Lorekeeper

CIVILIZATION GÜNLÜKLERİ #2 – AMERİKA

Civilization Günlükleri, oyun dünyasının eskimeyen değerlerinden olan Civilization serisinin altıncı oyunu üzerine inşa edilen bir Lorekeeper projesi. Civilization oynarken daimi olarak birden çok medeniyet ve birden çok ünlü lider ile muhatap oluyoruz. Peki bu medeniyetler tarihte nasıl bir iz bıraktı? Bu liderler kim? Olmasalardı tarih nasıl değişebilirdi? Civilization Günlükleri’nde bu soruların cevaplarını arayacağız. Hedefimiz ne bir Civilopedia tercümesi ne de bir tarih dersi – aslen ikisinin de tam arasında kalmak ve Civilization’ın kendine özgü kaosunun üslubunu yakalamaya çalışıp hem biraz bilgi paylaşmak hem de biraz da varsayım yapmak.

Civilization Günlükleri’nde her defa farklı bir medeniyeti veya bir medeniyetin farklı bir liderini ele alacağız. Oyunda yer alan liderlerin karakteristik özellikleri, gündemleri ve medeniyetlerin özellikleri üzerinden farklı bir üslupla kısa bir hikâye anlatıyor olacağız.

Bu seferki yazımızda yine dünyanın diğer ucundaki bir medeniyeti, Amerika Birleşik Devletleri’ni inceliyoruz. Amerika kıtası çok eski yıllardan beri çeşitli medeniyetler tarafından yaşam alanı olarak kullanılmış olsa da ‘Murica**pardon**Amerika Birleşik Devletleri’nin bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkışı 18. yüzyılın sonlarında gerçekleşiyor. Aslen (daha çok) İngiliz vatandaşlarından müteşekkil ve belirli kararları kendileri alabiliyor olmak ile birlikte esasen İngiltere Krallığı’na bağlı kolonilerden bahsediyoruz. İngiltere Krallığı hem Avrupa’da hem de Kuzey Amerika kıtasında sürdürdüğü savaşların maliyetini kolonilerden çıkarmaya başladıkça başta farklı saikler ile dahi olsa koloniler, İngiltere Krallığı’na karşı ayaklanmaya başlıyor. Tarihin dışında düzinelerce dizi, film ve bilgisayar oyununa konu olan farklı kolonilerdeki farklı ayaklanmalar neticesinde 4 Temmuz 1776 tarihinde on üç koloni oy birliği ile İngiltere Krallığı’ndan bağımsızlığını ilan ediyor. Bir dizi savaş neticesinde 1783 yılında Paris Anlaşması imzalanarak İngiltere Krallığı ile ateşkes ilan ediliyor ve 1789 yılında da George Washington ilk Başkan seçiliyor. Sonrasında ciddi bir siyasi bölünme, bir iç savaş, iki dünya savaşı ve bir de soğuk savaş atlatan Amerika Birleşik Devletleri, yazı itibari ile elli eyaletten ve bu eyaletlerin bir araya toplandığı bir federal düzenden oluşuyor.

Kurucu Babalar. Civilization’da Amerikalıların medeniyet olarak sahip oldukları özellik “Kurucu Babalar”. Civilization 5’e “ideoloji” olarak son ek pakette gelen sisteme benzer ve toplumsal ilerleme kaydettikçe değiştirilebilir hükümet sistemleri mevcut. Bu hükümet sistemleri hem kendi başına sabit bir bonus (örneğin, komünist bir devlette sanayi yerleşkeleri de savunma kapasitesi kazanıyor ve kara kuvvetlerinin savunma kabiliyetleri artıyor) hem de hükümet sistemini sürdürdüğünüz sürece sabit bir oranda başlayan ama zamanla artan bir bonus veriyor (örneğin, oligarşik bir devlette bütün askerleriniz her bir çatışmada daha fazla tecrübe puanı kazanıyor). Hükümet değiştirdiğiniz zaman da bu sabit bonusun üzerine kazandığınız bonusu muhafaza edebiliyorsunuz. Amerikalıların medeniyet özellikleri sayesinde bir hükümet sistemini sürdürdüğünüz sürece zamanla artan bonusları iki katı hızla kazanıyorsunuz; böylelikle hem mevcut hükümet sisteminizden daha kısa sürede daha çok verim alabiliyor hem de daha ilerici bir sisteme geçtiğinizde (veya sistemler arası bir geçiş yaptığınızda) daha fazla bonusu kalıcı olarak taşıyabiliyorsunuz. Turtling (“kaplumbağa adımlarıyla ilerlemek”) olarak bilinen “ağır ağır gelişeyim, çok sağa sola bulaşmayayım, güçlü bir devlet, altyapı ve ticaret ağı kurayım, oyunun sonlarında faydasını alayım” stratejisi için neredeyse kıyas kabul etmeyecek bir avantaj.

