Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: SEPHIROTH

“Bir zamanlar Sephiroth adında herkesten üstün olan bir ASKER vardı. Ancak kendisine hayat veren korkunç deneyleri öğrendiğinde Shinra’dan nefret etmeye başladı. Bu bitmek bilmeyen ateş zamanla kalbinin her noktasını tüketti ve o, her şeyden nefret eder oldu.”
– Marlene Wallace

Yaklaşık 2 bin sene önce dünyamız Gaia, Cetra isimli göçebe bir ırka ev sahipliği yapıyordu. Bitmek bilmeyen ormanlarla çevrilmiş, birçok canlının uyum içerisinde yaşamasına imkân tanıyan Gaia ile iletişime geçebilen ve Kadimler olarak da adlandırılan bu ırk, dünyamızın sıkıntılarını dinleyip çözüm bulmakla da yükümlüydü. Bir gün Gaia’nın dışından gelen ve şekil değiştirebilen bir canlının dünyamıza düşmesi ile bu düzen sonsuza dek değişti.

Dünyaya düşüşü ile Gaia’yı derinden yaralayan bu canlı, günümüzde “Kuzey Krateri” olarak bilinen bölgenin de oluşumuna sebep oldu. Gaia’nın dayanılmaz bir acı yaşadığını hisseden Cetra, Kuzey Krateri’ne giderek gezegenin açık yarasını kapatmaya çalıştığında bu kimliği bilinmez varlık şeklini değiştirerek bir Cetra’ya dönüştü. Uzaydan gelen bu varlığın gerçek amacının ne olduğu günümüzde bile tam açıklanamasa da kendisini Cetra kabilelerine kabul ettirdi ve yıllardır birbirleriyle uyum içinde yaşayan bu ırkın içinde karışıklıklara sebep oldu. Saf Cetra ırkına kendi hücrelerini aşılayan varlık, dünya ile iletişime girebilen bu canlıların mutasyona uğrayarak yavaşça vahşi canavarlara dönüşmelerine de yol açtı. Cetra ırkının en büyük tehdidi olarak bilinen bu canlıya karşı bir şeyler yapılması gerektiğine karar verildiğinde artık her şey için çok geçti.

Bu uzaylı tehdidine karşı cephe alan Cetralar, hayatlarında ilk kez de olsa cesurca savaştılar. Meşum varlık en sonunda durdurulup Kuzey Krateri’nde mühürlendi ancak Cetralar büyük yara almışlardı ve zaman içerisinde tamamen yok olmalarının önüne geçilemedi. Bu ırkın bir mensubu olan Aerith Gainsborough, Gaia ile iletişime geçen ve yarasını sarmasında destek sağlayan son kişiydi; Gaia ise oluşan derin yarayı iyileştirmek için Ruh Enerjisi’ni ortaya çıkarmıştı ancak kendisine destek olan bu ırkın ortadan kaybolmasından dolayı hiçbir zaman tam anlamıyla iyileşemedi.

Cetra ırkının kardeşi olarak bilinen insanlar ise uzun süre önce akrabalarının göçebe hayatını geride bırakarak yaşayabilecekleri köyler ve kentler kurmuşlardı. Yerleşik hayata geçen insanlar, böylelikle kendilerini bu tehditten soyutlandırmış ve güvene almışlardı. Ancak akrabaları Cetra gibi doğayla iç içe yaşamayan insanlar, zamanla Gaia ile konuşma yetilerini kaybettiler.

İnsanların Gaia’ya dağılarak yerleşmesiyle ve kentler kurmasıyla birlikte teknoloji gelişti ve beraberinde enerji kıtlığı ortaya çıktı. Gaia’nın Ruh Enerjisi’ni ve ‘Hayat Akımı’nı Mako isimli bir enerji türüne çevirebileceğini keşfeden Başkan Shinra, Shinra Elektrik Enerjisi Şirketi’ni kurarak dünyamızı zehirlemeye başladı. Mako enerjisi ile devasa makineler üreten ve Midgar isimli bir büyükşehir kuran Shinra’nın bu eylemleri insanlara iş ve yerleşme imkânı sunarken bir yandan da Gaia’yı derinden yaralamaya ve gezegeni öldürmeye de başladı. Midgar’ın çevresindeki bitki örtüsü ve doğal yaşam, ne olup bittiğinden habersiz insanların gözleri önünde tükendi.

