Lorekeeper

KINGDOM HEARTS TARİHÇELERİ – BÖLÜM 2

Işığın ve karanlığın bitmek bilmeyen çarpışması tüm diyarları etkiledi. Keyblade Savaşı’nın sonucunda Kingdom Hearts’ın ortadan kaybolması dünyalar arasındaki bağları koparmış, karanlığın ve ‘Heartless’ların ortaya çıkmasını sağlayarak düzenin bozulmasına sebep olmuştu. ‘Keyblade Ustaları’ denilen savaşçılar bu karanlığa ve düzensizliğe karşı savaşarak kendilerini ışığın yeniden ortaya çıkması ve huzurun yeşermesi için yıllarca feda ettiler.

‘χ-blade’ isimli efsanevi Keyblade’i yaratarak Kingdom Hearts’ı ortaya çıkarmak isteyen Usta Xehanort, Ventus isimli bir genç ile irtibata geçti. ‘Ustalık Nişanı Sınavı’ndan dört sene önce gerçekleşen bu karşılaşmada Usta Xehanort’un asıl amacı, yeni çırağını kendi amaçları uğruna feda etmek için eğitmekti. Usta Xehanort’un dediklerini harfiyen yapmaya çalışan Ven, karanlığı kabullenmesi gerektiğini öğrendiği vakit ustasına karşı gelmişti. Usta Xehanort her ne kadar aksini sezmiş olsa da Ven aslında düşündüğü gibi savaşçı değildi. Elinde tuttuğu Keyblade’i ışık için kullanmayı ve karanlığı def etmeyi diliyordu. Bunu fark ettiği anda Usta Xehanort’un ortaya çıkardığı Heartlesslar Ven’e saldırdı ve genç çırağı etkisiz hâle getirdi. Ven’in tahmin ettiği gibi bir çırak olamayacağını anlayan Xehanort ise ortaya çıkardığı Keyblade’i çırağının kalbine sapladı ve Ven’in kalbinde bulunan karanlığı bir varlığa çevirdi. Ven’in içindeki karanlıktan doğan bu varlık, Vanitas olarak adlandırıldı.

Ortaya çıktığı vakit bir Heartless görünümüne sahip olan Vanitas, giderek Ven’e benzeyen bir görünüme kavuşmuş, kendi bedenine sahip olmakla birlikte çırağın kalbindeki tüm kötü duyguları da yaşamaya başlamıştı. Ventus’tan ayrılmasından ötürü duyduğu üzüntü ve keder Vanitas’ın tüm bedenini kapladı ve ardından giderek bitmek bilmeyen bir nefrete dönüştü. Nereden geldiğini ve kim olduğunu sorgulamaya başlayan Vanitas, bu düşünceleri ve hisleri her yaşadığında ‘Unversed’ isimli yaratıkların ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Bu durumdan iğrenen ve karşısına çıkan her Unversed’i yok etmeye çalışan Vanitas, sahip olduğu Keyblade ile karşısındaki varlığı her kesişinde içinde dayanılmaz bir acı da hissediyordu. Bu noktada Usta Xehanort da planlarını devreye sokması gerektiğini anladı. Vanitas için kurtuluşun tek yolu χ-blade’e dönüşmekti ve bunun için Ventus’a ihtiyacı vardı.

Kalbinin derinliklerindeki karanlığın ortaya çıkması ve bir bedene sahip olmasından ötürü Ventus’un kalbi gerçek anlamda kırılmıştı. Bu yükü kaldıramayan Ventus komaya girmiş ve Usta Xehanort tarafından da Kader Adaları’na bırakılmıştı. Kendini yoklukta bulan Ven, ilginç bir şekilde kalbinde ilk defa ışığı hissetti. Kader Adaları’nda yeni doğmuş bir çocuk Ven’in kalbi ile bağlantıya geçerek genç çocuğun kalbini geçici olarak onarmıştı. Bir gün Ven’in kendi kalbini onarabilmesine imkân tanıyan bu yeni doğan kişi ise Sora’nın ta kendisiydi. Tam da o anda komada olan Ven, istemsizce Keyblade’ini ortaya çıkardı ve gökyüzünü hedef alarak ışıktan oluşan bir çizgi çizdi.

