“Biz ilktik. Tanrıları ilk görenler, onların hayvanlarını ilk evcilleştirenler, ruhu kötülükten ilk koruyanlardık. Bu toprakları fethettik ve bir imparatorluk kurduk.”
Assassin’s Creed serisinin hikâyesini ne kadar yakından takip ediyorsunuz bilmiyorum. Ubisoft’un bir ara senelik seri basıma geçirterek çoğu oyuncuyu usandırdığı serinin altında çok ciddi bir arka plan, üzerine ciddi kafa yorulmuş bir hikâye var. Muhtemelen tam olarak da bu yüzden oynanışı ve karakterleri ne kadar inişli çıkışlı olursa olsun bir sonraki adımın ne olacağını merak eder ve araştırırken buluyorum kendimi. Hâliyle sizi bilmiyorum ama yukarıda yazdığım repliği duymak bile benim tüylerimi diken diken etmeye etti doğrusu. Neden mi?
“Biz ilktik. Tanrıları ilk görenler.” Öncelikle bu kısma odaklanalım. Origins’te ana karakterimiz olacak olan Bayek burada kimden bahsediyor dersiniz? Tahmin etmesi çok da zor değil… Seri boyunca gerek eski Yunan tanrılarının ismini alarak karşımıza çıkan gerekse de geride bıraktıkları artefaktların gizemlerini çözmeye uğraştığımız Isu ırkından tabii ki. Bu zamana kadar Isu ırkını hep hologramlar ve bize gönderdikleri mesajlar aracılığıyla görmüş olduğumuzdan Bayek’in muhtemelen Önceden-Gelmiş-Olanlar ile birebir kontağa geçmiş olduğuna işaret ediyor bu cümleler. Hatta her ne kadar günümüzde Isu’nun geriye kalmış yegane temsilcilerinden Juno’nun istekleri daha çok Templar tarafıyla kesişiyor olsa da Assassin teşkilatının kuruluşunda Isu’nun parmağı olabileceği olasılığını doğuruyor. Özellikle de yeni Assassin’s Creed sembolünün Horus’un Gözü’nü taşıyor olduğunu düşünürsek…
“Onların hayvanlarını ilk evcilleştirenler.” İlk oyundan bu yana her oyunun ana kahramanının kartallarla bir alakası vardı zaten. Altaïr, adını Aquila yani Kartal takım yıldızının en parlak yıldızından alıyor; Ezio’nun adının çevirisi zaten kartal; yakın zamanda sinema filminde izlediğimiz suikastçi Aguilar da yine İspanyolcada “kartal yuvası” anlamına gelen bir soy isim. Anlayacağınız birkaç istisna dışında çoğu önemli karakterin adında ve hatta adında olmasa bile kıyafetlerinde, hikâyesinde bolca kartal göndermesi var. Bayek de bunlara dahil. Antik Mısır’da “kartal” için bir hiyeroglif olmadığından şahin ve akbaba hiyerogliflerinin bir karışımı kullanılmış isimlendirilmesinde. Ha, bir de tabii en önemlisi seride pek aşina olduğumuz “kartal görüşü”nü literal hâle getiren ilk karakter kendisi. Zira Senu adındaki bir kartalla simbiyotik bir ilişkisi var; bu kartal da muhtemelen “onların” hayvanını temsil ediyor ve Bayek ile onun kuracağı Assassin tarikatı da bu kartalları evcilleştirecek diye tahmin ediyorum. Buradan da serinin kartallarla olan ikonik bağını açıklamanın önü açılacak –ki zaten Bayek’in boynunda asılı kartal kafatasına dikkatli bakacak olursanız bayağı kör göze parmak yapmış durumda Ubisoft.
“Ruhu kötülükten ilk koruyanlardık.” Bu kısım henüz gizemini koruyor ancak videonun bu anında gördüğümüz Anubis maskeli rahiplere dayanarak bunun ölülerin tanrısı Anubis’e bir referans olduğunu söylemek mümkün. “Kötülük” denince akla gelen isim ise tabii ki Seth. Bu durumda Mısır Tanrıları suretine bürünmüş Isu ırkının tarafı da yavaş yavaş ortaya çıkıyor gibi sanki, ne dersiniz? Oyunun geçtiği tarihte neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olan Medjay’lerin Anubis ve Horus’la yakın temasta olacağını söyleyebiliriz sanırım.
“Bu toprakları fethettik ve bir imparatorluk kurduk.” Bu noktada kavramlar biraz karışmaya başlıyor. Önceki oyunlarda Kleopatra’ya yapılan ufak atıflardan kendisinin güce Templar desteğiyle geldiğini ve en nihayetinde suikastçi Amunet tarafından yılanla zehirlenerek öldürüldüğünü biliyoruz. Origins’in Kleopatra’nın güce yükseldiği dönemde geçeceği ve Medjay’lerin de Mısır’da huzuru ve güvenliği sağlamaktan sorumlu bir teşkilat olduğunu düşünürsek… Bir noktada Templar ve Medjay’lerin tek bir çatı altında olduğunu ancak daha sonra doğan fikir ayrılıklarının Assassin tarikatının doğuşuna yol açacağını varsaymak çok da uçuk olmaz.