Daha fazla Mako enerjisi bulmak için araştırmalar yapan Shinra, Cetra inancından öğrendiği “Vadedilmiş Topraklar“a da ulaşmak istiyordu. Gaia’nın bütün yaşam enerjisinin bir noktada bulunduğu Vadedilmiş Topraklar, Shinra’nın daha da büyüyüp gereğinden fazla para ve güç kazanması için bir kaynak niteliğindeydi. Bu amaç için Cetra kalıntılarını araştırmaya başlayan Shinra, Kuzey Krateri’nde uzun süre önce mühürlenmiş olan meşum canlıya ulaştı ve ona Jenova adını verdi. Jenova’nın bir Cetra olduğuna inanan Shinra, Jenova Projesi ismi verilen planını hayata geçirdi; amacı ise mühürlenen bu canlının gücünü de elde etmekti. Keşfettiği bu ‘sözde Cetra’ ile ortaya bir insan melezi çıkarmak isteyen Shinra, bu seçilmiş kişinin onları Vadedilmiş Topraklar’a götüreceğine inanıyordu.

Shinra Elektrik Enerjisi Şirketi’nin baş bilim insanı olan Profesör Gast, yardımcıları Hojo ve Lucrecia ile Jenova’yı araştırmaya ve Cetra olarak inandıkları bu potansiyel üzerinde çalışmaya başladı. O yıllarda Grimoire Valentine’ın asistanı olan Lucrecia, Grimoire Valentine’ın oğlu olan Vincent Valentine tarafından da korunmaktaydı. Ancak Grimoire ile yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan bir kaza sonucu hocasını kaybeden Lucrecia, kendisini suçlu hissederek Vincent’tan uzaklamış ve Profesör Hojo ile yakınlaşmıştı. Kısa süre sonra Hojo ile evlenen Lucrecia, karnındaki bebeği Jenova Projesi için denek olarak kullanmaya karar verdi.

Hojo ve Lucrecia’nın bebeği olarak hayat bulmaya başlayan Sephiroth, anne karnında Jenova’nın hücrelerine maruz kalarak en sonunda normal bir insandan çok daha güçlü ve farklı bir yapıya sahip olacak şekilde dünyaya geldi. Hayata gözlerini yeni açan Sephiroth, Shinra çalışanları tarafından derhâl gözetim altına alındı ve Lucrecia’dan uzaklaştırıldı.

Cetra ırkının yeni veliahtı olarak büyüyen ve eğitim gören Sephiroth, yaşadıklarından tamamen habersiz bir şekilde Shinra tarafından yetiştirilse de hiçbir zaman Gaia ile iletişime geçemedi. Sephiroth’un neden Gaia ile iletişime geçemediği hakkında araştırmalara devam eden Hojo ve Profesör Gast, çocuğun yaşını ve konuyla ilgili yeterli eğitim görmemesini sebep olarak gösterdiler. Bu sırada Shinra ise onu bir süper ASKER olarak yetiştirmek istiyordu. O yıllarda Shinra’nın Gaia gezegenini öldürmesinden kaynaklı olarak ortaya çıkan gerilim ile Wutai Savaşı isimli bir çatışmanın vuku bulması çok yakındı. Shinra’nın tüm dünyayı Mako reaktörleri ile donatmasından ortaya çıkan bu gerilim, Wutai klanının lideri Godo Kusaragi’nin reaktörlere karşı çıkması ile iyice büyümüştü.

Wutai Savaşı’nın patlak vereceği yıllarda Profesör Gast ile yakınlaşan Sephiroth, her insan gibi nereden geldiğini ve ailesinin kim olduğunu sormaya başladı. Ebeveynleri hakkında hiçbir bilgi alamayan Sephiroth, sadece yıllar boyunca hiçbir haber almadığı annesinin adının ‘Jenova’ olduğunu öğrendi ve edindiği bu bilgiye sımsıkı sarıldı. O sıralarda eğitim almaya devam eden ve yirmili yaşlara doğru gelen Sephiroth, platin rengi saçları ve yemyeşil gözleri ile insanların, özellikle de genç kızların dikkatini çekiyordu. Kendisini diğer insanlardan çok daha farklı hisseden Sephiroth, o yıllarda Shinra’nın yüzü olmaya ve Midgar’da yavaşça tanınmaya başlandı. Sephiroth ‘Nibelheim Kazası’ olarak kayıtlara geçen olaya kadar bir deney ürünü olduğunu öğrenmedi.

