WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 23: İLK SAVAŞŞEFİ, KARABOR VE SHATTRATH

Savaşşefi Blackhand’in emriyle harekete geçen Orda, küçük draenei yerleşimlerine saldırılar düzenlemeye başladı. Düzenli ordu mantığıyla hareket eden orklar, birçok yerleşimi ve karakolu yıkıp sayısız draenei canı aldılar. Draeneiların moralini yerle bir eden tek şey bu saldırılar değildi; saldırıların ardındaki gücün Yakan Lejyon olduğunu nihayet fark etmişlerdi. Aralarında en çok şaşıran ise geleceği görme yeteneği yavaş yavaş geri dönmekte olan Velen’di. Gafil avlanmışlardı, Draenor’dan kaçabilmelerinin hiçbir yolu yoktu ve yapabilecekleri tek şey Orda’ya karşı kendilerini savunmaktı. Uzak yerleşimleri koruyamayacaklarını fark eden draenei liderleri, herkesten ana şehirler olan Shattrath ve Karabor’a çekilmelerini talep ettiler.

Karabor Tapınağı

Draenor’daki bu karanlık değişimden kötü etkilenen tek ırk draeneilar değildi. Yıllar boyu fel enerjilerinin etkisiyle acı çekmiş olan elementler de kontrolü kaybetmişlerdi. Element ruhları bu duruma daha fazla dayanamayacaklarına kanaat getirerek harekete geçmeye karar verdiler; bir araya gelerek Orda’yı ve oluşturduğu tehdidi ortadan kaldıracak bir çözüm yolu aramaya başladılar. Böylece güçlerini tek bir noktaya aktararak kudretli bir varlığın oluşmasını sağladılar ve Ateş Efendisi Cyrukh’u yarattılar. Bilmedikleri şey ise ortak güçlerinin bile fel büyüsü karşısında yetersiz kalacağıydı.

Draenor’daki birçok bölge Orda kontrolü altına girdikten sonra yeni bir saldırı emri veren Blackhand, klanların Gölgeay Vadisi’nde bulunan Karabor Tapınağı çevresine konuşlanmasını istedi. Karabor’u yok ettiğinde draenei ırkının gücünü de kıracağını düşünüyordu. Nitekim klanlar da büyük bir direnişle karşılaşmadan Karabor’a doğru ilerlediler; ancak tapınağın yakınındaki volkana vardıklarında beklenmedik bir olay gerçekleşti. Bir anda patlayan volkanın içerisinden çıkan Cyrukh, alev fırtınaları yaratarak orklara saldırdı. Cyrukh’u gören orklar dehşete kapıldılar, özellikle eskiden şaman olan ancak fel büyülerini benimseyenler bir anlığına da olsa aldıkları bu kararı sorgulamaya başladılar. Gul’dan’ın vakit kaybetmeden bir çözüm bulması gerekiyordu zira fel büyücüleri Orda’yı terk ederlerse draeneiları mağlup etme hayallerinin suya düşeceğinin farkındaydı. Ancak elementlerin istemeden de olsa yarattıkları açığı görmekte gecikmedi: Güçlerini tek bir varlıkta toplamışlardı ve Cyrukh’u alt etmek, orklarla Draenor elementleri arasındaki bağı tam anlamıyla koparmak demekti. Derhâl Gölge Konseyi üyelerini bir araya getiren Gul’dan, volkanın yakınına giderek karanlık bir büyü ağı örmeye başladı. Fel enerji karşısında uzun süre ayakta kalamayan Cyrukh’un bedeni parçalandı ve volkanın daha büyük şiddetle patlamasına sebep oldu. Gölge Konseyi üyeleri, dağdan akmakta olan element ve fel enerjilerini toplayıp orkları daha da güçlendirmek için kullandılar.

Gölgeay Vadisi’nde artık fel lavlar püskürten bu yanardağa ise Guldan’ın Eli ismi verildi.

Gul’dan’ın Eli

Velen ve eksarhlar ise Orda’nın ilerleyişini tedirginlikle izliyorlardı. Gerçekleşmesi kaçınılmaz kuşatmaya dayanabilmek için herkes canla başla çalışıyordu ancak yanardağın fel enerjiyle patlaması büyük bir panik ortamı yarattı. Birçok draenei, orkların Yakan Lejyon ile birlikte çalıştıklarını biliyorlardı ancak kendi gözleriyle şahit olmaları korku vericiydi.

Orda’nın Karabor’a düzenlediği saldırının ilk kısmı draeneiların lehine sonuçlandı. Orkların sayısı her ne kadar fazla olsa da draeneilar tapınağı daha önce hiç görülmemiş bir kudretle savunuyorlardı ve gelen saldırıları püskürtmeyi başardılar. Ancak kimse Gölge Konseyi’nin bir sonraki adımını ön göremedi.