Ven, Sora’nın yardımı ile yeniden hayata dönmüştü ve bu durum Usta Xehanort’un dikkatini de oldukça çekmişti. Ven’in henüz zayıf olduğunu ve Vanitas ile birlikte eğitilemeyeceğini düşünen Xehanort, yavaş yavaş kendine gelen ancak geçmişini hatırlamayan çocuğu Ayrılıklar Diyarı’na götürdü. O sıralarda Terra ve Aqua isimli genç Keyblade savacılarını eğiten Usta Eraqus ise Xehanort’un kendisine getirdiği bu çocuğu benimsedi ve kendi çırağı olarak geliştireceğini belirtti.

Usta Eraqus’un altında izole bir hayat yaşayarak eğitim gören Terra ve Aqua, Ven’i küçük bir kardeş gibi gördüler ve çocuğun kalbinin durumunu bilmeksizin ona destek oldular. Günler geçti; Ven, Terra ve Aqua iyice kaynaştı ve genç savaşçıların kalpleri birbirlerinin desteği ile gittikçe güçlendi.

Ustalık Nişanı Sınavı neredeyse gerçekleşecekti. Usta Eraqus’un altında eğitim gören Terra ve Aqua, aynı hocaları Eraqus gibi birer ‘Keyblade Ustası’na dönüşecek ve diyar diyar dolaşarak karanlığı def edeceklerdi. Ayrılıklar Diyarı’nda geçirdiği vakit sırasında Terra ve Aqua’dan etkilenen ve eğitimini tamamlayarak bir Keyblade Ustası olmak isteyen Ven ise olacaklardan tamamen habersizdi. Bu üç Keyblade savaşçısı yıllar boyunca birbirleriyle çalışmış, antrenman yapmış ve dostluklarını paylaşmışlardı. Ustalık Nişanı Sınavı’ndan bir gün öncesinde, her şeyin huzurlu olduğu o son gecede Aqua onlara ‘Yolbulan’ isimli tılsımları verdi. Bu tılsım ‘asla kopmayan bağları’ temsil ediyor ve üçünün dostluğunu simgeliyordu. O gece tılsımlarını gökyüzüne tutarak kayan yıldızları izleyen üç arkadaşın kaderleri ile aralarındaki bağlar sonsuza dek değişecek ve nihayetinde karanlıkta kaybolacaktı.

Ustalık Nişanı Sınavı’nın gerçekleşeceği gün gelip çattı. Usta Eraqus’un öğrencilerinin gelişimlerini merak eden Xehanort, sınavı izlemek ve savaşçıların potansiyelini görmek için eski dostunun yanına gelmişti. Bu sınav sırasında ışığı ve karanlığı doğru bir şekilde kontrol edebilen, aynı zamanda da doğru kararları verip iradesini gösterebilen savaşçı Usta olacak ve eğitimine kendisi devam edecekti. Terra ve Aqua hayatlarının sınavı için hazır olsalar da Usta Xehanort, sahip olduğu karanlığı çoktan yaymaya başlamıştı.

Aqua ve Terra’nın birbirleri ile çarpışarak yeteneklerini göstermeleri gerektiğinde Xehanort, sahip olduğu karanlığı genç Terra’da kullanmaya başladı. Terra’nın kalbinde karanlığı körükleyen ve Usta Eraqus’un gözünde ‘hazır olmadığı imajını’ bırakmaya çalışan Xehanort nihayetinde amacına ulaştı. Kalbindeki karanlığı dengede tutan ve bir an olsun konsantrasyonu bozulmayan Aqua bir Usta olmuş, Terra ise yıllardır hayalini kurduğu unvanı elde edememişti. Hayal kırıklığına uğrayan Terra, hislerine boyun eğerek karanlığın onu yavaş yavaş ele geçirmesine de imkân vermişti. Terra’ya yardımcı olmak isteyen Aqua ve Ventus ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

Xehanort amacına ulaşmıştı ve çırağı Vanitas ile Ayrılıklar Diyarı’nı terk etmek üzereyken Terra ile karşılaştı. Kalbindeki karanlıktan korkmaması, aksine bu gücü kullanması ve elde etmesi gerektiğini söyleyen Xehanort oluşturduğu kara geçitlerden birine girerek izini kaybettirdi. Bu olayların gerçekleştiği sırada Vanitas ise Ven’in karşısına çıktı ve Terra’nın boyun eğeceği kaderden bahsetti. Karanlığa boyun eğerek Terra’nın gittikçe farklı bir insan olacağından bahseden Vanitas, Ven’in azmiyle karşılaştı. Arkadaşının hiçbir şekilde karanlığa boyun eğmeyeceğine inanan Ven, Terra’yı uyarmak için harekete geçtiğinde geç kaldığından tamamen habersizdi.