Wutai ile Shinra arasındaki gerilim artık dayanılmaz bir noktaya geldiğinde bir savaş patlak vermesi kaçınılmazdı. Savaşın başlaması ile birlikte Shinra’nın ASKER ekibine katılan Sephiroth, üstün kılıç kullanma yeteneği ve dehasıyla savaşın gidişatını tek başına değiştirerek Wutai ordusunun korkulu rüyası hâline dönüştü. Hatta Sephiroth’un o yıllarda Wutai ordusunun kullandığı katana ve odachi’lerden etkilendiği, üstüne bir de Masamune isimli odachi’yi bulup kullanmaya başladığı da bazı tarihçiler tarafından söylenir.

Bir metreyi aşan odachi’si ile Wutai ordusunu paramparça eden Sephiroth, 1. sınıf ASKER olma yolunda da ilerledi. ASKER ekibindeki çoğu kişiden daha güçlü ve yanındaki diğer 1. sınıf üyelerinden çok daha başarılı olan Sephiroth, Shinra’nın savaş sırasında gençleri tarafına çekmek için kullandığı bir idole dönüştü. Cloud Strife, Genesis Rhapsodos, Zack Fair gibi birçok genç Sephiroth’u idol olarak gördü ve evlerini terk edip ASKER olmak için Midgar’a gitti.

“Sözleriniz… Onlar ya beni kandırmak için yarattığınız yalanlar ya da hayatım boyunca aradığım gerçekler… Ne olurlarsa olsunlar hiçbir şeyi değiştirmeyecekler. Hepiniz çürüyeceksiniz.”
– Sephiroth

Sephiroth her ne kadar savaşın gidişatını değiştirse de sonuçta bir insandı ve aynı anda birden çok cephede bulunup sonu gelmez bu savaşı tek başına durduramazdı. Ancak Wutai ordusunun yavaş yavaş tükenmesiyle birlikte gücünü dünyaya göstermeyi hedefleyen Shinra, yeni eğittiği ASKERleri Sephiroth’un yanına gönderdi. Wutai cephesinde ASKER birliğinin yeni yıldızları olan Angeal Hewley ve Genesis Rhapsodos ile tanışan Sephiroth, Angeal’ın öğrencisi olan Zack Fair ile de karşılaştı. Savaşın zor şartları altında Angeal ve Genesis ile daha da yakınlaşan Sephiroth, Profesör Gast dışında ilk kez kendisini başkalarına da açmış ve insani yönünü göstermişti. Ancak Genesis için ilk olarak bir idol olan Sephiroth, zamanla arkadaşı tarafından aşılması gereken bir hedef, hatta bir nevi köstek olarak da görülecekti. Bu noktada Angeal ve Genesis ile Sephiroth’un dostça bir düello yaptığı ancak Genesis’in hırsına yenik düşerek yaralandığı da Shinra kayıtlarında belirtilir.

Genesis’in yarasının iyileşebilmesi için kendi kanını vermek isteyen Sephiroth, istemese de hayatındaki ilk dostlarından birisini sonsuza dek kaybetti. İdolü tarafından yaralandıktan sonra bunu hırsına ve gururuna yediremeyen Genesis, çok daha güçlenmek ve nihayetinde Sephiroth’u da geçmek arzusuyla Wutai Savaşı’nın sonlanmasıyla birlikte ortadan kayboldu.

Savaşı kazanan ve Wutai’yi de kontrolü altına alan Shinra, amacına ulaştı ve Mako reaktörünü bu topraklara da yerleştirdi. Mako enerjisini ve Gaia’nın Hayat Akımı’nı kullanan Shinra gezegeni öldürmeye devam ederken Wutai’nin direniş amacı ise birçok insanı etkiledi.