Gul’dan ve Gölge Konseyi, savaşın gidişatını değiştirmek için farklı yollar ararlarken Kara Yıldız olarak isimlendirdikleri varlığın gücünü kullanmaya karar verdiler. Kara Yıldız, Genedar’ın düşüşü sırasında gemiden uzaklaştırılan naaru K’ara’dan başkası değildi ve karanlığa yenik düşmüştü. Orda’nın saflarında bulunan Solgunlar sayesinde Hiçlik enerjileri hakkında bilgi sahibi olmuş olan Gölge Konseyi, gerçekleştirdikleri ritüelle Kara Yıldız’ın karanlık gücünü çekip Karabor’a yönlendirmeyi başardılar. Hiçlik’in gölgeleri tapınağa indiğinde savaşmakta olan draeneiların büyük bir kısmı o an can verdi, diğer bir kısım ise maruz kaldıkları dehşetengiz güçten ötürü aklını yitirdi. Saldırı karşısında son gücünü kullanan Velen, hayatta kalanları Karabor’un liman bölgesine çağırdı ve birlikte Shattrath şehrine doğru yelken açtılar.

Draeneilar için kutsal kabul edilen Karabor düşmüştü, yaşanan kayıp ağırdı. Orklar ise geride kalan az sayıdaki draenei savunucularının bir kısmını katledip bir kısmını esir aldıktan sonra tapınaktaki kadim eserlerin kutsallığını bozmakta gecikmediler. Hiçlik enerjileriyle yozlaşmış olan bu şehre o günden itibaren Kara Tapınak ismi verildi. Gul’dan böyle bir fırsatı kaçıramayacağının farkındaydı ve Gölge Konseyi adına tapınağa el koydu. Orda’ya anlattığı gerekçe burayı draenei esirlerini sorgulayabilecekleri bir hapishane olarak kullanacaklarıydı; gerçekte ise Blackhand’den ve diğer herkesten uzakta, gizlilik içerisinde rahatça hareket edebilecekleri bir üs elde etmekten başka bir amacı yoktu. Esir tuttukları draeneilara korkunç işkenceler ederek onlardan Shattrath savunmaları hakkında bilgi edinmekten de geri kalmadı.

Kara Tapınak

Kil’jaeden alınan bu zaferden mutlu olmuştu. Velen kaçmıştı ancak yakalanmasının an meselesi olduğunu düşünüyor ve bu yüzden de bu detay üzerinde fazla durmuyordu. Asıl dikkatini verdiği şey Shattrath şehriydi. Orda’nın Karabor’u ele geçirişi Kara Yıldız’ın gücünü kullandıklarında gerçekleşmişti ve Shattrath için buna benzer bir avantajları yoktu. Orda’nın daha da fazla güce ihtiyacı vardı, fel enerjilerini diğer orklara aktarmaktan daha fazlasını yapmaları gerekiyordu. Kil’jaeden’ın bu yolda nasıl ilerleyebileceklerine dair detayları şekillendirmesi uzun sürmedi. Güçlü bir iblisin kanını kullanacaktı. Bu kanı içen orklar daha önce eşi benzeri görülmemiş olağanüstü bir güce erişeceklerdi; aynı zamanda da iradelerini kaybedip tam anlamıyla Yakan Lejyon’un kontrolü altına gireceklerdi. Gul’dan’a atacakları yeni adımlar hakkında bilgi veren Kil’jaeden, orkları ikna etme görevini fel büyücüsüne bıraktı.

Gul’dan vakit kaybetmeden Savaşşefi Blackhand ile görüştü ve Hisar’ın yakınındaki bir dağın tepesinde tüm ork klanlarını bir araya getirmesini istedi. Orkları daha da güçlü varlıklara dönüştürecek bir planı olduğundan bahsettiyse de ne Yakan Lejyon ne de iblis kanıyla ilgili detayları anlatmadı zira Savaşşefi bu gücün kaynağının iblislere dayandığını anlarsa kesinlikle karşı çıkacaktı. Blackhand klanlara çağrıda bulunurken harekete geçen Kil’jaeden, Kara Tapınak’a kısa süreli bir geçit açarak Mannoroth adındaki iblisi yolladı. Mannoroth, Lejyon’un önde gelen generallerinden biriydi ve Gul’dan’ın hiç beklemediği bir kudrete sahipti. Gizlilikle hareket eden ve Mannoroth’un varlığını saklayan Gul’dan, planlarını uygulamaya başladı; ancak bir kişi neler olup bittiğinin farkındaydı.

Hâlâ Gölge Konseyi’nin esiri olan Ner’zhul, Mannoroth ile ilgili planları öğrenmişti. İblis kanı içecek olan orkların nasıl bir değişim geçireceklerini ve nasıl Yakan Lejyon kontrolüne gireceklerini fark etmişti. Uzun süredir esaretine boyun eğmiş olan eski Gölgeay Klanı lideri bir anda bir şeyler yapması gerektiğinin farkında vardı; zira eğer sessiz kalırsa tüm ırkı dönüşü olmayan bir yola girecekti. Tüm cesaretini toplayan Ner’zhul, birilerini uyarabilmek için arayışına başladı ve ne Gölge Konseyi’ne ne de Orda’ya tam anlamıyla bağlılık duymayan Durotan’da karar kıldı. Gul’dan ve konseyi klanların toplantısına doğru yola çıkmaya hazırlanırken gizlice isimsiz bir uyarı yazısı hazırladı ve Durotan’ın eline geçeceğinden emin olacak şekilde Gölge Konseyi’nin bir araya getirdiği notlar arasına yerleştirdi. Konsey, Ner’zhul’un birilerini uyardığından asla haberdar olmayacaktı.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)