Peki kim bu “kurucu babalar”? Aslen bu konuda Amerika içerisinde de ufak bir tartışma mevcut. Bir yoruma göre kurucu babalar, sadece bağımsızlık bildirgesini imzalayanlardan ibaret. Başka bir yorum, bunlarla birlikte Amerika’nın ilk anayasasının hazırlanması için Philadelphia’da toplanan eyalet delegelerini de içeriyor. Bir tarihçiye göre ise bu kapsam çok daha dar ve sadece yedi kişiyi içeriyor: George Washington (İngiltere Krallığı ile mücadele eden Amerikan Ordusu’nun komutanı ve Amerika’nın ilk Başkanı); Benjamin Franklin (yazar, filozof, mucit ve diplomat); John Adams (Amerika’nın ikinci Başkanı, avukat ve Beyaz Saray’ın ilk mukimi); Thomas Jefferson (Amerika’nın üçüncü başkanı, avukat, diplomat, filozof ve Amerika’nın ilk muhalefet partisinin başkanı); James Madison (Amerika’nın dördüncü başkanı, hukukçu, Amerika’nın ilk anayasasını savunan ve anonim olarak yazılan The Federalist Papers’ın 29 makalesinin yazarı); John Jay (Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin ilk başkanı, hukukçu, diplomat, The Federalist Papers’ın 5 makalesinin yazarı) ve Alexander Hamilton (tacir, asker, avukat, iktisatçı, Amerika’nın ilk Hazine Bakanı, Thomas Jefferson’ın ezeli rakibi, The Federalist Papers’ın 51 makalesinin yazarı, Freestyle rapçi).

Tarihi değer taşıyan ve hâlen Met Museum’da sergilenen bu eserde dönemin Başkanı George Washington nezaretinde Dışişleri Bakanı Thomas Jefferson ile Hazine Bakanı Alexander Hamilton’ı ilk Merkez Bankası’nın kurulması hakkında bir rap savaşı yaparken izlemek mümk…efendim? Ne demek rap ne alaka? Yoksa hâlâ Hamilton dinlemediniz mi? Sensin revizyonist.

Tabi bu yedi “baba”nın dışında da belki de eşdeğer derecede önemli ve yeni kurulan Amerika Birleşik Devletleri’nin hızlı gelişimine katkı sağlayan Samuel Adams (bira değil, hayır), John Hancock (Will Smith olmayanı) John Quincy Adams, John Marshall gibi isimleri de saymak mümkün. Bu ana kadar oluşmuş olabilecek kanaatinizin aksine hayır, Kurucu Babalar “adı John olanlar ve diğerleri”nden oluşmuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşunda sahip olduğu aynı anda hukuk, ekonomi, diplomasi, askerlik sanatı ve bilim gibi alanlarda başarılı insanların önderliğinde kurulma avantajı, oyunda da bize “Kurucu Babalar” olarak geri dönüyor ve bu sayede Amerika’nın seçtiği herhangi bir hükümet sistemi, diğer medeniyetlere kıyasla çok daha hızlı gelişebiliyor.

Lider – Theodore “Teddy” Roosevelt. Amerika Birleşik Devletleri veya Latin Amerika tarihine veya rekabet hukukuna özel bir ilgi duymayanların “Bu da nereden çıktı?” diyebilecekleri bir lider olan Teddy Roosevelt, Amerika’nın 26. Başkanı. Olanca bıyıklarıyla Amerika’nın oyundaki lideri olarak beliren Roosevelt, Amerika’ya hem askeri, hem diplomatik, hem kültürel hem de ticarî anlamda başkanlık yaptığı dönemde kazanımlar sağlayan bir isim. Teddy Roosevelt, Başkan olduğu zaman dahi kenara bırakamadığı “kovboy” kişiliği ve avcılığı ile Amerikan kültüründe çoğu zaman “sert Başkan” anlatımları ve mizahının konusu oluyor.

“Adam avcı diyorsun, sert bir Başkan diyorsun… Teddy diye isim mi olur oğlum, sarılıp uyuyorlar mıydı bari?” diye soruyorsanız (Sordunuz. Duydum. Kaçmayın!) aslında doğru soruyu sadece tersinden soruyorsunuz. Oyuncak ayıların hem popülerleşmesi hem de “Teddy Bear” olarak isimlendirilmesi doğrudan doğruya Teddy Roosevelt’e bağlı! Hikâyeye göre Roosevelt, ava çıktığında çok hasta bir ayıyı vurmayı reddediyor. Bu hikâyeyi bir çizer karikatürleştiriyor, daha sonra ise Roosevelt’in her karikatüründe önde tüm heybeti ve göbeğiyle Roosevelt, arkasında ise titreyen minik bir ayı çiziyor. New Yorklu bir tacir ise karısının diktiği ve dükkanında sattığı peluş ayıları “Teddy’nin Ayıları” (“Teddy’s Bears”) olarak isimlendirmek için izin alıyor ve bir dizi tesadüf ile “peluş ayı”nın adı uluslararası olarak “Teddy Bear” olarak anılmaya başlanıyor.