Usta olarak eğitimine devam eden Aqua ise ustası Eraqus’tan önemli bir görev edinmişti. Terra’nın içindeki karanlığın değişken olduğunu ve olabileceklerden korktuğunu söyleyen Eraqus, Aqua’dan çocukluk arkadaşına göz kulak olmasını istemişti. Ancak tam da o sırada Terra’nın Usta Xehanort’u bulmak için yola çıktığının haberini alan ikili uçuş sahasına gitseler de genç savaşçıya yetişemediler. Usta Xehanort’un χ-blade’i oluşturmak için başlattığı plan da bu şekilde gerçekleşmeye başladı.

Xehanort’u bulmak ve içindeki karanlık hakkında bilgi almak isteyen Terra çoktan yola koyulmuş, Ventus ise en yakın dostunu uyarmak için onun peşinden Ayrılıklar Diyarı’nı terk etmişti. Olacaklardan korkan ve özellikle de Ventus’un yeterince hazır olmadığını düşünen Eraqus, onu geri çağırması ve Terra’yı da olabileceklerden koruması için Aqua’yı görevlendirdi. Üç genç Keyblade savaşçısı, Usta Xehanort’un planında piyon olduklarından habersizce Ayrılıklar Diyarı’nı terk edip birbirlerinden haberi olmayan uzak diyarlara yolculuk ettiler. Bu süreçte Terra, Ventus ve Aqua üçlüsü sırayla birbirinden farklı diyarları ziyaret ederek bu dünyalardaki Unversedlere karşı savaştılar.

Özellikle de Heartlessları diyarlara çağırarak karanlığa hizmet eden ve Uyuyan Güzel’in ışıktan oluşan kalbini kendi amacı için kullanmak isteyen Maleficent, Terra’nın karanlığa olan eğilimine yakından etki etmişti. Hatta bu noktada Maleficent’in Xehanort ile birlikte çalıştığından da şüphe edilmekle birlikte Ven’e Terra’nın Uyuyan Güzel’in kalbini mühürlediği de söylenmişti. Birbirleri ile iletişime geçemeyen ve bu yeni diyarlarda kimsesiz olan üç savaşçı, karşılaştıkları figürlerin sözlerinden dolayı şüphe duysalar da içten içe birbirlerine sonsuz bir güven duyuyorlardı. Ancak Terra, Ventus ve Aqua’nın tamamen iletişimden uzak olması Xehanort’un planlarını da kolaylaştırıyordu.

Terra, Xehanort ile ilk olarak Keyblade Mezarlığı’nda karşılaştı. Genç savaşçıya Vanitas’ın yarattığı tehlikeden bahseden Xehanort, Unversedlerin bu karanlık varlıktan oluştuğunu anlattı ve Terra’yı ‘Işıldayan Bahçe’ye gönderdi. Terra’nın yolculuğa çıkmasıyla birlikte Xehanort da planlarını devam ettirmek için Işıldayan Bahçe’ye doğru ilerledi. Bu sırada Vanitas ise Ventus’un karşısına çıktı ve olabilecekleri engelleyemeyeceğini söyleyerek Keyblade Mezarlığı’na ışınlandı. Vanitas’ı takip etmesiyle birlikte kendisini Keyblade Mezarlığı’nda bulan ve Terra’ya olacaklar hakkında bilgi edinmek isteyen Ventus, kendisinin karanlık yüzüyle çarpıştı ve neredeyse hayatını kaybetme noktasına geldi. Vanitas’ın bitmek bilmeyen nefreti karşısında ne yapacağını bilemeyen Ventus’u, o yıllarda Keyblade eğitimi gören Kral Mickey’nin kendisi kurtardı. Diyarlarda ortaya çıkan karanlık hakkında şüpheleri olduğunu belirten Mickey, bu olayların sebebini öğrenmek istediğini belirterek Ven’e Işıldayan Bahçe’ye gitmesini söyledi. Bir süredir birbirlerinden tamamen habersiz olan üç arkadaş, kendilerini Xehanort’un tuzağının tam ortasında bulacaklardı.