Kendilerini “HEYELAN” olarak isimlendirilen Shinra karşıtı direniş örgütünün ortaya çıkması ve insanları yanlarına alması ile birlikte Sephiroth, kendisini bir görevin tam ortasında buldu. Shinra’nın yaptığı kötülükleri insanlara anlatarak bu düzeni bozmak isteyen HEYELAN’a karşı duran Sephiroth, örgütün lideri Elfé ile karşılaştığında, içindeki bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağından tamamen habersizdi. Elfé’nin güçlü karakterinden etkilenen Sephiroth, daha önce böylesine kuvvetli bir kadınla karşılaşmadığını söyleyerek etkilendiğini açıkça belirtti. Ancak Sephiroth’u Shinra’nın bir piyonu olarak gören Elfé, karşısındaki platin saçlı korkusuz savaşçıya bir amaç için mücadele etmediğini ve sadece bir kukla olduğunu söyleyerek Sephiroth’un da kendisini sorgulamasını yol açtı.

Hem arkadaşı Genesis’i kaybeden hem de hayatında bir amacı olmadığını fark eden Sephiroth, ruhen kendisini yıpranmış hissetti. Yıllarca Shinra için savaşan ve birçok insanın idolü olarak hayalleri süsleyen Sephiroth, boşlukta olduğunu hissettiği hayatında bazı şeyleri değiştirmesi gerektiğinin de ilk defa farkına vardı. Kendisiyle yalnız kaldığı bu dönemde Sephiroth, Genesis’in Shinra bilim insanlarından biri olan Hollander ile kaçıp klon teknolojisi kullanarak bir ordu yarattığı duyumunu aldı. Shinra’ya karşı bir direniş hareketi oluşturan Genesis, bu direnişe katılmak isteyen ASKER üyelerine kendi genlerini aşılıyordu ve Genesis Savaşı‘nın öncüsü olmuştu. Tek güvenebileceği arkadaşı Angeal’a gidip bu durumu anlatmak isteyen Sephiroth, yine yapayalnız kaldığını fark etti; zira Angeal Hewley de Genesis’in direnişe katılmış ve Shinra’yı terk etmişti.

Bir yandan HEYELAN direnişi, bir yandan da Genesis’in başlattığı savaş ile yıpranan Sephiroth, hayatında ilk kez duygularının baskın geldiğini ve sadakatinin eskisi kadar güçlü olmadığını fark etti. Angeal’ın öğrencisi olan Zack Fair ile bu zamanlarda dostluk kurmaya ve kendisini açmaya başlayan Sephiroth, Angeal ve Genesis ile alakalı görevleri reddedip bu görevlerde Zack’i öneriyor ve bu yeni ASKER’in kendisinden daha güçlü olmasını diliyordu. Sephiroth, artık kendisini yorgun hissediyordu. Gelişen bu olaylardan uzaklaşmaya çalışan Sephiroth’un o aylarda neler yaptığı bilinmese de Zack Fair’in hocası Angeal’ı öldürdüğünü öğrendiğinde platin saçlı ASKER’in de değiştiğinden bahsedilir.

Genesis’in Shinra profesörü Hojo’yu kaçırdığının duyulmasıyla harekete geçen Sephiroth ile Zack, bu olanlara bir son vermek için Kuzey Krateri’ne yakın bir bölgede olan Nibelheim’a gittiler. Sephiroth’un Zack’e ‘artık kendisi için son olduğunu, tamamladıktan sonra Shinra’dan ayrılarak ortadan kaybolacağını’ dahi söylediği, 22 Eylül 0002 tarihinde başlayan bu görevde asıl amaçları, Nibelheim bölgesindeki Mako reaktöründe ortaya çıkan canavarların sebebini araştırmak ve Genesis’i durdurmaktı. Nibelheim kasabasının canavar saldırıları altında ciddi tehlikede olduğunu öğrenen ikili, yanlarına iki adet Shinra ASKERi alarak köye ilerledi. Bu iki askerden birisi de o zamanlarda 16 yaşında olan Cloud Strife’ın ta kendisiydi.

Eskisi kadar soğuk birisi olmayan Sephiroth, görev sırasında hem Cloud hem de Zack ile dostluk kurdu. Cloud’un aslen Nibelheim’den geldiğini ve kendisi gibi 1. sınıf bir ASKER olmak istediğini duyan Sephiroth, annesi Jenova’nın doğum sırasında öldüğünden ve babasını hiç tanımadığından bahsetti. Bu görev sırasında, Cloud’un çocukluk arkadaşı olan Tifa Lockhart’ın öncülüğünde Mako reaktörüne ilerleyen ekip, Sephiroth’un yaşayacağı travmadan tamamen habersizdi.