Smithsonian Müzesi’nde sergilenen bu ölümsüz eserde ise Teddy Roosevelt’i deve, fil, aslan ve Deadpool avlarken görebilirsiniz.

Lider Özelliği – Roosevelt Doktrini. Roosevelt Doktrini ismini, Roosevelt’in (şaşırdınız, biliyorum) Amerikan dış politikasına getirdiği yeni açılımların birinden alıyor. Roosevelt’e kadar Amerikan dış politikası, Amerika kıtası için Avrupa’nın müdahalesine karşı bir tutum izliyordu. Roosevelt Doktrini, bunu bir adım daha ileri götürdü ve “Amerika kıtasında herhangi bir karışıklığa müdahale edilecek ise bunun sorumlusu Amerika Birleşik Devletleri’dir, Avrupa güçleri değil” rengine büründü. Oyunda ise bu doktrin, Amerikan kuvvetlerinin, başkentlerinin bulunduğu kıtada daha güçlü olmaları şeklinde hayat buluyor.

Her ne kadar doğrudan Roosevelt Doktrini ile ilişkili olmasa da, oyunda Roosevelt’in lider özelliği olarak masaya getirdiği ilave iki artıdan ilki doğal parklara ilişkin. Oyunda malumunuz belirli bir süreden sonra şehrinizin etrafında (kaldıysa) doğa güzelliklerini muhafaza altına alabiliyor ve bunun şehrinizde turizmi artırmasını sağlayabiliyorsunuz. Doğal parkların korunması ve güzelleştirilmesi de Roosevelt’in önemli politikalarından biri idi. Roosevelt, başkanlığı döneminde beş bölgenin doğal park olarak muhafaza edilmesinin önünü açtı ve bu parkların güvenliği ile işletilmesinden sorumlu idari birimi kurdu. Bu da oyunda bir doğal park belirlediğiniz zaman, bu doğal parkın bağlı olduğu şehrin işlettiği alanların beğeni puanı artması şeklinde yansıyor.

Roosevelt’in oyuna lider olarak son katkısı ise tüfekçilik teknolojisini geliştirdiğiniz zaman üretebildiğiniz “Rough Rider” isimli ağır süvari birliği. Bu arkadaşlar, Amerika ile İspanya karşılıklı olarak Küba üzerinde itişmeye başladıkları zaman Roosevelt’in donanmadaki görevinden istifa ederek organize ettiği gönüllü bir asker taburu. Dönem literatüründe izlerini görmek mümkün olduğu gibi aynı zamanda Vahşi Batı’nın vahşilikten adım adım uzaklaşmaya başladığı bir dönemde Roosevelt’in parçası olduğu “kovboyluk kültürü”nün son simgesi olarak görev yapıyorlar. İşlevleri daha çok Küba’da İspanyol güçlerine karşı verilen savaşta ortaya çıkıyor ve savaş bitince dağılıyorlar. Oyunda ise seviyesine göre oldukça güçlü olan bu birim, hem kendi kıtasında galip çıktığı her çatışma için Amerika’ya kültür puanı kazandırıyor hem de tepelerde savaşırken çok daha güçleniyor.

Lider Politikası – Büyük Sopa Politikası. Büyük Sopa Politikası, Roosevelt Doktrini ile doğrudan ilgili bir konu ve ismini Roosevelt’in bir mektubunda verdiği bir tavsiyeden alıyor. Mektupta ilgili bölüm şu şekilde: “Her zaman şu Batı Afrika atasözü hoşuma gitmiştir: Yumuşak bir tonla konuş ve büyük bir sopa taşı; mesafe katedeceksin.” Tarihçilerin bir Afrika atasözünden çok Roosevelt’in kendi icadı olduğunu düşündükleri bu deyiş, Roosevelt Doktrini ile birlikte Amerika dış politikasını belirliyor – sakin ve tehditkâr olmayan bir tutum ile müzakere et ama sözlerinin arkasında güçlü bir ordu olsun. Oyunda da bu politika kapsamında Roosevelt, eğer kendi kıtasındaki bir medeniyet veya şehir-devlete saldırmaz iseniz sizi seviyor ama kendi kıtasına sarkarsanız sizden nefret ediyor.