İşleri daha da karıştıran kısım bundan sonra geliyor ama: “Rüzgârdaki fısıltılara göre karanlıkta bir Kardeşlik doğmuş. Kendilerine ilk defa Assassin diyenler onlardı,” diyor Bayek olduğunu varsaydığımız ses. Ancak videonun başından beri “biz” diye bahseden bu kişi gerçekten de Bayek ise o zaman işin rengi değişiyor. Zira şu ana kadar Bayek’in Assassin tarikatının kurucusu olduğunu varsaydık hep. Ancak buradaki ince nüansa bakacak olursak tarikatın bu dönemde başkaları tarafından kurulması ve Bayek’in dışarıdan Son Medjay olarak bu organizasyona katılması daha mümkün gibi sanki. Bu durumda Assassin’s Creed 2’de mezarını ziyaret ettiğimiz ve Kleopatra’yı öldürdüğüne değindiğimiz Amunet tarikatın gerçek kurucusu olabilir mi? Kim bilir…
Amunet’ten bahsetmişken Ubisoft’un oyunda Bayek dışında oynanabilir çok gizli bir karakter daha olacağını söylemiş olduğuna da değinmek lazım. Eğer yukarıda yaptığım tahminler doğruysa Amunet ikinci oynanabilir karakter için en güçlü adaylardan biri olacaktır. Alternatif olarak bizi şaşırtmak için Giza piramitlerinin ilk yapıldığı döneme gidip Isu ırkından biriyle o dönemi görmemizi sağlayabilirler –ki bunun düşüncesi bile beni fena hâlde heyecanlandırıyor doğrusu.
İşin kurmaca tarihi bir yana, bir de gerçek tarihsel kısmı var tabii bunun. Bilmiyorum ne kadar farkındasınız ancak Ubisoft’un övünmekte haklı olduğu bir yan var ki o da oyundaki tüm gerçek karakterlerin sahiden de gerçekte öldükleri tarihte ve mekanda ölüşlerine tanıklık ediyoruz. Alternatif tarih olsa da gerçeklere çok yakın kalmaya dikkat ediyorlar yani. Buna bağlı olarak Ubisoft ağzını açmıyor olsa bile nelerle karşılaşacağımızı az çok tahmin edebiliyoruz hâliyle.
Oyunun resmi çıkışı açıklanmadan önce M.Ö. 49 yılında geçeceğine dair bazı sızıntılar olmuştu; doğru da çıktılar. Bu döneme baktığımızda oyuna konu alınabilecek ya da Bayek’in hikâyesiyle kesişebilecek bir sürü önemli olay var: Roma İmparatorluğu ve Pompeili Cumhuriyetçiler arasında yaşanmış olan Bagradas Savaşı (M.Ö. 49); oyunda olmasına neredeyse kesin gözüyle baktığım ve Kleopatra’nın tahta büyük ölçüde yaklaşmasını sağlayan meşhur İskenderiye Kuşatması (M.Ö. 47); Sezar ve Kleopatra’nın güçlerini birleştirerek Kraliçe IV. Arsinoe ve Kral XIII. Ptolemy’yi yenip Mısır tahtını garantiye aldıkları Nil Savaşı (M.Ö. 47) bu potansiyel tarihi olaylardan sadece birkaçı. Bu olayların bir kısmının sonuçlarının günümüz sınırlarıyla Türkiye’deki Efes’e kadar uzandığı da düşünülürse tanıdık topraklara bir kez daha uğrama olasılığımız da hayli yüksek gözüküyor.
Origins muhtemelen Assassin tarikatının kuruluşu ve köklerinin atıldığı dönemi kapsayacak olsa da perde arkasındaki fısıltılar bize Bayek’in yolculuklarının daha öteye de uzanacağının söylentilerini yayıyor bir yandan. Benim bu yöndeki tahminim bu yolun Yunanistan ve Roma İmparatorluğu tarafına doğru gideceği yönünde. Zira serinin hem Ezio gibi güçlü bir ana karaktere hem de o ana karakterin hayatındaki farklı maceralara ve dönemlere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum; Bayek de bunun için altın bir fırsat. Çoğunluk oyunun fazla hatalı olması sebebiyle sıkça yerin dibine gömse de Unity’de Arno’yla da benzer bir fırsatın kaçırıldığını düşünmüştüm, umarım bu sefer sürekli yeni karakterlere sıçramak yerine bize Bayek’e daha çok ısınma şansı verir Ubisoft. Zaten dudağındaki yara izinin şekli ve yeri itibariyle Altaïr ve Ezio’yla olan bağı da gözümden kaçmadı; Ubisoft Bayek’e ciddi yatırım yapacak gibi duruyor. Her neyse, Yunanistan ve Roma İmparatorluğu diyordum. Roma İmparatorluğu’nda oyunun geçtiği dönemdeki en büyük olay tahmin edeceğiniz üzere M.Ö. 44 yılında Julius Sezar’ın suikasti. Eh, Kleopatra’yla “yakın” ilişkiler içerisinde olan Sezar’ın da Templar tarafına yakın çıkacağını tahmin etmek kolay. Bu durumda Brütüs ve tayfasının taze kurulmuş Assassin tarafını temsil etmesi hiç de garip kaçmaz. Bayek’in de olaylara ucundan kenarından bir şekilde bulaşacağına bahse girerim. Sonrasında da Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Akdeniz ve Ege bölgeleri, Yunanistan tarafları ilginç bir oyun alanı olabilir hikâyenin devamı için.
Benim Assassin’s Creed Origins’in Antik Mısır tarafıyla ilgili öngörülerim ve teorilerim bu şekilde. Eğer sizin de fikirleriniz, tahminleriniz varsa yorumlar kısmında paylaşmayı ihmal etmeyin. Aslında bir de işin günümüz kısmına dair teorilere girişmeyi çok isterdim ancak hem yazıyı çok uzatmak istemediğim için hem de Ubisoft o konuda ağzını açmayı reddettiği için söylenebilecek çok şey yok gibi duruyor. Ancak sizin gözünüz yine de bir yandan Lorekeeper’da olsun. Zira önümüzdeki haftalarda Assassin’s Creed serisinin gizemini aralamak için yeni bazı yazı dizileriyle karşınızda olacağız.