Mako reaktöründe birçok kapsül olduğunu fark eden ekip, bu kapsüllerin içerisinde mutasyona uğrayarak canavara dönüşen insanları gördü. İnsanların Mako enerjisine maruz kalıp mutasyona uğradığını düşünen Zack, o sırada Sephiroth’un çelikten oluşan bir kapıya ilerlediğine tanık oldu. Sephiroth’un nutku tutulmuştu. Kuzey Krateri’ne yakın olan bu Mako reaktöründe, bu çelik kapının tam da üstünde ailesinden bildiği tek kişinin, yani annesinin adı yazıyordu. JENOVA adını gören Sephiroth donakalmıştı. Zack’in bu olayların ASKER projesi ve Jenova ile bağlantısı olduğunu söylediğinde Sephiroth, kendisine söylenen her şeyin bir yalandan ibaret olabileceği düşüncesiyle aklını kaybederek hemen oradan uzaklaştı.

Öte yandan Nibelheim Kazası olarak kayda geçen olay sırasında zarar görmeyen bazı kaynaklar, Sephiroth’un ekibinden daha önce Mako reaktörüne vardığı ve burada Genesis ile karşılaştığından bahsetmektedir. Genesis’in Jenova projesinden ve ASKERlerden bahsettiği, ASKERlerin Jenova hücreleri ile güçlendirildiğini anlattığı ve Sephiroth’un bu hücreler tarafından yaratılan bir canavar olduğunu ima ettiği de kayıtlarda geçmektedir.

Sinirlenen, korkan ve kendisinin gerçekte ne olduğunu bilmeyen Sephiroth, Nibelheim’da bulunan ve kimsenin girmediği Shinra malikanesine sızarak kendisini buradaki kütüphaneye kilitledi. Nereden geldiğini ve neden var olduğunu soruşturan Sephiroth, burada Cetra ırkı ve Jenova Projesi hakkında birçok yazı ve kayıt okuyarak kendisine neden bunca yıl yalan söylendiğini de düşündü. Hayal kırıklığı ve ihanet hisleri kalbine saplanan Sephiroth, sağlıklı düşünemediğinden Jenova’nın Cetra olduğuna ve kendisinin de Cetra ırkının son veliahtı olduğuna inandı. Jenova’nın hayatta kalan son oğlu olduğuna inanan Sephiroth, insan ırkının 2000 sene önce Cetra’ya ihanet ettiğini öğrendiğinde ise aklını tamamen kaybetti. Cetraların tamamen yok olmasına sebep olan insanlar, sadece kendilerini düşünmüş ve Gaia’nın asıl halkı olan bu ırkı ölüme terk etmişlerdi. Ataları için intikam alacağına yemin eden Sephiroth ise kendisini artık geri dönülemeyecek bir karanlığın içine bıraktı.

Tarihte 1 Ekim Nibelheim Kazası olarak geçen o olay da böylece vuku buldu. Sephiroth, Nibelheim halkını tamamen katledip bütün evleri ateşe verdi. Öfkesini bastıramayan ve insanlardan ölesiye nefret eden Sephiroth, yavaş ancak emin adımlarla Mako reaktörüne doğru ilerledi; amacı ise annesi Jenova’yı kurtarmaktı. Köyün yandığını ve herkesin katledildiğini gören Tifa, Cloud ve Zack ise Sephiroth’u durdurmak için yola çıktılar.

