Bütün sistemdeki en zengin madenlerin kontrolünü elinde tutan Morialı kolonistler, yeni kurulan Konfederasyonun işlerine burnunu sokacağından endişeliydiler...
Lilith'in Nephalem'i korumak için göze aldığı katliamın sonuçları herkesin tahmininden büyük olmuştu. Inarius, suçları yüzünden Lilith'i Sanctuary'den sürgün etti...
Cennet ve Cehennem'in uğruna savaştığı "Yaratılışın Kalbi" yani Dünyataşı, isminin aksine bir taştan çok daha fazlasıydı. "Anu'nun Gözü" olarak da bilinen Dünyataşı, kabaca bir dağ boyutundaydı ve uçsuz bucaksız bir gücü bünyesinde barındırıyordu...
Başlangıçtan önce boşluk vardı. Ne hava, ne sıcaklık, ne ışık, ne karanlık... Tek bir pürüzsüz, mükemmel inci dışında koca bir hiçlikten ibaretti her şey...
Kendi dünyalarında, Xel'naga'nın herhangi bir müdahalesine maruz kalmadan evrimleşen insan ırkı, özellikle de 20. yüzyılda teknoloji ve kültürel açıdan inanılmaz bir gelişim gösterdiler. Ancak 21. yüzyıl, bu gelişimi daha da öteye taşıdı...
Milyonlarca, hatta on milyonlarca yıl önce Xel'Naga adında gizemli, genetik bilimi konusunda inanılmaz gelişmiş bir ırk Samanyolu galaksisine ayak bastı. Yeni yaşam formlarının tohumlarını atma ve "kusursuz" ırkı oluşturma konusundaki takıntılarıyla elverişli buldukları dünyalara hayat getirmeye çalıştılar...