Işıldayan Bahçe’de Unversedlere karşı savaşan Aqua, görevi sırasında ufak bir kız çocuğu ile karşılaştı. Kendisinin Kairi olduğunu söyleyen bu kız, Aqua ile karşılaşmasında yanlışlıkla Keyblade’e dokunmuş ve kendisini işaretlemişti. Bu işaretlenme Keyblade ustaları tarafından ‘miras’ olarak isimlendirilmekle birlikte ustanın kendisine çırak seçmesi için kullanılmaktaydı. Aynı şekilde Terra da yolu Kader Adaları’na düştüğünde Riku ve Sora ile karşılaşacak ve Riku’yu kendisine varis olarak seçerek işaretleyecekti. Aynı kendisinde olduğu gibi Riku’nun içindeki ışık ile karanlığın çarpışmasını sezen ve küçük çocukta kendisini gören Terra, aslında farkında olmadan diyarların kaderini değiştirecek savaşçının ortaya çıkmasına da sebep olacaktı.

Ancak Işıldayan Bahçe’de yaşanan olaylar, üç arkadaşın da sonunun yaklaştığını işaret ediyordu. Xehanort’un Kale Kasabası’na gittiğini gören Terra, aklındakileri sormak için ilerlediğinde hem devasa bir Unversed tehdidi ile karşılaştı hem de Ven ve Aqua ile yeniden buluştu. Bu tehdide karşı etkili bir şekilde savaşan üçlü, dostluklarının yeniden yeşereceğinden ümitlenmiş olsalar da Aqua’nın kendisine göz kulak olması için gönderildiğini duyan Terra küstahlığına yenik düştü. Ustası Eraqus’a inanmak yerine Xehanort’u tercih eden ve içindeki karanlığın gizemini öğrenmek için yola koyulan Terra, Ven ve Aqua’yı geride bırakarak ilerledi.

Terra’yı karanlığa çekmek isteyen Xehanort ise Braig isimli ajan ile anlaşmıştı. Braig, Usta Xehanort’u sözde tutsak almıştı ve karşılığında da Terra’nın Keyblade’ini talep ediyordu. Bu söylenenler bir tiyatrodan ibaretti. Xehanort’un asıl isteği burada Terra’nın içindeki nefreti ve karanlığı çıkartarak onun duyguları ile oynamaktı. Braig’e karşı nefretle ve karanlıkla saldıran Terra, ajanı yaraladı ve Xehanort’u korudu. Genç Keyblade savaşçısının karanlığa hükmedebildiğini söyleyen Xehanort, Terra’yı çırağı olarak eğitmek istediğini ve karanlıkla ışığın tamamen dengede olması gerektiğini söyleyerek Eraqus’un hata yaptığını belirtmişti. ‘Eraqus senden, potansiyelinden ve içinde taşıdığın karanlıktan korkuyor Terra! Benim çırağım olarak eğitim gör, diyarları dolaş ve ışık ile karanlığa dengeyi getir! Senin kaderin bu…’

Xehanort’un kendisini çırak seçmesinin yanında Eraqus’un kendisinden korktuğunu da öğrenen Terra, gittikçe küstahlaştı ve değişti. Her ne kadar Ven’e karşı beslediği arkadaşlık hisleri ilk günkü gibi olsa da Terra’nın bu küstahlığı ve Eraqus’un yalnız başına kalması evreni derinden sarsmakla kalmayacak, daha birçok insanın kaderini de etkileyecekti. Yolculuklarına devam eden üçlü, Olympos Arenası’nda Zack ve Derin Uzay’da Stitch gibi yeni dostlar edinseler de Usta Xehanort’un Terra’yı, Eraqus’un da Ven’i çağırması kıyametin kopacağının işaretlerini vermişti.

Xehanort ve Vanitas, Ventus’u Keyblade Mezarlığı’na çekmek için Kral Mickey’i kaçırdılar. Kral Mickey’yi koruması gerektiğini düşünen Ven, mezarlığa adımını attığı vakit gerçekle yüzleşti. Vanitas ve Xehanort beraber çalışıyor, hatta Ven’i kullanarak χ-blade’i kullanmayı amaçlıyorlardı. Yaratılış amacı buydu; Usta Eraqus tüm hayatı boyunca Ven’e doğruları söylememiş, gerçekleri ondan saklamıştı. Hayatı boyunca Ayrılıklar Diyarı’nda kalmasının sebebi ise χ-blade’in yaratılmasını önlemekti. Ven’in aklı karışık bir durumda olduğunu fark eden Xehanort, genç savaşçıyı karanlık bir geçitle Ayrılıklar Diyarı’na göndermesinin ardından Terra’yı çağırdı. Ven’in Eraqus’a karşı savaşmaya gittiğini ve küçük çocuğun güvenliğinden korktuğunu söyleyen Xehanort, Terra’nın aklına hepten girmiş ve savaşı da nihayetinde başlatmıştı.

