KİMDİR, NEDİR: LEAGUE OF E.V.I.L.

Evrenin uzak bir köşesinde bulunan ve birçok farklı ırka ev sahipliği yapan K’aresh gezegeni, oldukça uzun bir zaman önce Hiçlik’in meşum yaratıklarından biri olan Dimensius tarafından keşfedilmiş ve saldırıya uğramıştı. Bu gezegene nasıl ulaştığı ve neden saldırdığı hiçbir zaman öğrenilemeyen Dimensius, Hiçlik’e birçok geçit açarak dünyanın mistik ve karanlık enerjilere boğulmasına sebep olmuştu. Teknolojik anlamda ileri bir ırkın mensupları, tüm güçlerini kullanarak şehirleri etrafında büyülü korumalar yaratmaya çalışsalar da kısmen başarılı olmuşlardı; Dimensius tarafından celbedilen karanlık enerji akımları durdurulmuş olsa da mistik enerjinin önü kesilememişti. Karanlık yaratığa karşı duran halkın bedenleri maruz kaldıkları mistik güçle yok olsa da ruhları çok daha kuvvetlenmiş ve büyü kullanımındaki hakimiyetleri artmıştı. Kendilerini tamamen yok olmaktan koruyabilmek için efsunlu kumaş parçalarıyla sarmalayan bu ırk, o günden sonra “Uhreviler” ismiyle anılmaya başlandı.

Her ne kadar daha güçlü bir ırk hâline gelseler de Dimensius’u durdurmayı başaramayan uhreviler, bir süre sonra K’aresh’i kaybettiler ve Çarpık Düzlem’e kaçmak zorunda kaldılar. Hayatını kurtarmayı ve kaçmayı başaranlar arasında Rafaam (*) olarak anılan uhrevi de bulunuyordu.

Rafaam

Rafaam, sayısız yıl boyunca evrenin dört bir yanındaki birçok dünyayı ziyaret etti ve güçlü artefaktlar toplamaya başladı. Kendisini üstün yetenekli bir arkeolog olarak tanıtsa da aslında bir hırsızdan farksızdı. Gittiği dünyalardaki müzeleri ve kazıları ziyaret ediyor, buradaki koleksiyonlar arasından gözüne kestirdiği parçaları çalarak kendi hazinesine ekliyordu. Yolu Azeroth’a düştüğünde de benzer bir planla harekete geçti.

Brann Bronzebeard, Elise Starseeker, Reno Jackson ve Sir Finley Mrrgglton tarafından oluşturulan Kâşifler Birliği, güçlü bir Titan artefaktı olan Köken Asası’nı bulmak için uğraşıyordu. Ironforge’da yer alan ve Kâşifler Salonu olarak anılan müzelerinin ana teşhirlerinden biri olmasını planladıkları bu asayı bir araya getirebilmek için üç parçaya ihtiyaçları vardı: Uldum’daki Orsis Tapınağı’nda bulunan Güneş Değneği’ni, Uldaman’da bulunan asa başını ve Boğandiken Vadisi’ndeki Harap Şehir’de bulunan Gelgit İncisi’ni elde etmeleri gerekiyordu. Bir Azeroth maceracısının yardımını alan ekip, üç parçayı da elde ettikten sonra asayı bir araya getirse de beklemedikleri nahoş bir sürprizle karşılaşmaları uzun sürmedi.

Asayı elde etmeyi aklına koyan Rafaam, artefaktı Kâşifler Salonu’na varan ekipten çalarak onlara karşı kullandı. Müzedeki parçaları canlandırarak ekibin üzerine salan Rafaam, bu sırada Arthas’ın mühür yüzüğüne de el koydu. Her ne kadar asayı kullanıp birçok yaratığı hem kâşiflerin hem de onlara yardımcı olan maceracının önüne engel olarak çıkarsa da nihayetinde uhrevi mağlup edildi ve asa da müzedeki yerini aldı.

Ancak Rafaam’ı alt etmek o kadar kolay değildi.

Planları suya düşen ve bu yüzden intikam almak isteyen Rafaam, yeni bir harekat kurguladı. Bu plana göre kendisi gibi yenilgiye uğratılmış “kötüleri” bir araya getirecek ve Dalaran’a saldıracaktı. Hayalini hayata geçirmek için harekete geçen uhrevi, E.V.I.L. Birliği (**) olarak adlandıracağı ekibi oluşturabilmek için Dr. Boom, Kral Togwaggle, Cadı Hagatha ve Madam Lazul ile iletişime geçti.

Dr. Boom

Gerçek adı Sparky Uberthruster olan Dr. Boom, Netherstorm’da bulunan 52. Bölge’deki Baş İstihkâmcı Blastfizzle’ın çırağıydı. Kaskını giymeyi reddederek radyasyona maruz kalıp aklını yitiren ve patlayıcılarla oldukça nahoş bir samimiyeti bulunan bu goblin, 52. Bölge’nin kuzeydoğusunda kendi kampını kurmuştu ve Baş İstihkâmcı ile ekibine zorlu anlar yaşatıyordu. Blastfizzle’ın Azeroth kahramanlarına yaptığı yardım çağrısıyla birlikte gerçekleşen saldırıda ortadan kaldırıldığına inanılan Dr. Boom, hayatta kalmayı başardı ve bir süre sonra Netherstorm’da “Boom Labs” adında bir laboratuvar kurdu. Bu laboratuvarda oldukça seçkin bilim uzmanlarıyla birlikte çok gizli bir proje üzerinde çalışan ve dünyayı robotlarıyla ele geçirme planları yapan goblin, aynı zamanda sayısız tuhaf deney gerçekleştirmeyi de ihmal etmedi.