Sephiroth’un odachi’si Masamune’yi gören Tifa, silahı alarak Sephiroth’a saldırmayı denese de yaralandı. Tifa’nın yaralandığını gören Zack ise sinirlenerek kendisini Sephiroth’un karşısına attı ve tüm bu yaptıklarının arkasında ne gibi bir sebep olduğunu sordu. Sephiroth’un artık eskisi gibi olmadığını ve kendisini öldürmeye kararlı olduğunu fark eden Zack, her ne kadar Sephiroth ile çarpışsa da bu kadar nefret ve kinle savaşan eski-ASKER’i durduramadı. Tifa’nın yerde yaralı yattığını gören Cloud ise Zack’in devasa kılıcı Buster Sword’u alarak Jenova’nın karşısında donakalmış olan Sephiroth’u şaşırttı ve kılıcı ona saplamayı başardı. Jenova’yı bulunduğu kapsülden çıkartan Sephiroth, içindeki kılıcı da yerinden sökerek Cloud’a ilerledi ve Masamune’yi sapladı. Her nasıl olduğu bilinmese de Cloud’un da o noktada içindeki Masamune’yi kaldırarak Sephiroth ve Jenova’yı Mako Reaktörüne fırlattığı ve bu şekilde de Sephiroth’u öldürdüğünden bahsedilir. Ancak Sephiroth ve Jenova’nın Mako reaktörünün dehlizlerindeki yaşam enerjisine karıştığı çok daha doğrudur.

Gelişen bu olaylardan haberdar olan Shinra, Zack, Cloud ve Tifa’yı alarak olayı örtbas etmeye çalışmakla kalmayıp Nibelheim’ı da yeniden inşa etti. Çalışanlarına orada Nibelheim halkı gibi yaşamaları için para dahi veren Shinra bilim adamları ve Hojo, Cloud ile Zack’in taşıdıkları potansiyelini fark ederek ikisine de Sephiroth’un genlerini aşıladılar. Sephiroth’un o dönemde neler yaşadığı neredeyse belirsizdir. Kendisinin Hayat Akımı’nda nefreti ve inancı ile hayatta kaldığı ve buradaki sayısız ruhtan güç ve bilgi edindiği söylenir.

Akımın kuvvetiyle vücudunun bir kısmını kaybeden Sephiroth, kendisini Kuzey Krateri’ne taşıyarak Mako enerjisi ile vücudunu yeniden oluşturmayı ve nihayetinde de Hayat Akımı ile tamamen birleşerek Gaia’nın yaşayan tanrısı olmayı amaçladı. İçindeki Jenova hücrelerini kontrol edebilen Sephiroth, bu hücreye sahip olan kişileri de kontrol edebileceğini keşfetti. Bu fikirle ilerleyen Sephiroth, bu kişileri de yanına çekmek için planlar yapmaya başladı. Hojo’nun bir teorisine göre Sephiroth, Jenova’nın hücrelerine sahip olan kişileri kendi yanına çağıracak ve vücutlarını ele geçirerek kendisini diriltecekti.

Beş sene boyunca Kuzey Krateri’nde saklanan ve bedenini eski hâline getirmeye çalışan Sephiroth, Aralık 0007’de planını gerçekleştirmesi gerektiğine karar kıldı. Gaia’ya yayılmış bütün Jenova hücreli kişileri yanına çağırarak bir olmaları gerektiği mesajını veren Sephiroth, Shinra’nın ana merkezinde bulunan Jenova’nın kalıntılarının kontrolünü alarak bunu kendi yaşam formuna da çevirdi. O anda Shinra ana merkezinde bulunan ve Nibelheim’da yaşadığı hafıza kaybından ötürü kendisini eski-ASKER olarak tanıtan Cloud’un kaçmasına izin verdi. Cloud’un HEYELAN direnişine üye olduğunu ve Jenova hücreleri taşıdığını fark eden Sephiroth, intikam almak için Shinra’nın Başkanı’nı da öldürerek oradan uzaklaştı. Masamune’yi gören Cloud, yıllar önce öldüğünü zannettiği Sephiroth’un hayatta olduğunu anladı ve HEYELAN ekibindekileri onu bulmaları gerektiğine dair ikna etti.

Zaman zaman Cloud’un içindeki Jenova hücrelerini kullanarak eski-ASKER’in karşısına çıkan Sephiroth, ailecek bir olmalarının vaktinin geldiğinin ve anneleri Jenova’nın yeniden hayat bulacağının mesajlarını vererek Cloud’u avucunun içine almayı amaçlıyordu. Cloud ve ekibini “Kadimler Tapınağı“nda karşılayan Sephiroth, burada kendi planını da açıklayarak Gaia’nın felaketinin çok yakın olduğunu söyledi. Siyah Materia isimli kristali kullanarak Gaia’yı en güçlü kara büyü olan devasa bir Meteor ile yaralamayı planlayan Sephiroth, dünyanın kendisini yeniden iyileştirmek için ortaya çıkaracağı Hayat Akımı ile de tanrı olacağını dile getirdi.