Ayrılıklar Diyarı’nda bir süredir yalnız ve üzgün bir hayat süren Usta Eraqus ise Ven’i gördüğüne sevinse de onun sinirli tavrı ve bitmek bilmeyen sorularıyla karşılaştı. Neden yaratıldığını, χ-blade’in önemini ve kendisinin bu plandaki yerini soran Ven, Eraqus’un korkularını yeniden ortaya çıkardı. Eski dostu Xehanort’un hiçbir şekilde değişmediğini gören Eraqus, olacakları o an gördü. Gerçekleşebilecek tüm kıyametleri önlemek adına Ven orada ölmeliydi. Bunun yükünü de ustası Eraqus üstlenecekti.

Ancak Eraqus’un savurduğu Keyblade’in karşısında tanıdık bir yüz vardı ve Ven’i canı pahasına koruyordu. Xehanort’un sözleriyle tamamen kandırılan ve Eraqus’u durdurmak için kendisini karanlığa adayan Terra, Ayrılıklar Diyarı’nda belirmiş ve hocasının karşısına çıkmıştı. Ven’i korumak için bir geçit açarak onu Ayrılıklar Diyarı’ndan gönderen Terra, o gün Usta Eraqus ile çarpıştı. Ancak ilginçtir ki hem Usta Eraqus hem de çırağı Terra o an ne büyük bir hata yaptıklarını anlamışlardı. Son nefesini verirken Terra’ya güvenmesi ve Ven’i de olabilecek şeylerden koruması gerektiğini söyleyen Eraqus, Terra’nın küstahlığını o an yok etti. Xehanort tarafından bir piyon olduğunu fark eden Terra, Keyblade Mezarlığı’na doğru yola çıktı.

Ventus’un karşılaşma sırasında Kader Adaları’na ışınlandığından ve Vanitas ile karşılaştığından söz edilmekteydi. Bu karşılaşmada Vanitas, Xehanort’un nasıl ikisini ayırdığını anlatmış ve Ven’in hafızasının düzelmesine neden olmuştu. Bu savaşın artık sonlanması gerektiğini düşünen Ven Keyblade Mezarlığı’na doğru yola çıkarken Aqua ise Yen Sid ile karşılaşmış ve bizzat kudretli büyücüden Usta Eraqus’un öldüğünü öğrenmişti. Ayrılıklar Diyarı Usta Eraqus’un ölümü ile karanlığa gömülerek yok olmuş ve çok daha büyük bir tehdit Keyblade Mezarlığı’nda kendisini göstermişti.

Binlerce Keyblade’in bulunduğu mezarlıkta Xehanort ve Vanitas’ın karşısına çıkan Terra, Ventus ve Aqua bu savaşı bitirmeye niyetlilerdi. Ventus her ne kadar arkadaşlarına χ-blade’den ve Vanitas’tan bahsetse de ne Terra ne de Aqua bir an bile Ven’den şüphe duymuyorlardı.

Ventus ile Vanitas’ın birleşimiyle χ-blade’i yaratacağını ve böylelikle Kingdom Hearts’ı yeniden ortaya çıkartacağını söyleyen Usta Xehanort artık kaçınılmaz savaşı başlatmıştı. Terra, Ventus ve Aqua her ne kadar Xehanort ve Vanitas’a karşı savaşmaya çalışsalar da başarısız oldular. Ven yaralanırken Terra kendisini yeniden karanlığa adayarak ustası sandığı Xehanort’a karşı savaştı ve neredeyse galip geldi. Aqua ise Vanitas’a karşı savaşarak χ-blade’in yaratılmasını önlemeye çalıştı; ancak bu yeterli olamadı. Vanitas, Ventus ile birleşerek χ-blade’e dönüştü ve Xehanort’un avucuna yerleşti. χ-blade’i avucunda tutan Xehanort, Kingdom Hearts’ın ortaya çıkmasını sağlamak ve Terra’yı engellemek için χ-blade’i kendisine saplayarak kalbini yerinden çıkardı ve Terra’nın vücuduna yerleştirdi. Böylelikle Xehanort, karanlık kalbinin etkisinde kalan Terra’nın vücudunda yeniden doğdu ve kendisini Terra-Xehanort olarak adlandırdı. Ancak Xehanort’un yaşanacakları beklemiyordu. Terra’nın gücü ve inancı Keyblade zırhında beden buldu ve kendisini engellemek için savaşmaya başladı. İçinde bir beden bulunmayan bu zırh, Terra’nın benliği ile savaştı ve χ-blade’i parçalayarak oluşacak kıyameti engelledi.