Kral Togwaggle

Rafaam’ın çağrısını kabul edip Dalaran’a saldırı planları yapan ekibin bir diğer üyesi olan Kral Togwaggle, Azeroth’taki tüm koboldların kralı olarak anılıyordu. Diğer koboldlardan daha iri olan ve genel olarak sahiplenmeyi çok sevdikleri mumların aksine başında küçük bir fener taşıyan Togwaggle’ın ne zaman ve nasıl kral olduğu hakkında herhangi bir kayıt bulunmasa da hazinesini korumaya büyük önem verdiği biliniyordu.

Bir cüce ozan tarafından anlatılan hikâyeye göre tüm mağaraların, zindanların ve mahzenlerin yapısıyla detaylarını bilen efsanevi insan maceracı Tilki Marin, ağzına kadar büyülü eşyalarla dolu olduğu rivayet edilen bir sandığı bulmak amacıyla koboldların yer altı mezarlarına girmiş ve bu keşfi sırasında Kral Togwaggle ile karşılaşmıştı. Yanındaki kobold takipçilerini Marin’in üzerine salan kral, bulunduğu tünellerin kendisine ait olduğunu haykırmış ve Marin’den sahip olduğu tüm hazineyi kendisine bırakmasını talep etmişti. Henüz hiçbir şeye elini sürememiş olan Marin, daha sonra balmumu büyücülerinin celbettiği oldukça büyük bir mum golemiyle karşı karşıya kalmıştı. Golemin gözleri olarak işlev gören alevleri söndüren ve böylece onu kör eden maceracı tam Togwaggle ile yüzleşecekken beliren vahşi gibbererler, ortalığın karışmasına ve kralın kaçmasına sebep oldular. Bu kaçıştan sonra bir süre ortalarda gözükmeyen Kral Togwaggle, Rafaam’ın davetiyle birlikte E.V.I.L. Birliği’ne katıldı.

Cadı Hagatha

Rafaam’ın davet gönderdiği kişiler arasında bir ork şaman olan Cadı Hagatha da bulunuyordu. Hagatha bir süre önce Gilneas’ın güneyinde yer alan Karaorman’a yerleşmiş ve burayı lanetlemişti. Eski zamanlarda Karaorman, Başdruid Malfurion’ın ikazlarına ve nihayetinde yasaklarına rağmen sürü formunu kullanan Tırpan Druidleri’nin (ya da diğer adlarıyla Sürü Druidleri’nin) eviydi ve hâlihazırda pek sıcak bakılmayan bir yerdi. Hagatha’nın yaydığı lanet sebebiyle iyice çarpıklaşmış ve korkunç bir yer olmuştu; bu yüzden Gilneas halkı tarafından “Cadıormanı” olarak anılmaya başlanmıştı. Karanlık ve kasvet doluydu, içerisinde şekilsiz gölgeler kol geziyordu ve yolu ormana düşenler, dehşet içerisinde karşılaştıkları doğaüstü sisten bahsediyorlardı.

Hagatha’nın kişiliği, hikâyesi ve amacı hakkında çok şey bilinmiyordu ancak Gilneas’a karşı büyük bir kin beslediği açıkça ortadaydı. Konuştuğunda ormandaki bütün habis yaratıkların onu dinlemek için kulak kabarttığından, nefes aldığında ormanın sise boğulup huzursuz ruhların ortaya çıktığından, rüya gördüğünde Gilneas halkının gökteki ayı yutan dehşetengiz bir yılanın kâbusuyla tedirginleştiğinden bahsedilirdi. Böylesine kin dolu ancak bir o kadar da yetenekli bir cadının Dalaran’a saldırı planları gerçekleştirilirken E.V.I.L. Birliği’ne katılması kadar doğal bir şey yoktu.

Madam Lazul

Rafaam son olarak Eski Tanrılar’ın fısıltıları ile ilgili hikâyeler anlatan, kendi sahip olduğu birtakım kartlara bakarak geleceği görmeye çalışan ve kehanetlerde bulunan Madam Lazul adındaki trol ile iletişime geçti. Madam Lazul sahip olduğu güç sayesinde yalnızca Kral Togwaggle’ın değil, aynı zamanda Hagatha’nın yaptıklarıyla ilgili bilgi sahibiydi; hatta bunların bir kısmını daha yaşanmadan önce görebilmişti. Anlattığı hikâyeleri adeta birer şarkıymış gibi söyleyerek betimlemeyi sevdiği bilinen Madam Lazul’un aslında Eski Tanrılar’ın hizmetkârları arasında yer alan ve Yüzü Olmayanlar olarak anılan yaratıklardan biri olduğuna dair dehşet verici söylentiler de kulaktan kulağa yayılmıştı.

Rafaam, Dr. Boom, Kral Togwaggle, Cadı Hagatha ve Madam Lazul nihayetinde bir araya geldiler ve uhrevinin kurmak istediği E.V.I.L. Birliği’nin bir parçası olmayı kabul ederek Dalaran’a saldırı planlarını harekete geçirmeye koyuldular.


Yazarın Notları:

* Rafaam ile sonrasında anlatılanların neredeyse tamamı (Dr. Boom’un kökeni hariç) Hearthstone oyunu için özel olarak yaratılmış bir alternatif yorumdur; Warcraft evreninin ana devamlılığına dahil değildirler.

** League of E.V.I.L. ismindeki E.V.I.L. kısaltmasının açılımı bilinmemektedir. Çeşitli röportajlarda yapımcılara sorulmuş olsa da herhangi bir bilgi verilmediğinden bu yazıda da olduğu gibi bırakılmıştır.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)