thras Adası’nda yaşar. Tarihte birkaç kez Yazbatımı Adası’nı işgal girişiminde bulunmuşlardır. Imga, maymunumsu bir ırktır ve Vadiorman’da yaşar. Lilmothiit ise tilkiye benzeyen bir türdür ve zamanında Kara Bataklık bölgesinde yaşayan bu halkın nesli tükenmiştir. Kalan diğer iki ırk ise Elder Scrolls evreninde sıklıkla karşılaşılan topluluklardandır.

 

Argonian

Argonian

Jel adındaki yerel lisanlarında kendilerine Saxhleel diyen bu ırk, insan fizyolojisine fakat sürüngen görünümüne sahiptir. Tamriel’in Khajiitler ile beraber ilk sakinleridir ve Kara Bataklık’ta -ya da diğer adıyla Argonia’da- yaşarlar. İnsan ve mer ırkıyla hiçbir bağı bulunmayan bu ırkın nasıl yaratıldığı net olarak bilinmemektedir. Kimi tarihçilere göre Sithis tarafından yaratılmışlardır. Kimi ise Hist adı verilen, Argonianların kutsal kabul ettiği ağaçlar ile bağları bulunduğuna, kendi irade ve bilinçleri ile birbirleri arasında zihinsel iletişim kurabilen bu Hist ağaçlarının Argonianları yarattığına inanmaktadır. Hist ağaçlarının Sithis’i her şeyi yaratan kutsal olarak kabul ediyor olmaları, her iki iddianın da birbiriyle paralel olduğunu gösterir niteliktedir. Bir Argonian öldüğünde ruhunun Hist ağaçlarına geri döndüğü ve bu sayede anılarını bir sonraki soya taşıyabildikleri de söylenmektedir.

 

Khajiit

Khajiit

Kedi halkı olan Khajiitler de Argonianlar gibi Altmer kavimleri Tamriel’e göç etmeden önce burada bulunan bir ırktır. İlk çağlarda çok sayıda krallıkları ve oldukça gelişmiş bir kültürü olan bu topluluk, yaşanan Thras Vebası sonrası nüfusunun çok büyük bir kısmını kaybetmiş ve geriye sadece iki krallık ayakta kalabilmiştir.

Khajiitlerin yaratılış hikâyesi oldukça uzundur ancak isimlerdeki benzerlikler göz önüne alındığında Aldmer inanışının kendilerine göre değiştirilmiş bir versiyonu olduğu da açıktır. Hikâye ise şöyle ilerlemektedir:

Ahnurr ve Fadomai, evreni yaratan iki varlıktır ve çok sayıda çocuk sahibi olurlar (Aedra ve Daedralar). Ahnurr daha fazla çocuk istemese de büyük çocukları tarafından bir doğum yapması konusunda ikna edilen Fadomai, Nirni ve Azurah’ya sahip olduktan sonra son yavrusu Lorkhaj’ı da doğurabilmek için boşluğa kaçar zira Fadomai’nin tekrar doğurduğunu gören Ahnurr kızmıştır ve şiddet uygulamaya kalkar. Baba Ahnurr’u önlemek isteyen diğer çocuklar da karanlığa gelirler. Yaptığı doğumlardan ötürü gücü tükenen Fadomai ölmek üzeredir ve yavrularına son nasihatlerini verir. Nirni’nin kendine ait birçok çocuğu olmasını diler. Nirni mutlu bir şekilde ayrılırken geriye Azurah kalır ve annesi ondan şunu diler: “Nirni çocuklarla dolu hale geldiğinde yavrularından bazılarını al ve onları değiştir. Onları en hızlı, en zeki, en güzel kişiler olarak yetiştir ve onlara Khajiit adını ver.”

Nirni, doğacak çocuklarına yuva olabilecek bir yere ihtiyacı olduğunu bilir ve bu yüzden kardeşi Lorkhaj’dan yardım ister. Lorkhaj bu yardıma karşılık vererek ölümlülerin yaşayacağı dünyayı yaratır ancak bunu yaparken diğer kardeşlerini kandırır. Fadomai’nin ilk çocuklarının büyük bir kısmı bu yaratımın içerisinde hapsolurken durumu fark edenler de kaçarak bilindikleri şekilde yıldızları oluştururlar. Nirni birçok çocuk doğururken annesinin dileğini yerine getirmek isteyen Azurah, Nirni’nin çocukları arasından ormanlarda yaşayan bir grubu seçerek onları değiştirir ve böylece Khajiit ırkı oluşur. Kardeşinin çocuklarına neler yaptığını görüp öfkelenen Nirni, bir diğer kardeşi olan Y’ffer’den Khajiitleri cezalandırmasını ister. Y’ffer Khajiitlerin yaşadığı ormanları çölleştirir ancak Azurah’nın korumasındaki bu yeni ırk, bulundukları ortama adapte olmayı öğrenmiştir.

Böylece Khajiit ırkının günümüze kadar geldiği söylenir. Aldmer mitosundaki tanrıların isimlerinin değişmiş halleriyle karşımıza çıktığı bu hikâyenin doğruluğu ise tartışma konusudur. Ancak bilinen bir şey varsa o da bu kedigil ırkın, Ayleidler Tamriel’e ayak basmadan önce kıtada yaşıyor olduğudur.