Lorekeeper

BLIZZCON GEZİ YAZISI – BÖLÜM 3: BLIZZCON ÖNCESİ

BlizzCon biletlerimizi almış, uçak ve otel rezervasyonlarımızı ayarlamış, vizelerimize kavuşmuştuk. Artık sadece gidiş gününü beklemek kalmıştı. Sabretmesi zor bir süreç olmakla birlikte bu dönemde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Örneğin, BlizzCon bilet bilgilerinizi değiştirmek için izin verilen son tarihi kaçırmayın ve uçuşunuz ya da oteliniz ile ilgili gelen bilgilendirmeleri kontrol edin.

Özellikle aktarmalı uçuşlarda zaman zaman hava yolları tarafından değişiklikler yapılabiliyor. Bizim dönüş uçuşumuzda da böyle bir değişiklik oldu ve Expedia mail ile bilgilendirme yapıp onay istedi. Yeni uçuşumuza göre aktarma yapacağımız yerde 7,5 saat beklememiz gerektiğinden onay vermedik. Air France’ı aradık ve hiçbir ek ücret talep etmeden dönüş uçuşumuzu KLM Havayolları ile Fransa yerine Hollanda üzerinden olacak şekilde değiştirdiler.

Uçuşumuza bir gün kala saatlerimizi ABD’ye göre ayarlayıp uyku düzenimizi değiştirmeye çalıştık ancak bu tahmin ettiğimiz kadar kolay olmadı. Jet-lag etkisinden kurtulmak birkaç gün alıyor.

Uçuşumuzun ilk kısmı İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan, Paris Charles de Gaulle Havalimanı’naydı. Charles de Gaulle inanılmaz büyük bir havaalanı ve terminaller arasında metroyla geçiş yapılıyor. Terminaller ise alışveriş merkezi gibi. Aktarma için beklediğiniz yerlerde birçok mağaza, playstation ve müzik eşliğinde uyuyabileceğiniz kanepe benzeri bölmeler mevcut. Aktarma yapacaksanız bu havaalanını kullanmanız tavsiye edilir.

Paris’ten Los Angeles’a uçuşumuz ise oldukça uzun ve beklemediğimiz kadar konforluydu. Kahvaltı üstüne iki öğün yemek, atıştırmalık ve dondurma ikramı var. Kulaklık, battaniye ve göz bandı veriliyor. Saat farkına adapte olabilmeniz için de dışarıda pırıl pırıl güneş varken bile uçak gece gibi karanlık hale getiriliyor. Ayrıca yol boyunca vakit geçirebileceğiniz muazzam bir film ve müzik arşivi, oyunlar, uçuşunuzun durumunu takip edebileceğiniz interaktif ekranlar da mevcut.

Uçakta ABD’ye giriş sırasında kontrol edilen bir form dağıtılıyor. Formu hatasızca doldurun. En ufak bir yanlışınız varsa yenisini doldurmanız gerekiyor. Aileyseniz tek form doldurmanız yeterli. Uçuş görevlileri formla ilgili sorularınız olması durumunda yardım ediyorlar.

Los Angeles’a vardığınızda akıl almaz bir vize kontrol kuyruğu bizi bekliyordu. Saatlerce beklemeniz gerektiğinden bir an evvel sıraya girmeye çalışmanızı tavsiye ederim. Sıranın sonuna varmayı başardığımızda doldurduğumuz formu inceleyip ABD’de kaç gün kalacağımızı sordular ve kontrolü sorunsuzca geçtik. Amerika’ya varmıştık.

Önceden Los Angeles havaalanından otelinize gidecek bir araç ayarlama şansınız var ama sırada ne kadar bekleyeceğinizi kestirme şansınız olmadığından oldukça zor. Bu yüzden tek çözüm taksi. Los Angeles-Anaheim arası taksi, vergi ve bahşiş de dahil toplamda 100 dolardan biraz fazla tutuyor. ABD’deki tüm fiyatlar vergi öncesi ve vergi sonrası fiyatın üstüne de beğeni oranınıza göre bahşiş bırakmanız gerekiyor. Vergiler Anaheim ve Los Angeles’ta %8-9 civarındayken, bahşişler %11 ile %20 arasında değişiyor.

Otelimize yerleştikten sonraki ilk günümüz dinlenerek ve çevreyi keşfederek geçti. 15 dakika yürüme mesafesinde 7/11 ve birkaç fast food restoranı bulduk. İkinci gün ise bu kez yarım saat yürüme mesafesinde bir seyahat acentasına gittik ve iki hafta boyunca gezmek istediğimiz yerlere bilet ya da otobüs ayarlayarak tatilimizi planladık.

