WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 10: NORDRASSİL, SATİRLER SAVAŞI, WORGEN LANETİ VE ASİL ELFLERİN SÜRGÜNÜ

Illidan’ın ihanetinin ardından gece elfleri, doğal veya ilahi olanlar dışında tüm büyü kullanımını yasaklamışlar ve kullananları da ölüm cezasına çarptırmaya karar vermişlerdi. Azshara’ya sırt çeviren ve hayatta kalıp Külvadi’ye yerleşen bir kısım asil doğan için ise bu duruma ayak uydurmak oldukça zordu. Diğer gece elfleri tarafından şüpheyle karşılanan ancak büyü kullanımının yasaklanması ile bir tehdit oluşturmadıklarına inanılarak aralarına geri dönmelerine göz yumulan bu topluluğun başında, asil doğanların en üst sosyal sınıfına mensup olan Dath’Remar Sunstrider bulunuyordu.

Kadimler Savaşı esnasında Yakan Lejyon’a yardım ederken yaptıkları hatanın farkına varan ve Tyrande’nin de yardımıyla kendisi gibi düşünen bir grup asil doğanı yanına alarak Kaldorei Direnişi’ne katılan Dath’Remar, kendi sosyal sınıfının diğer üyeleri gibi bir süre önce sahip oldukları sınırsız büyü gücüne gittikçe daha fazla açlık duyar hâle geldi. Öyle ki sonunda ölüm olan bu yolda gizlice büyü çalışmalarına devam etti zira doğuştan gelen bu yeteneklerini kimsenin sınırlama hakkı olmadığına inanıyordu.

Asil doğan büyücüsü

Asil doğan büyücüsü

Illidan’ın yarattığı ikinci Ebediyet Pınarı’nı hoşnutlukla karşılayan Dath’Remar ve liderliğindeki asil doğanlar, büyünün gerekli bir araç olduğu konusunda diğer gece elflerini ikna etmeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar. Yine de inandıkları yoldan vazgeçmek istemeyen bu asil doğanlar, bir süre sonra açıkça büyü çalışmaları yapmaya başladılar zira bunun doğuştan hakları olduğunu düşünüyor ve elflerin mistik büyüleri kullanarak ne kadar ilerleyebileceklerini hayal edebiliyorlardı. Ancak tüm uyarılara karşı çalışmalarını durdurmayan asil doğanlar, Külvadi üzerinde büyülü bir fırtınanın patlak vermesine sebep olunca diğer gece elfleri için bardağı taşıran son damla da düşmüş oldu.

Kendi ırklarından bu kadar fazla bireyi ‘katletmek’ istemeyen Malfurion, Tyrande ve diğer gece elfleri, asil doğanları topraklarından sürgün etmeye karar verdiler. Ancak Dath’Remar bu sürgünü memnuniyetle karşıladı, zira kendilerini kısıtlamaya çalışan ve büyüden korktuklarına inandığı bu halkın arasında yaşamaktan memnun değildi. Dath’Remar ve beraberindeki asil doğanlar, Illidan’dan alınan şişelerden birini çalmayı başardıktan sonra yaşayabilecekleri yeni topraklar bulabilmek umuduyla doğuya doğru yelken açtılar.

Asil doğanların geride bıraktıkları Külvadi toprakları

Asil doğanların geride bıraktıkları Külvadi toprakları

Asil doğanlar aralarından ayrılır ve topraklarını terk ederlerken Malfurion liderliğindeki druidler uzun süreli uykulara dalıp Zümrüt Rüya’yı kullanarak Kalimdor toprakları üzerine yerleşmiş olan yozlaşmışlığı temizlemeye çalıştılar. Bu sırada toprakları korumak, yönetimi oturtmak ve halkı yaşadıkları karşısında bir araya getirip toparlama işleri ise Tyrande, Shandris ve rahibelerin omuzlarına yüklendi. Büyük bir sorumluluğun altında kalmış olan Tyrande, gece elfi medeniyetinin kendisinden beklediklerinin farkındaydı ancak şikayet etmiyordu. Görevini severek yerine getiren, başı sıkıştığı zaman Malfurion’un yanına gidip o uykudayken kendisiyle sohbet eden Tyrande’nin zihnini yoran tek bir şey vardı: Yakan Lejyon’u geri püskürtmüşlerdi ancak liderleri Sargeras’ı yenememişlerdi. Lejyon tekrar Azeroth’a gelmeye çalışabilirdi ve Tyrande, halkının buna hazır olup olmadığını bilmiyordu.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)