Her ne kadar Cloud ve ekibi Siyah Materia’ya ilk önce ulaşsalar da Cloud’un içerisindeki Jenova hücrelerini kontrol eden Sephiroth, dünyaya meteor indirebilen bu kristali aldı ve planını gerçekleştirmek için ortadan kayboldu. Cetra ırkının hayattaki son veliahtı olan Aerith Gainsborough ile Siyah Materia’yı durdurmak isteyen Cloud ve ekibi, yeryüzündeki en güçlü beyaz büyü olan “Kutsal“ı ortaya çıkararak meteoru durdurmayı amaçladılar. Aerith Kutsal’ı çağırmak için dua ettiği sırada Sephiroth, Jenova’nın bedenini kullanarak odachi’sini Cetra’nın son veliahtına sapladı; ancak Aerith’in masum ruhunun Hayat Akımı’na karışması ile Kutsal ortaya çıkarak meteoru durdurdu. Aerith’e karşı duygular besleyen ve kaybından dolayı kalbini keder saran Cloud ise dünyanın karşılaştığı en büyük tehlike olan Sephiroth’u durdurmak ve Siyah Materia’yı almak için tekrar yola koyuldu.

Kuzey Krateri’nde Jenova’nın vücudunu ele geçirmiş Sephiroth ile karşılaşan Cloud, nefretini ortaya koyarak bedeni yok etse de Sephiroth Nibelheim’da beş sene önce olan olayları göstererek, Cloud’un inancını kırmaya ve onu manipüle etmeye çalıştı. Cloud’un aslında sadece bir er olduğunu ve Jenova’nın hücrelerine sahip olarak yeni bir kimlik oluşturduğunu anlatan Sephiroth, Cloud’un Profesör Hojo tarafından yaratıldığını da söyledi. Jenova hücrelerinden oluşan bir bedene sahip olup Cloud isimli bir çocuğun hatırları ile yaşadığını söyleyen Sephiroth, kontrolü eline almak istedi. Ancak bu noktada Cloud’un çocukluk arkadaşı olan Tifa araya girerek onun küçüklüğünden beri Midgar’a gidip en başarılı ASKER olmak istediğini hatırlatmaya çalıştı.

Tifa’nın söylediklerine mi inanacağına yoksa Sephiroth’a mı güveneceğini bilemeyen Cloud, aklını yitererek Sephiroth’un kontrolü almasına izin verdi. Siyah Materia’yı yeniden Sephiroth’a veren Cloud, orada bilincini kaybetti ve Sephiroth’un tekrar göktaşını çağırmaya başlamasına sebep oldu. Elde ettiği Hayat Akımı ile bedenini mutasyona sokan ve formunu daha tanrısal bir şekle sokmaya çalışan Sephiroth göktaşını beklerken baygın hâldeki Cloud’u alan ekip, oradan uzaklaşarak güvenli bir yere gitti.

Shinra Şirketi tarafından güvence altına alınan Cloud ve ekibi, burada Sephiroth’u tamamen yok etmek için planlar kurarken Cloud ise geçmişini kabullenmiş ve çok daha güçlü birisi olarak kendini hazırlamıştı. Gaia’ya göktaşının çarpmasına az bir süre kala bu sahte tanrıyı tamamen yok etmek için yola çıkan ekip, Sephiroth’un yedi kanatlı tanrısal bedenine karşı savaşmaya başladı. Cloud’u yeniden kontrol etmeyi ve kendisi ile birleştirmeyi hedefleyen Sephiroth ise onun artık çok daha güçlü ve dayanıklı zihni ile karşılaştı. Hem beden hem de akıl olarak Cloud’a karşı mağlup olan Sephiroth, tamamen Hayat Akımı’na karışarak bedenini kaybetti ve Gaia’nın bir parçasına dönüştü. Sephiroth’un ortadan kalkmasıyla birlikte Aerith’in ortaya çıkarmaya çalıştığı ancak gücünün kontrol altında tutulduğu Kutsal isimli beyaz büyü de özgür kalarak Hayat Akımı’nı iyileştirdi ve Gaia’ya çarpmak üzere olan meteoru durdurdu.