O günün geri kalanını Anaheim Convention Center’a yürüyerek 20 dakika uzaklıkta bulunan Downtown Disney District’te geçirdik. Downtown Disney District, Disneyland’ın hemen dışında bulunan bir hediyelik eşya, sinema ve restoranlar kompleksi. Biraz gezdikten sonra Rainforest Cafe’de yemek yedik. Amerikan porsiyonlarının her biri iki kişinin doyabileceği düzeyde. İki kişilik diye tasvir ettikleri tatlılar ise bir aileyi doyuracak büyüklükte. Masanızla ilgilenen garson yemeğinizin başından sonuna kadar elinden gelen tüm ilgiyi gösteriyor ve açıkçası aldığı bahşişi hak ediyor.

Sonraki iki günümüz ise Disneyland’de geçti. Anaheim’daki Disneyland, Disneyland Park ve Disney California Adventure Park olmak üzere ikiye ayrılıyor. Sabah parklar açılır açılmaz gitmenizi öneririm çünkü parkların her biri tam gün gezilecek büyüklükte. Parklarda her güne özel, farklı saatlerde farklı etkinlikler mevcut. Bu yüzden gitmeden önce mutlaka etkinlik programını da gözden geçirin ve etkinlikleri kaçırmayın. Disneyland gerçekten büyülü bir yer ve BlizzCon’u beklerken zaman geçirmek için daha güzel bir yol düşünemiyorum. Üstelik BlizzCon katılımcıları Disneyland biletlerini önceden internet üzerinden indirimli alabiliyor.

BlizzCon’dan önceki gün mutlaka erken kalkın ve yaka kartı dağıtımı ile BlizzCon Store açılışı için sıraya girin. Biz Perşembe sabahı 07:30 civarı sıraya girdik. 09:00 itibariyle ise kapılar açıldı. İçeri girdikten sonra barkodlu BlizzCon bilet çıktılarınız ile pasaportunuz kontrol ediliyor ve bilet çıktılarınız alınarak yaka kartları ile Goody Bag’ler teslim ediliyor.

Yaka kartlarımız ile çantalarımızı aldığımız gibi aynı alandaki BlizzCon Store sırasına girdik. BlizzCon Store sadece BlizzCon katılımcılarına açık ve yaka kartı olmadan sıraya girilmiyor. Alışveriş ise girişte dağıtılan katalogdan istediğiniz ürünler seçilerek yapılıyor. Sıranın sonuna ulaştığınızda onlarca kasadan birine gidip alacağınız ürünleri kasadaki görevliye katalog üzerinden gösteriyorsunuz. Ürünleriniz içerideki depodan getirildikten ve kontrol edildikten sonra da satın alıyorsunuz. Aldığınız ürünlerde çeşitli sıkıntılar çıkarsa ya da iade etmek isterseniz geri getirebiliyorsunuz. Makul bir bekleme süresiyle tüm alışverişimizi tamamlamayı başardık. Bazı ürünlerimizde problem çıktığı için birkaç kez geri dönmemiz gerekse de iade için ayrı bir sıra olduğundan fazla beklemedik ve her seferinde çok yardımcı oldular.

Günün geri kalanını Anaheim Convention Center çevresinde geçirdik. Daha o andan ertesi gün için kamp kurup beklemeye başlayanlar vardı. Günün en güzel anıysa tam o sırada etkinlik alanına gelen Chris Metzen’le karşılaşıp fotoğraf çektirmekti. 🙂

BlizzCon öncesinde ve sonrasında birçok parti ve aktivite düzenleniyor. Bu organizasyonların hepsini BlizzCon Facebook gruplarından öğrenebilirsiniz. Biz BlizzCon’dan önceki akşam düzenlenen WoWhead partisine katılmayı tercih ettik. Partiye giriş için yine uzun bir sıra bekledik ama değdi. Işıl’ın World of Warcraft: Legion duvar kağıdı yarışması için çizdiği resmi sergide gördük ve yine Işıl’ın yetenekli elleri sayesinde oyuncak yakalama makinesinden peluş bir Frostwolf Cub kazandık.

Ancak partide fazla kalmadık çünkü gün doğmadan uyanacaktık ve enerjimizi BlizzCon’a saklamamız gerekiyordu. Yıllardır beklediğimiz gün sonunda gelmişti.