Işık ile kutsanmış üç arkadaşın kaderi, Xehanort’un karanlığı altında boyun eğmişti. Terra’nın bedeni ve kalbi Xehanort’un karanlığı altında ezilmiş ve yok olmuştu. Ventus, χ-blade’in yok olması üzerine ciddi hasar görmüş ve Aqua ile karanlıklar diyarında kaybolmuştu. Gerçekleşen kıyameti sezen Kral Mickey ise boyutlar arasında sıkışıp kalan Aqua ve Ven’i kurtarıp Yen Sid’in kulesine götürdü. Ven’in χ-blade’e dönüşmesiyle birlikte kalbinin yeniden hasar gördüğünü belirten Yen Sid’in tavsiyesi üzerine Aqua, bir usta olarak yapması gerekeni bilerek harekete geçti.

Ayrılıklar Diyarı’nın kalan son parçasındaki tahta Ven’i yerleştiren Aqua, Usta Eraqus’un Keyblade’ini kullanarak bu bölgeyi Unutulmuşluk Kalesi’ne dönüştürdü. Böylelikle Ven, hiç kimsenin ayak basamayacağı bu kalede güvende kalacaktı. Daha sonrasında Aqua, Terra’yı kurtarmak için Işıldayan Bahçe’ye doğru yola çıktı. Ancak kendisinin bile bilmediği bir olay gerçekleşmişti. Ven’in kalbini iyileştiren o çocuk büyümüş ve kırılan kalbi sezmişti. Riku ile Kader Adaları’nda yaşayan Sora, Ventus’un zarar görmüş kalbi için bir kucak açtı ve kendi kalbinde Ven’in kırılan kalbini saklamayı teklif etti. Böylelikle farkında olmasa da Sora, Ventus tarafından işaretlendi.

Terra’yı Xehanort’un pençelerinden kurtarmak isteyen Aqua, Işıldayan Bahçe’de çocukluk arkadaşının değişmiş figürü ile karşılaştı. Kendisini Terranort olarak adlandıran bu varlık, yepyeni bir bedende amaçlarını gerçekleştirmek için harekete geçmiş ancak karşısına çıkan Aqua’yı görünce şaşırmıştı. Terranort’un bedeninde hâlâ Terra’ya ait bir şeylerin kaldığına inanan Aqua, Xehanort’un etkisini durdurmak için bu yeni tehdide karşı savaştı. Aqua’nın kendisi için savaştığını hissedebilen Terra ise vücudunu yeniden elde edebilmek için dirense de Terranort’un kendi keyblade’ini kullanması sebebiyle karanlığa yeniden gömülmeye başladı. Terranort bu sayede kendi hafızasını da silmiş olsa da karşısındaki tehditleri geçici olarak ortadan kaldırmıştı.

Terra’nın karanlığa gömüldüğünü hisseden Aqua, karşısındaki bu güce doğru atılarak çocukluk arkadaşını kurtarmayı denedi. Ancak karanlık çok güçlüydü ve Aqua’nın hem kendisini hem de Terra’yı kurtarmasının ne yazık ki imkânı yoktu. Bir usta olarak doğru kararı vermesi gerektiğini hisseden Aqua, sahip olduğu Keyblade’i ve zırhı feda ederek Terra’nın kaybedilmesini engelledi ve bedenin Işık Diyarı’na gitmesini sağladı. Ancak buna bedel olarak kendisi karanlığın hüküm sürdüğü diyarlarda sıkışıp kalmıştı.

Usta Eraqus’un yetiştirdiği, ışığı emanet ettiği üç Keyblade savaşçısı bu şekilde Xehanort’un planlarında piyon rolü oynamış ve karanlığa karşı direnmişlerdi. Ancak Terra, Ventus ve Aqua her ne kadar diyarlardan yitip gitmiş olsalar da miras olarak kendilerine varis seçtikleri Sora, Riku ve Kairi, yılların geçmesiyle birlikte tüm diyarlarda kendilerini gösterecek ve karanlığa karşı savaşacaklardı. En nihayetinde Kingdom Hearts, ışıktandı.