“Ben..asla bir hatıra olmayacağım.”

Sephiroth her ne kadar bedenini Hayat Akımı’nda kaybetse de Jenova ile birleşmesinden ötürü zihni ile tamamen yok olmaya karşı koydu ve Gaia için bir tehdit olmaya devam etti. Hayat Akımı ile Gaia’ya Geostigma isimli hastalığı yaymaya çalışan Sephiroth, bu veba ile dayanıklılığı düşük ve Jenova hücresi taşıyan insanlara ulaşarak kendi formunu yeniden oluşturmayı denedi. Geostigmadan etkilenen insanlardan birisi de Cloud’du.

Tarihte Geostigma Krizi olarak anılan bu olay ile birçok çocuk hastalanmış ve Jenova’nın hücrelerine maruz kalarak Sephiroth için birer ‘kurbana’ dönüşmüştü. Bu sırada kendilerini Sephiroth’un inancının fiziksel formu olarak adlandıran ve anneleri Jenova’yı araştıran Kadaj, Loz ve Yazoo isimli üç platin saçlı kişi ise onun kalıntılarını bulmak için yola çıkmıştı. Ancak bu üç kurbanın bilmediği şey, bunu yaptıranın Sephiroth’un ta kendisi olmasıydı.

Kadaj’ın nihayetinde Jenova hücrelerine ulaşıp Sephiroth için yeterli bir kurban olmasıyla birlikte Gaia’nın tek kanatlı meleği yeniden hayat buldu. Cloud’a karşı beslediği nefretle ile yeniden harekete geçen Sephiroth, geostigma ile öldüreceği kişilerin ruhlarının Hayat Akımı’na karışacağını ve böylelikle gezegenin bizzat kendisini dahi yönetebileceğini iddia etti. Yeniden tanrı olmak için beden bulan ve bu sefer Cloud’u yok etmek isteyen Sephiroth, Midgar’ın yıkıntı binaları arasında kendisini birçok defa durduran düşmanıyla yüzleşti. Bu karşılaşma sırasında Zack, Aerith ve diğer arkadaşlarını hatırlayarak kaybetmemesi gerektiğinin farkına varan Cloud ise azimle savaşıp Sephiroth’u yok ederek onun yeniden Hayat Akımı’na karışmasına sebep oldu. Ancak bu sefer çoktan Hayat Akımı’na karışmış olan ve Gaia’nın iyileşmesinde en büyük rolü oynayan Aerith’in ruhu, geostigma ile dolan bu gezegeni iyileştirici yağmuru ile yıkadı. Bu yağmur ile Jenova hücrelerinin de tamamen yok olduğu ve Gaia’nın temizlendiği de bilim insanları tarafından kayıtlara geçirildi; öyle ki bu olaydan sonra tek bir Jenova hücresine bile rastlanmadı.

Shinra’nın hırsının bir kurbanı olan, ailesiz ve hatta kimsesiz yetişen Sephiroth aslen kötü biri değildi. Profesör Hojo’nun hırsının ve Shinra’nın güç açlığının kurbanı olarak büyüyen Sephiroth, hayatının her noktasında istemsizce yalnız kalarak zarar gördü. Angeal ve Genesis, ardından da Zack ve Cloud ile yaşadığı dostluklar, onu dünyaya ve yaşama gerçek anlamda bağlayan şeyler olsa da Hojo’nun yaptığı deneyler ve söylediği yalanlar Sephiroth’un kaderini belirledi. Sephiroth’un simsiyah kanatları ile gökten indiği, gözlerinin nefret ve intikamla dans ettiği anlar, Gaia’nın da tamamen temizlenmesine sebep oldu. Sephiroth insanların hırslarının, günahlarının ve yalanlarının tohumlarıyla hayat bulmuş, tek kanatlı bir melekti.


Şiddetli bir nefretle
Yanar içi
Şiddetli bir nefretle
Yanar içi
Sephiroth.
Kader – gaddar
Ve bomboş,
Kader – gaddar
Ve bomboş.
Gel, gel, gel kudretli olan
Ölmeme izin verme, görkemli olan.
Sephiroth.