Lorekeeper

STARCRAFT ARŞİVLERİ – BÖLÜM 2: KUSURSUZ IRK

Xel’Naga’nın müdahalesiyle saf formun özelliklerini kazanan Protoss, ne yazık ki hala özde saflığı yakalamaktan çok uzaktı. Protoss üzerindeki deneyleri başarısızlıkla sonuçlanan Xel’Naga da böylece Aiur’dan ayrılarak saf özün arayışıyla galaksiyi dolaşmaya devam etti. Nihayetinde Samanyolu’nun merkez sistemlerinden birinde yer alan Zerus gezegeninde orijinal Zerg ırkını da böyle buldular. Zerg’ün saf formu sağlamak için elverişli bir aday olduğuna karar verdikten sonra, aynen Protoss’ta olduğu gibi Zerg ırkının da genetik özelliklerine müdahalede bulunmaya başladılar. Önceden parazit bir yaşam formu olan Zerg, bu deneyler sonucunda hızla evrimleşerek gezegen üzerindeki dominant ırk haline geldi. Sadece birkaç jenerasyon içerisinde tanınamayacak kadar değişen, gelişim gösteren ve çevresine adapte olan bu parazitik ırk, bu özelliğiyle Xel’Naga’yı bile şaşırtmayı başardı.

Protoss ırkı, Xel’Naga’nın gözünde her bireyin kendi bağımsız iradesi ve ego çatışmaları yüzünden başarısızlığa uğramış bir deneydi. Aynı şeyin Zerg tarafında da tekrar etmemesi için bütün ırkı birbirine bağlayan ve kontrol eden kollektif bir bilinç yarattılar: Overmind. Protoss’la yaşadıklarından ders çıkartan Xel’Naga, bu sefer kendi varlığını tamamen gizli tutarak, Overmind’la kurduğu psişik bir bağ üzerinden Zerg’ün gelişimini gözlemledi. Ancak bu sırada evrendeki bütün varlıkları domine etmeyi amaçlayan karanlık amaçlara sahip bir ses, Overmind’ın kulağına Xel’Naga’nın amacını baltalayacak bir emir fısıldıyordu. Hiçliğin derinliklerinden gelen ve Xel’Naga’nın Overmind’a yüklediği asıl görevin yerini alan bu fısıltı yüzünden Zerg, Protoss ırkıyla karşılaştığı her noktada onları vahşice yok etme içgüdüsüyle karşı karşıya kalacaktı.

 

Geleceğini ve ırkının gelişimini gözeten Overmind, yeni türler bulmak üzere Zerus’u terk etmesi gerektiğine karar verdi. Algılarıyla uzayı tarayan Overmind, uzayda yolculuk eden organizmalara rastladı. Psişik güçleriyle bu organizmaları tuzağa çekerek asimile etti ve çok geçmeden Zerg ırkı uzayda yolculuk edebilecek şekilde evrimleşti. Bu, Xel’Naga için büyük bir zaferdi: Zerg ırkı sadece zayıflıklarını yenmekle kalmamış, özünün saf ve baskın yanlarını da korumuştu.

Ancak Overmind algılarını daha geniş bir alana yaydığında, Zerus’un yörüngesinin dışında gözlem yapmak üzere gizlenmiş Xel’Naga gemilerini de keşfetti. Xel’Naga’nın farkına varan ve onlarla olan psişik bağlantısını keserek kendini saklayan Overmind, daha sonra evrim geçirerek güçlenmiş koca bir Zerg sürüsünü Xel’Naga’nın üzerine saldı. Amansızca saldıran Zergler, sadece birkaç saat içerisinde Xel’Naga filosunu tamamen talan etti. Kadim ırkın büyük çoğunluğunu asimile eden Overmind, Xel’Naga’ların bilgilerini özümseyerek daha da güçlendi. Overmind’ın kadim ırkın zihninden aldığı belki de en önemli bilgi ise Protoss’un varlığıydı. Xel’Naga’nın kendi hayat sürelerini uzatmak için başlattığı kusursuz ırk arayışı, Zerg’ün kendi kendilerini kusursuzluğa ulaştırma amacı haline geldi.

Xel’Naga’dan özümsedikleri bütün bilgiye rağmen Aiur’un tam yerini bilmeyen Zerg, kendi içerisine yeni türleri de katarak ilerlemeye devam etti. Overmind ise bu sırada endişeliydi: Bütün adapte olma yeteneklerine rağmen psionik güçleri kendilerininkinin çok ötesinde olan Protoss’u nasıl yeneceklerdi? Tam bu sırada, Koprulu Sektöründeki bir ırkla karşılaştılar. Normalde zayıf ve hor görecekleri bir ırk olan Terran’ın psişik potansiyelini sezen Overmind, böylece bu ırkı da sürüye katarak onların yeteneklerini almaya karar verdi…