Özel Birim – P-51 Mustang. Churchill, Avam Kamarası’na yaptığı konuşmada “Onlarla havada, karada ve denizde savaşacağız” derken yalan söylemiyordu. Gerçekten Nazi Almanyası’nın askeri teknolojisi her alanda dönemine göre çok üstündü ve müttefik kuvvetlerini her savaş sahasında Almanya’yı yenebilecek teknolojiler geliştirmeye itti. P-51 Mustang -yani Amerikan savaş uçağı- ise bu karşılıklı eskalasyonun meyvelerinden biri. İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan hava kuvvetlerinin avcı uçakları, Luftwaffe ile mücadele etmeyi bırakın, müttefikleriyle bile denkleşemeyecek iken P-51 Mustang, Amerika’nın hava savaşında üstünlüğünün ilk adımı oldu. Rakiplerinden çok daha kıvrak, çok daha etkin ve çok daha hızlı olan bu uçaklar, İngiltere ile paylaşıldıktan sonra müttefik kuvvetlerin adım adım kazandıkları hava üstünlüğünde belirleyici oldular. Oyun içerisinde de standart avcı uçağının yerine geçen P-51 Mustang, diğer avcı uçaklarına kıyasla daha geniş bir alanda operasyon yapabiliyor, rakip avcı uçakları ile savaşırken güçleniyor, daha hızlı tecrübe kazanıyor ve Amerika’nın özel birimi olduğu için üretilirken herhangi bir stratejik kaynak kullanılmıyor. Bu sayede Atom Çağı itibari ile Amerika kısa sürede hava üstünlüğünü temin edebiliyor.

Özel Bina – Film Stüdyosu. Film stüdyoları 20. yüzyılın başından itibaren sadece Amerika ile sınırlı kalmadan dünyanın birçok yerinde belirmeye başlasa da “Universal Studios” vee “Disney Studios” gibi Hollywood mukimi ile izlediğimiz çoğu filmin bir parçası hâline gelen film stüdyosu kültüründe öncü tabii ki Amerika. Gerçekten film stüdyoları ve sinemaya senelerdir Amerika’da harcanan para yüzünden bu stüdyolar jargonda yerini almış durumda. Günümüzde ise bu stüdyolar, film ve dizi çekimi için olduğu kadar bir eğlence merkezi olarak da kullanılıyor. Amerika’nın özel binası, tam da bu noktada yayın merkezi binasının yerine geçiyor; bir yayın merkezi ile aynı özelliklere sahip olmakla birlikte Modern Çağ ve sonrasında şehrin ürettiği turizm puanlarını iki katına çıkartıyor.

Lorekeeper’dan dev hizmet, SİZ GİTMEYİN DİYE BİZ GİTTİK! Bütün bir gününüzü geçirebileceğiniz ve bunu yaptığını hâlde hâlâ atladığınız atraksiyonları olabilecek Los Angeles Universal Studios’un turizm puanı baskısına biz de yenik düştük.

Amerikalılar Olmasaydı… tarih nasıl şekillenirdi öngörmek çok güç; ancak gerçekten tüketim tabanlı ve çok sığ bir tespit yapmak gerekirse McDonalds, KFC, kot pantolon, Hollywood filmi gibi metalara erişemezdik. Eğer Civilization 5’te kültür zaferi kazandığınzda diğer liderlerin söyledikleri “Halkımız sizin kot pantolonlarınızı giyiyor ve sizin müziklerinizi dinliyor” bir başarı ölçütü ise galiba Amerikalılar bunu başardı.

Bugün bir Amerikalı ile Tanışabilir Miyim? Amerika Birleşik Devletleri varlığına devam ediyor. Amerika’ya giden herhangi bir uçağa binmeniz yeterli ancak Türkiye içerisinde veya dünyanın herhangi bir yerinde iş veya turizm için ziyarette bulunan bir Amerikalı ile tanışmanız oldukça olası.

Bir Sonraki Lider Kim Olabilir? Civilization 6, medeniyet seçimi ile kısmen ancak lider seçimi ile tamamen farklı bir politika izliyor ve daha önceden görmeye alıştığımız çoğu lideri bu oyunda -en azından başlangıçta- karşımıza çıkarmıyor. Bunların indirilebilir içerikler veya ek paketler ile geleceklerini düşünüyoruz. Ancak bir klasik – bir yeni lider anlayışı ile ilerler ise oyun içerisinde Amerika’ya bundan sonra gelmesi en muhtemel liderin George Washington olacağını düşünüyoruz. Hoş, bir Lider Politikası olarak Make America Great Again ve bir Lider Özel Binası olarak Trump Tower’ı görmek de -en hafif tabiri ile- enteresan olabilir.